Deliliğe Dair...
Hep bir uyum problemi yaşadım bugüne kadar.. Dünyaya uyum sağlamak,, arkadaşlara uyum sağlamak, kendime uyum sağlamak…
Ama hiç başaramadım bunu.. Hep farklı olan çocuk olmak.. Bazen inanamasam da.. günlerce konuşmadan durduğum zamanlar da olmuştu benim.. Sessiz sakin sınıfın bir köşesinde oturan o kız; bendim. Kimseyle ilgilenmeyen, içinde yaşayan her şeyi.. Kızan, küsen, gülen, eğlenen ama bu yanı dışarıdan hiç görünmeyen o kız..
Büyünce değişir sandım her şey.. Değişti de.. Yaşamak.....böyleymiş dediği şeyler herkesin.. Kızgınlıklar… Nefretler... Aşklar... Dostluklar... Mutluluklar... Sırta saplanan sayısız bıçaklar..
Tüm bunlar olurken değiştim ben de.. O sessiz kızı kaybettim bir yerlerde. Aramadım da hiç. Vefasızlığımı o günlerde keşfettim işte..! En büyük parçam kaybolmuşken eksikliğini hissetmemiştim. Ne lanet bir “ben”mişim! Belki de hep gitmesini istediğim içindi onu hiç aramayışım.. Ya da onun gitmesini bekleyen yeni “ben”lere yer açmak için...
O gidince benler doluştu içime. Susmayan, durmayan, kavgasız gürültüsüz anı olmayan... İçimde bir dünya yarattılar. Konuştular konuştular konuştular.. Sayısız plan yaptılar. ama önce değişiklikler olacaktı. Önce gülecektik hayata..! Sessiz sakin kalmak bize göre olmayacaktı artık... Söyleyecek sözümüz, anlatacak düşümüz varsa tüm heyecanımızla paylaşacaktık bunu! Sevecektik.. Çok sevecektik... Bir de bunu korkmadan söyleyecektik. Korkulacak ne vardı ki? Nefreti dile getirirken korkmayan biz, sevmekten korkar mıydık, sevmeyi söylemekten çekinir miydik ki?!
Hepsine, her şeye, herkese yetişmeye çalışırken... Kendimizi kötülerden, kötülüklerden korumaya çalışırken... Sadece “biz” olmaya çalışırken... Bir sığınak bulduk kendimize; delilik.. Kolaydı, basitti... Güzel bir etiketti..! İnsanlar fazla sormaz, sorgulamaz, yaptıklarını da kabullenirdi.. “Sen yaptıysan normaldir, ancak senden beklenir” derlerdi.. İyiydi.. Farklılık iyiydi..
Yıllarca delilikle yaşadık. Bizden biri oldu o da. Ya da biz, o olduk bilmiyorum... Şimdi içimdeki dünyada kaç kişi var, orada neler oluyor onu da bilmiyorum.. Gittikçe kalabalıklaşıyorlar. Gittikçe daha çok çıkıyor sesleri... Aradan seçmek, istediğimi duymak zor oluyor kimi zaman..! Tüm bunlar olurken bir de dış ses var şimdi.. Hep bizi durdurmaya çalışan.. “Yapma! Söyleme! Gitme! Gülme! Sevme!” Hep muhalefet hali içinde.. Hep gergin.. Huzursuz ediyor bizi.. O olmasaydı inanın bunları anlatıp yormazdım sizi..
Ben bunları yazarken iç dünyamda karışıklıklar oldu.. Bağrışmalar.. Ambulans sesleri.. Yardım çığlıkları.. Ne olduğuna bakmaya gittim. Etraf kan gölü..! Delilik dayanamamış tüm bunlara.. Tüm bu karmaşaya. Herkesi ele geçirmeye çalışan, kendini kral sanan dış sesin saçmalıklarına... 125 yerinden bıçaklamış onu.. Ama öldürememiş. Hala bağırıyordu dış ses! “Hadi sıra sende öldür kendini..” Deliliği kaybetmeyi göze alamadım. Koştum sarıldım ona! “Yapma” dedim! “Özlerim ben seni! Yapma bunca yıl sen olmasan kim hayatta tutardı beni..” Kimsenin tahmin edemeyeceği o deli gülüşüyle baktı bana.. “Salak mısın kızım, kendimi bu kadar severken zarar verir miyim ben ya?” dış sesi duymaz oldum o andan sonra.. En son kendine bağırıyormuş “Ölme! Sakın ölme!” diye, hastane koridorlarında…
_NuRBaNu_(27.03.11 16:15)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.