- 2560 Okunma
- 31 Yorum
- 0 Beğeni
EN SEVDİĞİMLE SOHBET...
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Ben, gelir misin lütfen? Sana bir şey soracağım. Önce şunu söyleyeyim ki bu konuşmayı yapayım mı, yapmayayım mı? Diye çok düşündüm. Sonra, kendi kendime dedim ki: “ Ben’den daha iyi tanıdığın kim var? Seni ondan iyi kim anlar? “
Sözü dolandırmak, bana göre değildir, bilirsin. Bu yüzden de direk soruyorum: Seni kıracak, üzecek bir şey mi yaptım?
Öyle kaşlarını kaldırma hemen. Hayret etmiş numarası da yapma. Unutma, karşında seni çok iyi tanıyan biri var. Öyle ya; elli iki senedir birlikteyiz.
Elli iki sene! Dile kolay. Bu arada, aramızda kalsın ama çok uzun zaman olmuş, değil mi?
Neyse, biz konumuza geri dönelim. Ne diyordum? Seni üzecek, kıracak bir şey mi yaptım?
Nereden mi çıktı bu?
Ne zamandır görüşmediğimizin, sohbet etmediğimizin farkında mısın?
Sen, hep oradasın?
Biliyorum orada olduğunu. Sen orada olmasan, ben de burada olamam.
Çağırdım da gelmedin mi, ha?
Anlaşıldı, sen bana kırılmışsın. Hadi gel, karşılıklı oturalım. Şöyle bir adamakıllı baklalarımızı çıkartalım, dillerimizin altından. Var mısın?
Sen mi başlarsın, ben mi başlayayım?
Tamam, ben başlayayım.
Aslında, bana neden kırıldığını biliyorum. “Onca yıl birlikte yaşadığın, içtiğin suyun ayrı gitmediği biri ile nasıl ters düşeriz?” Diyorsun, değil mi? Çok da haklısın. Haklısın, çünkü ben de senin için aynı şeyi düşünüyorum.
Yıllarca birbirimizi kandırdığımızın farkında mısın? Evet! Birbirimizi kandırmışız. Hatırla, seninle olan konuşmalarımızda ne derdik?
“ İnsanlar, beni anlamıyor.”
İnsanların anlamaları neden bu kadar önemli? Bu hayatı yaşayan sen ve ben değil miyiz? O zaman en temel olan gereklilik: Senin beni ve benim seni anlayabilmemiz. Diğerleri elbette ki önemli. Ama çekirdek; sen ve ben’iz. Biz birbirimizi anlayamazken başkalarına nasıl anlatacaktık, kim ya da ne olduğumuzu? Ya da nasıl kabul ettirecektik? “Ben bu’yum. Ve ben, bu olmaktan dolayı mutluyum. Sen de mutluysan, beraber yürüyelim. Değilsen; yolun açık olsun.”
“ Sorumluluklarımızı başkalarına yükledik, sürekli.”
Sorunlarımıza çözüm aramak yerine, başkalarının çözmesini bekledik, bizim adımıza. Sorumluluk; Güç’tür. Biz, insanlara, bu gücü verdik. “Benim hayatıma hükmedebilirsin!” yetkisini verdik. Yetki de bir güç değil midir? Onları güçlendirirken, kendi gücümüzü kaybettik. Başka bir şekilde söylersek: Frekansımızı düşürdük. Çözüm üretemez hale geldik.
Çocukluğumuzdan beri edindiğimiz, körü körüne inançların, kalıpların içine sıkıştırdık, kendimizi.
Kalıplar…
Edindiğimiz her kalıpla, bir kapıyı kapattığımızın farkına varamadık. Ruhumuzun sayısız kapılarını biz, kendimiz kapattık. Olgunlaşmaktan uzaklaştık. Ruhumuzu olgunlaştıramadık.
Hayatımıza dahil olan ya da bir şekilde karşılaştığımız insanları eleştirdik, acımasızca. Yargılar yaptık, onlar hakkında.
Yargı…
Bir insan, diğer bir insanı yargılayabilir mi? Bu hakkı kim veriyor ya da vermiş?
“ Kötüsün “
“ Hatalısın “
“ Doğru düşünmüyorsun “
“ Yalan söylüyorsun “
Bunların hepsi birer yargı değil mi? Neyi unuttuk biliyor musun? AYNA. Ayna’yı unuttuk. O insanların, bizim aynamız olduklarını unuttuk. Onlarda gördüğümüz, var dediğimiz ve eleştirdiğimiz, yargıladığımız her şeyin, aslında, bizim yansımamız olduğunu unuttuk. Biz neysek, onlar da o’ydu.
Kabul etmemiz gereken tek şey şuydu: Hoşumuza giden şeylerle beraber gitmeyen şeyleri de kendimizin yarattığımız. Çocukluğumuzda edindiğimiz körü körüne inançlarımız, kalıplarımız demiştik ya? İşte, onlar yerine esnek, değişebilen bakış açılarına sahip olmamız gerekiyordu.
Geç mi kaldık?
Hayır, deli misin? Hayatta, hiçbir şey için geç kalınmaz. Önemli olan; Farkında olmak.
Bu saatten sonra nasıl mı değişir?
Öyle bir değişir ki aklın durur. Yeter ki sen ve ben isteyelim.
Barıştık mı?
Sana hiç küsmedim ki! Ama seni çok özledim. Daha doğrusu; seninle konuşmayı çok özledim. Birbirimizden uzaklaşmayalım. Konuşalım. Konuşalım ki yanlışlarımızı vakit geç olmadan fark edelim. Fark edelim ki yanlışlarımız kalıplaşmadan düzeltebilelim.
Hadi, o güzel gülüşünü göster bana. İşte böyle. Biz, birbirimize lazımız. Daha çok işimiz, öğrenecek bir sürü şeyimiz var hayata dair, insan olmaya dair. En önemlisi de yaşamaya dair.
Beni seviyorsun ha?
Ben de seni çok seviyorum. Ay! İçimden seni öpmek geldi. Kaçma, gel buraya…
Eser Akpınar
27.03.2011
İzmir
YORUMLAR
İnsanlar, beni anlamıyor.”
İnsanların anlamaları neden bu kadar önemli? Bu hayatı yaşayan sen ve ben değil miyiz? O zaman en temel olan gereklilik: Senin beni ve benim seni anlayabilmemiz. Diğerleri elbette ki önemli. Ama çekirdek; sen ve ben’iz. Biz birbirimizi anlayamazken başkalarına nasıl anlatacaktık, kim ya da ne olduğumuzu? Ya da nasıl kabul ettirecektik? “Ben bu’yum. Ve ben, bu olmaktan dolayı mutluyum. Sen de mutluysan, beraber yürüyelim. Değilsen; yolun açık olsun.”
“ Sorumluluklarımızı başkalarına yükledik, sürekli.”
..............
Beni seviyorsun ha?
Ben de seni çok seviyorum. Ay! İçimden seni öpmek geldi. Kaçma, gel buraya…
Eser Akpınar
27.03.2011
İzmir
..............................
Aslında bütün sözlerin alınıp altına imza atılması gerekirdi...
Bu yazı baştan sona kadar çok nefis ve insanların hayatlarındaneleni yapmadıklarının, mutluluğu kaçırırken neleri yaşamadıklarının çok açık ve güzel bir tanımlamasıydı...
Kaleminizi kutluyorum...
Selam ve saygılarımla...
Eser Akpınar
Hayat akıp giderken, öyle çok şeyi kaçırıyoruz ki...Hayatı da kaçırıyoruz, ne yazık ki...
Değer katan görüşünüz için çok teşekkür ediyorum. Saygılar, selamlar.
çok güzel bir sohbetti zaman zaman bende yaparım fakat daha fazla konuşmalıyım diye düşündürdü beni..sevgilerimle...
Eser Akpınar
İNANAMIYORUM!!
Daha dün akşam *ruh ile söyleşi* isimli bir söyleşi karaladım.. düzenledikten sonra sayfama asmsayı düşünyordum.
konu- içerik benzerliği beni şoke etti!!
özgün anlatı hakettiği kulvarda. Tebrikler Eser hanım..
İlyada odyssiea tarafından 3/28/2011 2:23:03 PM zamanında düzenlenmiştir.
Eser Akpınar
Her yazının lezzeti farklıdır. İnanıyorum ki yazınızdan, düşüncelerinizden öğreneceğimiz çok şey olacaktır. Okumak keyif verecektir.
Teşekkür ediyorum.
Neva Ney
Teşekkür ederim Eser hanım.
Toynak
telepati dediğine aldıma sen...
Kişinin kendini sorgulaması çok güzel, zaman zaman ben de yaparım..
Güne gelen yazıyı ve yazarını tebrik ediyorum, sevgilerimle..
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum. Sevgiler, selamlar.
Değerli Kardeş..
Yazın çok güzel ..
Anlattıkların da...
Biz insanlar hata yapabiliyoruz.
Hayat boyunca kırıcı ve yanlış davranışlarda bulunabiliyoruz.
Gün geçtikçe değişen haller ve görünüşlerin hayallerimizi yıkan kısımlarını telafi etmek için bazen yanlışlara kapılabiliyoruz.
Kendimize bakmadan...
İşte o havalide elimizi sımsıkı kavrayan bir dos el'e ihtiyaç duyduğumuzda yanımıza yaklaşan sadece hakiki sevgiyle vuran yürekler olur...
Saygı olmadan yakalanamayan beyhıde sevgilerin tükeneceği aklımıza gelmez.
Ben o sevgiyi gördüm.
Şahit oldum.
Selam ve saygı ile değerli kardeş..
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum Erol Bey. Saygılar, selamlar.
Sevgili Eser Hanım güne gelen güzel yazınızı tebrik ediyorum. Sevgilerimle...
Eser Akpınar
Bir insanın iç hesaplaşmasını güzel vurgulamışsınız. Bundan sonra yazacaklarınızda dikkate alacağınızı umarak bazı eleştirilerde bulunacağım.
** Çok fazla paragraf kullanarak okumayı dağıtmışsınız.
** Kendi kendime dedim. ....soruyorum, diyorsunuz. Dedikleriniz ve sorunuz sonradan geliyor.
** Kişi, iç dünyasını konuşarak ortaya döküyor. Aradalardaki bazı konuşmaların tırnak içine almasının anlamı yok.
** Bazı devrik cümleler sırıtmış. Örneğin; ....başkalarına yükledik, sürekli. ...sürekli başkalarına yükledik daha uygun düşerdi. .....çözüm aramak yerine, başkalarının çözmesini bekledik bizim adımıza. ... Bizim adımıza başkalarının çözmesini
bekledik demeniz yerinde olurdu. ...insanları eleştirdik diyorsunuz sonra da acımazsa olduğunu söylüyorsunuz. İnsanları acımazca eleştirdik demeniz gerekirdi. Umarım alınmazsınız.
Başarılarınızın devamın dilerim.
Eser Akpınar
Uyarılarınız için çok teşekkür ediyorum. Neden alınayım ki? Uyarılarınıza devam ederseniz çok mutlu olurum.
Teşekkür ediyorum Veysel Bey.Saygılar.
Harika bir yüzleşmeydi. Cesaretli insan önce kendsisiyle yüzleşir. Harika bir yazı okudum yine kaleminden. Kalemini okumayı seviyorum canım, tabii ki seni de Sevgili Eser. Boludan sevgi dolu selamlar, kucak dolusu...
Eser Akpınar
Kendimizi sevdiğimiz kadar dövebilmek yani..
ruhumuzun içinde başı boş özgür alabildiğince uzun bir koşu yapmak
kalıpları ve kapıları yıkarak
yürek sesiyle haykıra haykıra ne istediğini söyleyebilmek...
geç mi kaldık
başkalarına adanmıl heba edilmiş bir ömrün artık eri geci yok
elli küsür yıldır hep başkaları için yaşamışız
kalan ömrü kendimiz için yaşamak şansı varsa neden olmasın...Kibirle değil ama biraz da içimizdeki bizi sevmek lazım.Ona gülümsemek ona hak ettiği ölçüde kucak açmak
cesurmuyuz acaba?
o kadarını yapmaya muktedir miyiz? neden olmasın...içimizdekidir bunları hak eden...
asansördeninerken bile bir kaç saniye zaman ayırmalı insan içindekine
o ışığı tutmalı
sonra bir güzel öpmeli...Yasak-yalan-haram-günah -ayıp diye elini kolunu bağlayıp içimizdeki zindana kapattığımız onu azat etmeli...ellili yaşlar geç değildir
hem o kadar çok yapacak şey var ki ölmeye hiç niyetim yok...
sen aslında içinin hesaplaşmasında biz okuyucuların da kendikendidleriyle hesaplaşmasın ışık yaktın
bende öyle yaptım
iyi geldi vallahi...
teşekkürler dostum..
Eser Akpınar
Özenli yorumunuz için çok teşekkür ediyorum. Selamlar.
Kendini sorgulama, bir iç hesaplaşma, harika bir özeleştiri olmuş.
Zaman zaman bazılarımızın düşündüğünü, satırlara çok güzel yansıtmışsınız, tebrikler, selam ve sevgilerimle.
Eser Akpınar
Bu saatten sonra nasıl mı değişir?
Öyle bir değişir ki aklın durur. Yeter ki sen ve ben isteyelim.
Sevgili Eser, zararın neresinden dönersek kardır demiş atalarımız. Biz de öyle yapıp ara sıra böyle içsel hesaplaşmalar yapalım. Yapalım ki nerede hata yapıyoruz, kimleri kırıyoruz, kendimizle barışık mıyız? Bütün bu soruların cevaplarını bulalım. Yazı bana göre; imlası, akıcılığı ve kurgusuyla 10 numara bir yazı tebrik ederim.
sevgimle...
Eser Akpınar
Sevgiler olsun yüreğine...
müthiş bir iç hesaplaşma...
ki iki mumun fotoğraftaki raksı ise bir başka derinlikti...
sizi okumak artıları gönlüme ruruma yağdıran sıkı bir rüzgar oluyor bende...
tebrikler...
Eser Akpınar
Eser Akpınar
Nasıl geçti oğlunuzun sınavı? İçim acıyor çocuklara, inanın. 3 saat içinde geleceklerini yönlendiriyorlar...
Teşekkür ederim. Selamlar.
UNALAN
Güzel valla. Pek çok hanım ütü yapmayı sevmez benim aksime. Halbuki kendimle baş başa kalabildiğim en güzel zamanlardır benim için. Bende düşünüp duruyordum, insan niye kendini bu kadar ezip üzer diye. Yalnız değilmişim meğer. Sevindim. Başkalarıyla uğraşmamanın en kolay ve kestirme yolu kendiyle uğraşması. Üstelik iyi de bir neticesi var, törpüleniyor, yanlışlarınızı düzeltebiliyorsunuz.
Çok güzel olmuş Eser Hanım, tebrik ediyorum. Hem çalışmayı hem olgunluğunuzu. Selam ve sevgimle...
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum. Sevgiler, selamlar.
İç hesaplaşma..Bu aralar benim de çok yaptığım bir iş bu. ne dersiniz ; ille de elli yılı devirmek şart mıydı bu hesaplaşmalar için ?
''Edindiğimiz her kalıpla, bir kapıyı kapattığımızın farkına varamadık. Ruhumuzun sayısız kapılarını biz, kendimiz kapattık. Olgunlaşmaktan uzaklaştık. Ruhumuzu olgunlaştıramadık.''
Özet galiba burada...
Fikret TEZAL tarafından 3/27/2011 4:57:50 PM zamanında düzenlenmiştir.
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum Fikret Bey. Selamlar.
Eser Akpınar
Sayfayı da sizi de özlemişim.
Bir tenefüs zamanım vardı.
çok güzel değerlendirdim.
Okumak güzel şey.
Bu yazıda çok güzel ve ilginçti.
Tebrikler ve selamlar.
Eser Akpınar
Çok güzel içsel konuşma ve özeleştiri, hayatımızın dizginlerini elimize almalıyız ve bıraktık mı artık biz olmaktan çıkarız.İçsel benliğimizle barışık olmak hayata anlamlı bakmamızı sağlar.
İnsanları eleştirirken takındığımız acımasız tavırlar bizim kendimizle barışık olmamamızdan kaynaklanır.Öyle ki bazen sanal ortamda tanıdığımız insanlar hakkında hiç birşey bilmezken sadece yazdıklarından kendimizce fikirler yürütüp yargılamalar yaparız.Oysa kendimizle barışık olsak bu yargılamalar hep pozitif olur .
Çok anlamlıydı, tebrik ederim.
Sevgiler
Eser Akpınar
:)) İç hesaplaşmanın dışa yansıması. Bunu yapsa yapsa Eser Hanım yapar. Kendinden öyle emin, vakur bir duruşu var ki! Hayran olmamak elde değil.
Evet, hepimizin yapması gereken bu değil mi? Beni benden iyi tanıyan kim olabilir?
Şimdi aynanın karşına geçeceğim, sanırım benim de kendime sormam gereken sorular ve bulacağım cevaplarım var, eminim.
Bu hesaplaşma çok hoşuma gitti arkadaşım. Yüreğine sağlık. Bandırma'dan kucak dolu sevgilerimi bıraktım sayfana...
Sevgi Salman tarafından 3/27/2011 12:50:10 PM zamanında düzenlenmiştir.
Eser Akpınar
Sevgili arkadaşım yine çok güzeldi yazınız. İnsanın kendisiyle konuşması gerek. Kendimizi anlamazsak, kendimize yabancılaşırsak başkası nasıl anlayacak bizi. İyi ki varsınız. Tebrikler. Sevgilerimle...
Aysel AKSÜMER tarafından 3/27/2011 12:26:54 PM zamanında düzenlenmiştir.