- 806 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
ATATÜRK
Amerikalı Öğretim Üyesi Richard D. Robinson, Atatürk’ün askerî dehasını şu niteliklerle tanımlar:
“Kişisel cesaret,
Başkalarının hareketini seziş yeteneği,
Sabır, kendi hareketlerinin en etkili olabileceği zamanı kavrayış,
Kendi amacınısaklı tutarak, başka yönlerde inandırıcı biçimde ‘yanıltma, aldatma’ hareketleri yapabilme yeteneği,
Hasım kuvvetlerin nispî gücünü, objektif bir görüşle ve doğru olarak değerlendirebilme niteliği...Ne komik değil midir?Bir Amerikalı bile bunu söylerken,bizim Atatürk’ü ’’içkici’’ diye tanımlamamız.Sadece komik ve basit...
YORUMLAR
Fikrine saygı duyuyorum ama şunu da beyan etmek isterim ki;Ben Atatürk'ün içki içmediğini iddaa etmiyorum ama insanları özel yaşamıyla yargılamak ahmakların işidir..Her ne olursa olsun ben ATATÜRKÇÜYÜM ve bundan hiç bir zaman ödün vermeyeceğim
mervekırdök tarafından 4/6/2011 5:58:53 PM zamanında düzenlenmiştir.
"Ne Mutlu Türküm Diyene" demenin hazzını şuan yaşayabiliyorsak, M.Kemal'in askeri ve idari dehasından dolayı olduğunu görmemek ahmaklıktan başka bir şey değildir.
Bu ülke şeyhler,müritlerin at koşturabileceği bir ülke değil.O yüzden şeyhlerini savunmayı kendine görev addedenler şeyhleri iler birlikte çekip gitmekte her daim özgürdürler.
Sizi üzmek istemiyorum; neticesinde bu endoktirinasyonu çocukluğumuzdan beri okullarda, sorgulanamaz bir şekilde, yaşıyoruz. Bugün ilkokul sıralarındaki çocuklar bile yaşıyorlar. Fakat Türkiye'de Kurtuluş Savaşı ve devamında bulunan İngiliz Tarihçi Arnold J. Tonybee; hatıralarında (Türkçe de yayınlanmıştır, ararsanız rahat bulunur) Atatürk'ün içki alışkanlığından bahseder. Hatta bir yerde onun İslam'a aykırı görünen icraatlarına atfen ve içkiyi meselesini de imalı bir şekilde dillendirerek "Keşke Hz. Muhammed'i daha çok dinleseydi" der. "Sağlığı için daha iyi olurdu." Kaldı ki, Siroz hastalığının en büyük sebebinin çok alkol tüketimi olduğunu herkes bilir. Ve Atatürk sirozdan ölmüştür. Devletin resmi kayıtlarında bile vardır. Eğer İngilizceniz varsa, Halide Edip Adıvar'ın sürgündeyken Atatürk hakkında yazdıklarını orijinal dilinden okumanızı öneririm. Çok şaşırabilirsiniz. Bir kısmını Prof. Dr. Yusuf Hakan Erdem, Tarih-Lenk kitabında zikrediyor. Maalesef, mevcut yasalar nedeniyle Türkçe tercümelerde bu kısımlar ya çıkarılmış, ya değiştirilmiştir.
Özetle Merve, sürprizlere hazır ol. Kahraman sandıklarının aslında kahraman olmadıklarını, yalnızca sistemli bir şekilde abartıldıklarını ve bütün bunların bir yakın tarih ilizyonu olduğunu ders kitaplarından dışarı çıkarak ve şok yaşayarak öğrenebilirsin. Kazım Karabekir'in hatıratı da sana ilginç şeyler söyleyebilir. Taha Akyol'un "Ama Hangi Atatürk?" kitabı da... Serdar Kaya'nın "Endoktrinasyon ve Türkiye Toplum Mühendisliği" kitabı da... Düşünsene Merve, ya bütün bunlar, bu anlatılanlar yalandan ibaretse? Ya yakın tarih portreleri aslında hiç bilmediğimiz gibiyse... Mesela internette arayıp rahat bulabileceğin bir sürprizi de ben söyleyeyim. Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendi de değildir. Hem de bizzat kendi beyanıyla... Mustafa Armağan bu konuya ispatlı ve delilli olarak köşe yazılarında yazmıştır ve her kim nette aratsa rahat bulur. Zira Ali Rıza Efendi'nin nikah tarihi ile, Mustafa Kemal'in doğum tarihi birbirini tutmamaktadır. Bandırma vapuru da çürük bir tekne değil, gayet sağlam ve güzel bir gemidir. Dünya yuvarlaktır, suyun kaynama derecesi yüz santigrattır.
Sakın alınma ve bana kızma. Ben sadece doğruyu, en doğruyu bulmamız gerektiğini ve her kitabı okuyabilmemiz, ideolojimize saplanmamamız gerektiğini söylüyorum. Kendine iyi bak...
Evet Atatürk askeri ve siyasi dehaydı kabul etmeyene söylenecek cümle "başını gömdüğün kumdan çıkar" demektir...
ve kendisinin de bildiği kabul ettiği şekilde içkiyi de biraz fazla içerdi
ama bu içki meselesi sadece O nu ve ailesini ilgilendirir
gerçek anlamda da konu Allah ile O nun arasında bir meseledir bu O nun tercihidir o kadar...
Bedenini kaybetmiş olsakda, ruhunu, kurduğu cumhuriyeti, ilkelerini yaşatmak görevimiz olduğu halde, malesef dediğiniz gibi yedi kat yabancının gördüğü dehayı, gördüğü gerçekleri halen göremeyen, ya da inkar edenlerimiz var ne yazık ki gün günede sayıları artıyor değerli yazarım. Allah yardımcımız olsun, çocuklarımızın geleceğinden endişe eder hale geldik, ama hiç bir zaman umudumuzu yitirmedik, yitirmeyeceğiz, Mustafa Kemal'in Cumhuriyeti emanet ettiği Türk gençleri, Türk milleti, dahili ve haricinin kötü emellerini hayata geçirmelerine mani olacaktır.
Hatırlatan, uyaran güzel bir yazıydı, kutluyorum değerli arkadaşım, selam ve sevgilerimle.
UNALAN tarafından 3/27/2011 6:21:44 PM zamanında düzenlenmiştir.