İNSANCA YAŞAMAK
İnsanoğlunun varoluşunu tabiatla yüzleşmesini ve çevresindeki insanlarla olan ilişkisini yaşadığı coğrafya ile yakın bağ kurması ortaya çıkan sözlü edebiyatın hala devam eden etkisinin açıkça ele alınışını ifade etme yetisini ortaya koyma çabasıyla görülen olayları aktarması zihinlerle her zaman acılarıyla yaşamaktadır.
Çağın gerekleri olarak her zaman geleceğe umutla bakmak herkesin içten istemidir. Her yaşanan olayı bilimsel olmaktan öte hayır ve şer’e yararak yorumlayan insanın veya toplumların geleceği gelecek midir ? Ya bugünü ? Geri kalmış toplumları sarmalarına olan nazar,büyü,fal,kurşun dökmek gibi inanışların nasılda insanları gerçek yaşamdan kopararak kendi yarattıkları mitin etrafında topladığını işliyor.Tırnakların her pazartesi günü kesmek,sorulduğunda “Pazartesi tırnak kesen öldüğünde kabir azabı çekmez”diyerek yanıtlar.
Bu örnekler istendiği kadar çoğalmaktadır.
Yaşam sürecin sürekliliğinde var olan yanlışların yerine doğruları aktarma becerisini göstermesi ilkesi her aydının görevidir.Haziranda yapılacak seçimlerin amacı ne olduğunu bilemeyen vatandaşların durumları ise acı vermektedir.Yaşama mücadelesi veren bu insanların geçimi hayvancılıkladır.Kendi yaşamın koşullarından başka düşünceleri ise vahimdir.TV izleyenlerinde ise neleri izledikleri oda ayrı bir acıdır.Ben neyim,ne yapmam gereklidir.Niçin varım,dünya umurunda değildir.Yaşadıkları ve neyle beslendiklerini,sağlık,eğitim evrensel yaşamın biçiminden uzak bir dünya anlayışıyla yaşayanların durumları ise ayrı bir dramdır.Yiğit olan bir kez ölür,ama acıları gören ise her gün ölür.Yanılsamalarla dolu gündelik yaşamlarımız ,ölümcül bir hastalığın pençesine düştüğünde ne olur ? Her şeyi sorgulamaya ,eski defterleri karıştırmaya ,kapanmamış hesapları kapatmaya çalışırız delicesine.Kaçıp gitmekte olan zamanı durdurabilmek için debelenip dururuz.Çare geçmişte ,yitip giden anlarda ,anlardadır sanki.Aslında kısa süre sonra sadece bir anı olarak yaşayabileceğimizi bildiğimizden midir.,anılarda fazlasıyla değer vermeye başlarız.,bir anı olarak da olsa yaşayabilmek için.Ama geçmiş bir kurgudur.Sadece ve gerçekle yüzleştiğinde tuzla buz olur ve kala kala elimizde kaçmak istediğimiz bir “şimdiki zaman”kalmıştır sadece.
Duygular insanı dört nalla kamçılar.Bazen düşündüğümüzde yapamadığımız nesneleri neden yapamadığımızı ,hatalrın nedenini veya yapmak istediğimizi yeterince yapamadığımızın nedenini düşünüp dururuz .Her şeyi değişim bir gözle bakarız.
Haydar Uzun
YORUMLAR
dost46
Çok içten çok samimi ifadeler kullanılmış insanca yaşamak en önemlisi de bu zaten beğeni ile okudum kutlarım güçlü kaleminizi ve yüreğinizi saygılar
dost46
Sevgim sevgin olsun can dost,sevgi ve saygılarımla...