- 1491 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hacivat ile Karagöz Bir Efsane mi?
Hacivat ile Karagöz Bir Efsane mi?
Hacivat ile Karagöz, bir dönemler dini bayramlarımızın tadı-tuzuydu. Ülkemi-zin henüz televizyonlarla tanışmadığı dönemlerde lambalı (ısınmalı) radyolar evlere girmeye başladı. Radyosu olan evler, durumu iyi olan aileler olarak bilinirdi. Dini bayramlarımızın başladığı ilk gününden son gününe kadar rad-yolarda Hacivat ile Karagöz tiyatroları oynatılır, dinleyenleri kahkahalara bo-ğardı. Öyle ki; henüz radyosu olmayan komşular, radyosu olan komşulara Ha-civat ile Karagöz’ü dinlemeye giderlerdi.
O günlere kadar Hacivat ile Karagöz bir perde oyunu olarak gösterilmiştir. Manda ya da koyun derilerinden yapılan 100x180 cm’lik saydam deriler perde olarak kullanıldı. Karagöz oynatıcısı (Hayalbaz) perdenin arkasına geçer, mum ya da çıra ışığından faydalanarak Hacivat ile Karagöz tasvirlerini perdeye yansıtırdı. Bu oyun tek başına hazırlanmazdı. Hayalbaz’ın çırak, yardak, dayrezen ve sandıkkar diye tanımlanan yardımcıları bulunurdu.
Türk toplumuna mâl olan bu güzel perde oyun kahramanlarının gerçekte ya-şayıp yaşamadığı; yaşadıysa nerede ve kimler zamanında yaşadığı kesin ola-rak bilinmemektedir; ancak rivayetlere göre Hacivat ile Karagöz’ün Orhan Ga-zi döneminde yaşadığı ve bir camii yapımında işçilik yaptıkları ileri sürül-mektedir. Hacivat ile Karagöz’ün matrak kişilikleri, camii yapımında çalışan ustaları ve işçileri işlerinden alıkoymuştur. Orhan Gazi’nin, camii mimarına; “camii vaktinde tamamlanmazsa kelleni alırım” dediği; camii mimarının da camiinin vaktinde bitmemesine sebep olarak Hacivat ile Karagöz’ü gösterdiği rivayetler arasındadır. Camii mimarının şikâyeti üzerine Orhan Gazi, Hacivat ile Karagöz’ün başlarını kestirerek idam ettirmiştir. O dönemin ileri gelen şeyhlerinden Şeyh Küsteri, Hacivat ile Karagöz’ü çok sevdiği için onların idam edilmelerine çok üzülmüştür. Üzüntüsünden olacak ki; Hacivat ile Kara-göz’ün kuklalarını yapmış ve perde arkasından oynatmaya başlamıştır. Bu sayede Hacivat ile Karagöz dilden dile, perdeden perdeye dolaşarak günümüze kadar ulaşmıştır.
Hacivat’ın esas adının Hacı İvaz olduğu ileri sürülür. Perde oyununda Hacivat karakteri düzeni temsil etmiştir. Yani; nabza göre şerbet vermiş, kişisel çıkar-larını her zaman ön planda tutmuştur. Çat-pat okumuş olmasından dolayı yabancı kelimelerle konuşmayı tercih etmiştir. Hacivat, perdede oynatılanla-rın tamamını tanır, onların sorunlarına aklınca çözümler üretirdi. Hacivat elini sıcaktan soğuğa sokmayan, yapılacak tüm işlerde arkadaşı Karagöz’ü çalıştırarak onun sırtından geçimini sağlayan bir karakter olarak perdeye yansımıştır. Hacivat’ın perde oyununda çeşitli kılıklara girdiğini görmekteyiz: Kimi zaman Keçi Hacivat, kimi zaman Çıplak Hacivat, kimi zaman Kâhya Ha-civat ve Kadın Hacivat olarak perdeye yansıtılmış ve seyredenleri kahkaha kri-zine sokmuştur.
Hacivat’ın ünlü bir karakter olarak öne çıkmasına rağmen başrollerde daima Karagöz olmuştur. Karagöz, okuyamamış gariban bir halk adamını temsil et-miştir. Karagöz, Hacivat’ın söylediği yabancı kelimeleri anlamaz ya da anla-maz görünüp, onlara yanlış anlamlar yükleyerek ortaya garip nükteler çıkar-mış; bir taraftan da Türkçe dil kuralları ile yabancı kelimeler kullanan Haci-vat ile alay etmiştir.
Karagöz, yapısı gereği her işe burnunu sokardı. Hatta evinin penceresinden sarkarak yoldakilerin işlerine karışırdı. Dobra bir kişiliği olan Karagöz, pek çok zaman patavatsız laflar ettiğinden zor durumlara düşmüş; buna rağmen yine de bir yolunu bulup işin içinden sıyrılmasını bilmiştir.
Karagöz, çoğunlukla işsiz ve sefildir. Bu sebeple, arkadaşı Hacivat’ın bulduğu işlerde çalışmıştır. Karagöz’ün başında her zaman ışkırlak denilen oynak bir şapka vardır. Karagöz, hep bu şapkasıyla tanınmıştır.
Hacivat ile Karagöz perde oyunlarında eksen oyuncu olarak ortaya çıkmıştır. Bu karakterlerin yanı sıra değişik türden karakterler de perdeye yansıtılmıştır.
İşte o karakterler:
A-) Zenneler:
—Çerkez Halaylık: Karagöz gölge oyunlarında dedikoducu bir kadın olarak ortaya çıkar.
—Çingene: Karagöz ve ortaoyunlarında kötü giyimli, esmer, falcılık yapan, çiçek satan bazen de çalgıcılık yapan bir karakter olarak perdeye yansıtılmış-tır.
—Karagöz’ün karısı: Perde oyunlarında hiç görünmez. Karagöz, Hacivat ile yüksek sesle konuşurken, çocuğunu uyutamadığı için sürekli odasından Kara-göz’e seslenen bir karakter olarak bilinir.
—Susamcı: Eski devirlerde, hamamlarda susamlı helva satan zenci bir kadın olarak perdeye yansıtılmıştır. Karagöz oyunlarında kadınlar fettan, kocalarına dayak atan ve haklarını savunan tipler olarak karşımıza çıkar. Çeşitli perde oyunlarında bu tipler, Arap Bacı, Natır, Susamcı ve Genç Kız olarak seyircisi-nin önüne çıkarlar.
B-) İstanbul Türkçesi Konuşanlar:
—Çelebi: Eğitimli, genç erkek tiplemesidir. Bu tipler, eğlenceyi seven, sürekli âşık olan, kibar fakat mirasyedidir.
—Tiryaki: Uyuşturucu kullandığı için sürekli kahvehanenin bir köşesinde uyuklar. Bu sebeple insanların alay konusu olmuştur. Sinirli haliyle Hacivat’ı andırır.
—Beberuhi: Kötü huylu, vücudu gelişmemiş ucube yapılı bir tiptir. Sürekli dedikodu yapar, ortalığı karıştırır. Boyu kadar külahı vardır ve külahının ucunda bir de feneri vardır. Lakapları; Pişbop ve altıkarış Beberuhi’dir.
C-) Anadolu’dan Gelen Tipler:
—Baba Himmet: Karagöz oyunlarında omzunda baltasıyla dolaşan Kastamo-nulu bir oduncudur. Bu tip iri yarı, rahatlıkla kandırılabilen saf bir karakter olarak perdeye yansıtılır. Saflığı, iyi yürekliliğinden gelmektedir. Kötülük bil-mez; ancak sinirlendiğinde bir aslan kesilir, kimseyi gözü görmez. Perde oyunlarında, boyu uzun olduğu için diğer oyuncular merdiven ile Baba Him-met’e çıkarlar. Anadolu Manav ağzı ile konuşur. Manav, yerleşik Türklere ve-rilen bir isimdir. Bir diğer adı ise; Türk’tür. Konuşması kaba olduğu için ko-mik bir karakter olarak perdeye yansıtılmıştır.
—Bolulu: Karagöz ile Ortaoyunlarında sıkça görünen bir tiptir. Yöresel Bolu şivesi ile konuşmasına rağmen bir İstanbullu gibi konuşmaya özen gösterir. Aşçı bir karakter olarak perdeye yansıtılmıştır.
—Efe: Batı Anadolu’da zeybeklere ve köy yiğitlerine verilen bir isimdir. Zey-bek oynaması en büyük özelliğidir.
—Harputlu: Bön ve kibirli bir karakterdir. Çoğu kez bir mahalle bekçisi olarak perdeye yansıtılır. Konuşurken sözlerine Kürtçe sözcükler karıştırır.
—Kayserili: Yerli ağzı ile konuşan ve fakat İstanbul törelerine sıkı sıkıya bağ-lı bir pastırmacı tüccardır.
—Kürt: Mahalle bekçisi olarak göze çarpan bu karakter, Güneydoğu Anadolu bölgesindendir.
—Laz: Kayıkçılık ve kalaycılık yapan bir tiptir. Zaman zaman Temel ve İdris gibi isimler kullanır. Çok hızlı konuştuğu için kimseye söz hakkı tanımaz. Karadeniz insanının aceleci ve hareketli yapısını temsil eder. Çabuk sinirlenir ve çabuk sakinleşir.
—Rumelili: Karagöz Perde oyunlarında ezik bir göçmeni canlandırır. Göçmen ağzı ile tane tane konuşur. Pek çok kez bir pehlivanı bazen de bir arabacıyı canlandırır. Sürekli köyünden şikayetlenir. Pehlivandır ama içi koftur. En za-yıf rakibine bile yenilmekten kurtulamaz
D-) Anadolu Dışından Gelen Karakterler:
—Acem: Karagöz ve Ortaoyununda Azeri bir Türk’ü canlandırır. Halı tüccarlı-ğı yapan bir zengindir. Bazen tömbekçi veya antikacı, ara sıra tefeci bir kim-likle karşımıza çıkar. Eli açıktır ancak çok palavracıdır. Karagöz’ün karşısın-da devamlı yüksekten atar; Karagöz ise bu acemin altında kalmaz; kaba nük-telerle Acem’e cevap yetiştirir. Kendisine yalakalık yapılmasından, şiirden ve eğlenceden hoşlanır. Farsça beyitler söylemesine karşılık Karagöz’de Türkçe maniler söyleyerek Acem’e karşılık verir ve böylece perde oyununa komiklik katar.
—Arnavut: Dürüst ve mert bir karakterdir ancak bilgisiz ve kabadır. Hemen kızar; adam öldürmek onun için hiç problem değildir. Kabadayıdır ancak iş ciddiye bindiğinde kaçmayı da ihmal etmez. Kendisini, İmparatorluğun silah-şoru olarak tanıtır. Arnavut ağzı ile konuşur. Okuma-yazma bilmediği için laf anlatamaz; anlatılanları da anlayamaz. Perde oyunlarında genellikle ciğerci, bahçıvan, bozacı ve koruculuk gibi işlerle uğraşır. Perde oyunlarında çoğun-lukla adı Bayram’dır.
—Arap: Karagöz oyunlarında Hacı Fitil, Hacı Fış Fış ve Hacı Kandil olarak ortaya çıkar. Afrika’dan köle olarak getirilmiş bir zencidir. Önceleri saraylar-da çalışmış, daha sonra özgürlüğe kavuşunca toplum içine karışmıştır. Sey-yahlığın yanı sıra, şekercilik ve baklavacılık yapar. Arap çoğunlukla bir di-lenci olarak seyircisinin önüne çıkar.
—Akarap: Teni beyaz olan bu Arap karakter, perde oyunlarında kahve dövücü-lüğü yapar, kestane, fıstık ve baklava satar. Bu Fellah karakter, aynı zamanda deve ticaretiyle de uğraşır.
—Muhacir: Karagöz oyunlarında Balkan Göçmeni olarak ortaya çıkar.
E-) Zimmî: (Gayrimüslimler)
—Ayvaz Serkis: Bir Ermeni tiplemesidir. Kâhya olarak zengin konaklarda çalı-şarak geçimini sağlayan Vanlı bir Ermenidir. Asıl adı Serkis’tir. Sadakati ve dürüstlüğü ile seyircisinin önüne çıkar.
—Barba Yorgos: Karagöz oyunlarında Rumca konuşan bir Remeli göçmeni bir çobandır. Denizin adından bihaber olan bu karakter, büyük gemileri kayığa benzetir. Tavırları Baba Himmet’i andırır. Yunan Karagöz’ünde de bu tip per-deye yansıtılır.
—Frenk: Avrupalı olmakla övünen doğulu bir Hristiyandır. Bu Rum karakter genellikle doktor olarak perdeye yansıtılır.
—Yahudi: İstanbullu azınlıklardandır. Cimridir; kah eskicilik yapar, kah be-zirganlık. Ticari zekâsı yüksektir. Zavallı Karagöz’e pek çok defa iş yaptırmış ama parasını vermemiştir.
F-) Kusurlu ve Hasta Karakterler:
—Hımhım: Kamburdur. Genizden konuştuğu için kusurlu kişiler sınıfındandır. Karagöz oyunlarında pek kullanılmayan bir tiptir. Beberuhi’yi andıran bir ya-pısı vardır.
—Kekeme: Kekeleyerek konuşan bir karakterdir. İnsanların kusurları ile alay etmek hoş olmayacağı için artık kusurlu tipler perdeye yansıtılmamaktadır.
G-) Kabadayı ve Sarhoş Tipler:
—Aydınlı: Çoğu zaman Tuzsuz Deli Bekir’in yerine perdede boy gösterir. Tek başına mahallenin düzenini ve adaletini sağlar. Diğer tiplere nazaran boyu uzun olan Aydınlı Efe olarak perdeye getirilir.
—Efe: Efe, Karagöz perde oyununda çok önemli bir yer tutar. Karışık işleri düzene sokar, suçluları korkutur. Suçlulara küçük nasihatlerde bulunur ve olayı köçek oyunlarıyla tatlıya bağlar.
—Gazi Boşnak: Karagöz perde oyunlarına zorba bir yeniçeri olarak boy göste-rir. Matiz ve Tuzsuz Deli Bekir’den sonra gelir. İkinci Abdülhamit devrinde karagöz tipleri arasına girmiştir.
—Tek bıyık: Karagöz perde oyunlarında Tuzsuz Deli Bekir gibi kabadayılar arasında yer almıştır.
—Tuzsuz Deli Bekir: Ortaoyunlarında ve Karagöz perde oyunlarında mahalle-nin belalısı olarak sahne alır. Çoğuna göre yiğit bir delikanlıdır. Oyunlarda son anda sahneye çıkar, mevcut sorunları çözdükten sonra da suçluları ceza-landırır. Mahallenin düzeni ve adaleti ondan sorulur. Suçluları bağışlaması en belirgin özelliğidir. Perde oyunlarında Tuzsuz Deli Bekir’e baş kaldıran tek kişi daima Karagöz olmuştur.
H-) Eğlenceli Tipler:
—Canbaz: Sözlükte canı ile alay eden anlamına gelir. Yani; ip üzerinde des-teksiz yürüyenlere ve yüksek dikili taşlara tırmananlara bu sıfat yakıştırılmış-tır. İp cambazlarının özel adı Rismanboz’dır.
—Curcunabaz: Kargaşa içinde dans ederek gösteriler yapan; külahlı, bazen yüzleri maskeli karakterlerdir.
—Çengi: Çeng adı verilen çalgıyla dans eden kadın dansçıdır. İsmini Çeng’den almıştır. Sonraki dönemlerde sadece işin raks yönü kalmıştır. Karagöz oyun-larında çengi oynatmak bir gelenek haline gelmiştir. Çengiler, oyun sonunda perdeye gelirler ve raks ederler. Perde oyunu da böylece sona ermiş olur.
—Hokkabaz: Göz boyayan ve el çabukluğu gösteren tipler olarak perdeye yan-sıtılır.
—Kantocu: Karagöz oyununu daha ilginç hale getirmek için sonradan eklenen bir karakterdir. Bu karakter kanto söyler.
—Köçek: Karagöz oyunlarını çengi ya da köçekle tamamlamak adet haline gelmiştir. Yeni eklenen tiplerle Kafkas, Karadeniz oyunları balerinlerle bale yapılır. Perde oyunu bu tür oyun ve müziklerle sonlandırılır.
—Maskara: Karagöz oyunlarında soytarı tipi olarak perdeye yansıtılır.
I-) Olağanüstü yaratıklar ve kişiler:
—Büyücüler: Karagöz oyun tiplerindendir. Büyü ile uğraşan bir kadın olarak perdeye yansıtılır.
—Cadı: Karagöz oyun tiplerindendir. Bu kişiler Cazu adıyla da tanınırlar. Do-ğaüstü hallere sahiptirler. İnsanları değişik hallere sokabilirler. Uçabilirler, hatta küpe biner, ejderhanın üzerinde elindeki yılanları kırbaç gibi kullanır. Bu gösterim özel efektlerle perdeye getirilir.
—Canavar: Karagöz gölge oyunlarında kötülüğün simgesidir. Doğaüstü, garip bir yaratıktır.
—Cin: Karagöz oyunlarında doğaüstü bir tasvirdir. Ortaçağ Avrupa tiyatro-sundaki şeytanın karşılığıdır. Göğsünde, kasıklarında ve dizkapaklarında ca-navar kafaları vardır. Göze görünmeyen ancak istediği an görülebilen bir tip-tir. Bu tipler, Cumhuriyet öncesi Karagöz oyunlarında pek çok kez kullanıl-mıştır.
—Cinler ve Cadılar: Karagöz perde oyunlarında bu çifte cadılar genellikle Ka-ragöz’e ceza vermek ve onu korkutmak amacıyla perdeye yansıtılırlar. Bu cazıların ellerinde yılanlar vardır ve ejderha üzerinde bu yılanları birer kamçı olarak kullanırlar.
J-) İkinci kişiler ve çocuklar:
—Geveze: Bu tipler, Karagöz oyunlarında ağzına geleni söyleyen, sürekli pot kıran münasebetsiz kişiler olarak perdeye yansıtılmıştır.
—Muslu: Bu karakterde Karagöz oyun tiplerindendir. Kanlı Kavak oyununda Âşık Hasan’ın oğlu olarak ortaya çıkmıştır.
—Natır: Karagöz oyunlarında, kadınlar hamamında çalışan hizmetlilerin başı olan kadındır. Erkekler hamamındaki tellağın karşılığıdır.
—Rastgele: Karagöz oyunlarında sahne alan bir tiptir. Konuştuğu kelimelere devamlı “Rastgele” kelimesini ilave ederek konuşur.
—Sekban: Karagöz oyunlarında, Yeniçeri Ocağında yetişmiş bir asker olarak ortaya çıkar.
—Tatar: Karagöz perde oyununa lehçe taklidi yapması için çıkartılır.
Türk kültürüne mâl olmuş bu ve benzeri pek çok efsane vardır. Kimileri birer kahraman, kimileri ise Hacivat ve Karagöz gibi matrak ve eğlenceli insanlar-dır. Bu efsaneler kültürümüzde yer aldığına göre; bunları uydurma ve saçma görerek kültürümüzden dışlamamalı; aksine nesilden nesile aktarmanın gayre-ti içinde olmalıyız. Unutmayalım ki; her milletin kendi bağrından çıkardığı efsaneleri vardır.
Halit Durucan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.