GÜVENMEK
Artık tozlu raflarda buruşmuş bir olgu bizim için güvenmek.
Sekiz harfli sıradan bir kelime sadece.
İçine anlam da yükleyemiyoruz.Yüklesekde kabul etmiyor artık.
Tarihin bataklığında çakılı kalmış sanki.
Çıkmak istesede bu zamane onu korkutuyor.
Sanki çıkıpta insanlara güvenirse güvenmek hepten yitirecekmiş gibi
geliyor kendi gerçeklerini.
Güvenmek kendinden bile korkuyorsa böylesine biz nasıl güvenebiliriz ki bu dünya
haline.
İnsan neden ne amaçla güvenebilir ki bir insana.
Aslında güvenmek için bir neden ya da amaç mı aranmalı
her defasında.
Kayıtsızca,sorgusuzca tüm benliğinle güvenemez mi insan başkasına.
Şimdilerde bir suçtur güvenmek,
cezası idam.
Celladın da kendinsin.Güvendiğin için sen kendi celladlığını yapıyorsun.
İpi boynuna kendin geçiriyorsun.
Sen kendi ruhunu asıyorsun o dar ağacına.Öyle de değil midir aslında.
Güvendiğimizde sonucu hüsransa yaşadıklarımızın
biz kendi celladımız olmadık mı?
Kendi ellerimizle iyi yanımızı asmadık mı kötülüğün kahkahaları karşısında.
Suçumuz şuursuzca güvenmek miydi???
yazan:sıdıka çal
25 MAYIS 2010 18:18
YORUMLAR
Sevgili arkadaşım, öncelikle nesirler bölümüne hoş geldiniz.
İlk denemeniz "güvenmek" üzerine olmuş.
Evet,günümüzde "güven", tarihin tozlu raflarında kaldı sanki. Kimse, kimseye güvenemiyor. Herkes birbirine kuşkuyla yaklaşıyor.
Güvenmek kendinden bile korkuyorsa böylesine biz nasıl güvenebiliriz ki bu dünya
haline.
Yazınızda, bazı imlâ eksikleri vardı.
Güvenmek, kendinden bile korkuyorsa böylesine, biz nasıl güvenebiliriz ki bu dünya haline?
Eğer noktalama işaretleri yerini bulursa, okurken daha anlamlı olur. Tabi benim fikrin bu arkadaşım:)
Yeni yazılarda buluşmak dileğiyle, sevgilerimi gönderiyorum.