- 705 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Vicdanı Diri Tutmak
Vicdan, Allah’ın, kulunun kalbindeki sesidir; vicdandaki bilgiyi veren Allah’tır. Allah, doğrularını insana vicdanı yoluyla ilham eder. Kur’an’da, “Biz ona iki yolu da gösterdik” buyrulur. O iki yoldan biri Rahman’ın diğeri ise şeytanın yoludur. Yaşamın her noktasında, sabah kalktıktan itibaren akşama dek binlerce kez vicdan kullanılır. Ve insan bundan sorumludur.
İnsanın yaptığı her davranışta itaat vardır; itaatsiz hiçbir anımız yoktur. Vicdanımıza uyarsak Allah’a, nefsimize uyarsak şeytana itaat etmiş oluruz. Nefis şeytanin kontrolündedir ve çıkarlarına ters düştüğü için vicdanla sürekli çatışır. O halde vicdanımızın sesi daha baskın olmalıdır ki her durumda doğruya yönelebilelim.
Dünya hayatında güzel-çirkin, iyi- kötü gibi birçok zıtlık yaratır Allah. Bu kadar zıtlık olmasının nedeni kıyas yapabilmemiz içindir. Allah, bizim vicdanımıza göre kıyas yapmamızı ister. İnsanın kendini tamamen Allah’a adaması gerekir; sadece "iman ettik" diyerek cennete giremeyiz. İnsan çile çekmeli ki, cennet ve cehennem ehli birbirinden ayrılsın. Vazgeçeceksek vicdanımızdan değil, nefsimizden vazgeçmeliyiz.
Kur’an, "Rabbinizden indirilenin en güzeline uyun" buyurur. Bu Kuran’la olur, vicdanla olur. Ancak insanların çoğunluğu vicdanının sesini dinlemesi gerekirken, nefsine uyar. Ne kadar acizdir ki buna güç yetiremez. Vicdanının sesini dinleme gücü ise mümine verilmiştir.
İnsan, hata yaptığında vicdanı çok rahatsız olur; Allah’a sığınır, hatasını telafi etmeye çalışır. Aczini ve Allah’a ne denli muhtaç olduğunu derinden kavrar. Rabb’ine olan boyun eğiciliği artar.
İnsanın aklını ve vicdanını harekete geçiren önemli özelliklerinden biri, içinde taşıdığı derin Allah korkusudur. Allah korkusu dünyevi korkulardan farklıdır ve dünyadaki imtihan ortamında insanın en önemli yardımcısıdır. Çünkü Allah korkusu insanın, şeytana ve nefsinin bencil tutkularına karşı her an dikkatli olmasını ve vicdanını kullanmasını sağlar. İnsan, bu korku sayesinde kötülüklerden ve yanlışlardan uzak durur. Dünyevi korkular insanı telaşa kaptırır, doğru karar almasını engellerken derin Allah korkusu, insana ‘doğruyu yanlıştan ayıran bir anlayış’ yani akıl ve basiret kazandırır.
İnsanlarda imani derinlik ve vicdanın yükselmesi çok önemlidir. İnananlar, her zaman doğruyu işaret eden vicdanlarının sesini dinleyen insanlardır. Dini yalnızca kendi vicdanlarında yaşamaz, diğer insanlara da Rabb’lerinin nimetini durmaksızın anlatma, iyiliği emredip kötülükten sakındırma ve “yeryüzünde fitne kalmayıncaya kadar” fikir mücadelesi yapma çabası içindedirler. Allah’a aşkla bağlı, yüksek vicdanlı insanların Kur’an ahlakını anlatmaları, coşkulu olmaları diğer insanları da olumlu etkiler, şevk verir. Samimi çaba gösteren insanları gördüklerinde, diğer insanların da gayreti artar. Örnek insan çok değerlidir. Vicdan sahibi, kararlı, samimi örnek insanların sayılarının artması gereklidir.
Etrafa çok samimi ve akılcı bakmalıyız. Allah her şeyi görür; insanlar görmüyorsa da Allah görür. İnsanların görmediği yerde de Allah’tan korkmak çok önemlidir. Bu yüzden vicdanımızı sürekli diri tutmalıyız.
İnsanlar genellikle vicdanlarına baskı yapar, vicdanlarını boğarak yaşarlar. Bu yüzden samimiyet çok önemli bir özelliktir. Samimi olmalıyız; vicdanımızı kullanırken içimizde baskı olmamalıdır. Aleyhimize de olsa, çıkarlarımıza da dokunsa mutlaka vicdanımızdan yana olmalıyız. Nefsimiz kötü davranışları kolay ve güzel gösterse de bizi yanıltmasına ve kötülüğe sürüklemesine izin vermemeliyiz.
İnsanları üzmek, tedirgin etmek korkunç bir şeydir. İnsanın, bulunduğu ortama huzur vermesi, dozunda sevgi göstermesi, dozunda konuşması, sözünün gideceği yeri iyi bilmesi gereklidir. O nedenle vicdanı kullanmak önemli bir ibadettir.
İnsan, samimiyeti kazandığında vicdanının kapısı sonuna dek açılır. Kişi artık yalnızca vicdanının sesini dinleyecek demektir. Sürekli vicdanın sesini dinlemek ise -Allah’ın dilemesiyle-cennet ehli olmanın işaretidir.
Fuat Türker, Haber Vaktim