BABAM ve ARABALARI
Çocukluğunda hayattaki tek tutkusuymuş arabalar.
Babam ve arabalar...
Adeta bir sevdaymış,çocukluk sevdası işte.Sakızların içinden çıkan eski model arabalar.
Sakızlara yatırırdım bayram harçlıklarımı diye anlatırdı.
-Kırık not istemem derdi annem.Yoksa sakız parası vermem.
Öyle çok ders çalışırdım ki sakız alabilmek için,imza isterdi öğretmen annemden o da okuma yazma bilmez parmak basardı ödevim bitince.Ben de sakızıma kavuşurdum.
İçinden eski model arabalar çıkardı,eğer diğer sakızdan da aynısı çıkarsa saatlerce bahçede misket oynar,değiştirirdik komşu çocuklarla.O devir de herkes uyanıktı,sanki arabayı garaja koyup ertesi gün binip gezecekmişiz gibi nazlanırdık.Eğer birimize kuyruklu araba rastladıysa diğerlerinin vay haline.Paşa kesilirdi diğerinin başına,paşa.Yalvarırdık bizimle misket oynaması için,gelmezdi,çocukluk işte.
Elideydi ya kuyruklu araba,diğerleri yandı gülüm keten helva.
Ceplerime bakardım para olsa inadına gidip bakkal amcanın bütün sakızlarını alıcam ki bir kuyruklu da bana çıksın.Anneme gidip para isterdim.Bekle oğlum derdi,şu elimdeki sipariş Şile bezi geceliğin sadece oyaları kaldı,hele bir bitsin.
Babamı hatırlamıyorum,sadece bir siluet sanki.Bir baba,oğlu bu kadar küçükken ölür mü hiç Tahtadandı evimizin duvarları.Ne elektrik ne de suyu vardı,kadınlar akşamları Şile Feneri’nin ışığının altında hem sohbet eder,hem nakış işlerdi.Türk filmleri çevrilirdi bizim mahallemizde,beni o yıllar da siyah beyaz filmlerin birinde oyuncu yapmak istemişlerdi,utanmış oynamamıştım.Meğer oynayana harçlık vermişler sonradan öğrenmiştim.Bilsem oynamaz mıydım,o harçlık benim annemin kimbilir kaç sipariş nakış parasıydı,o nakış paraları olmasa ekmek girmezdi,un sakız bile giremezdi evimize o yıllarda.
Ben çok sakız alıyorum diye,buna bu kadar para verilir mi diye komşular anneme kızarlar,senin çocuğunu hiç bir kız beğenmez diyorlardı.Ben yine de ne sakızlarımdan ne de arabalarımdan vazgeçemedim.
* *
Birgün okuduğum okulun müdürü sınıfımıza girdi.
Beni ve yakın köyden gelen bir arkadaşımızı tahtaya alıp başımızı okşadı,o günü hiç unutamam.Arabalarım kadar burnumun direğini sızlatan birgün o gün.Bizi odasına alıp başarılı öğrenciler olduğumuz için devlet tarafından Ankara’da okutulacağımızı söyledi.
Yutkunamıyordum,sadece teşekkür edebildim.
Eve koştum,annem yoktu.Siparişini götürmüştür diye düşündüm.
Bütün arabalarımı elime aldım,yere yaydım.Baktım,baktım gülümsedim.
Burada kalırsam size sadece sakızla sahip olabilirim ama Ankara’ya gidersem annemden uzak kalırım, (ağlamaya başlamıştım) okuyup adam olurum.O zaman size sakızsız da sahip olurum dedim.Evimiz buz gibiydi,annemin kuzine sobasının kapağını açtım.Gözyaşları içinde tek tek yolculadım onları,en sevdiğim araba kalmıştı elimde,ona şöyle dedim ve annem gelmeden kibriti yakıp sobayı yaktım.
Birgün buluşacağız sana söz veriyorum.
Birgün dönüp baktığımda mesleğimde iyi yerlere gelmiştim,o da benim en sevdiğim arabam olmuştu.
Fakat sakızdan falan çıkmamıştı.
Tek üzüldüğüm annem artık Şile Feneri’nin altında nakış işlemiş bile olsa hayatta değildi.
Geçen gün arabaMla önünden geçtim,fener hâlâ yanıp duruyor,çocuklar oynuyor.Kadınlar nakış işliyor.
günlerdeneskibirgün Davidoff
YORUMLAR
hep çocuk kalan bir yanın var biliyorum bence insanı insan yapan şeyde tam olarak bu. Bizim belkide en çok korumamız gereken
yanımız. Ne güzel anlatıyorsun sevgili david off hepimizin öyle çok özlemi vardıki ama bu gün özlediğimiz çocukluk arzusunun yanında minnacık kalıyor. Yumuşacık bir bulutun arkasında bak ellerinde sakız bebek araba taşıyan çocuklar sana gülümsüyor banada ÇOK GÜZEL BİR HİKAYEYDİ GÖNLÜMDE BAŞ KÖŞEYİ KAPIVERDİ
NOT benim çocukluk özlemim beyaz bir attı ama hala atım yok :)
Bizim zamanımızda da vardı o arabalı sakızlar...Sonra Osmanlı urbalarını tanıtan sakızlar çıktı....Sonra üzerinden kıvırcık saçlı zenci bir kızın resmi olan sakızlar.
Köye gittik mi çam ağaçlarından sakız çıkarırdık...
Allah gidenlere rahmet eylesin...
Merhametiyle muamele etsin.
Eskiler..eski günler,oyunlar,kavgalar...hoş'tu.
Selam ve saygı ile...