- 5803 Okunma
- 13 Yorum
- 5 Beğeni
Karadenizli olmak.
Kaçkarlar’dan alnıma düşerken çise damlası; doğanın kucağına oturur ve gecenin sessizliğinde yükselen sesi dinlerdim.
Karadeniz’im; dağların eteklerinde uçsuz bucaksız vadilerin ortasında, bembeyaz köpük, köpük çağlayarak akan iki derenin kıyısında ki özgür karakterim.
Yastıklardan oyuncak bebekler, çamurlardan evler yapanken;
hayatın boyunca haram lokma tutmayan kirlenmeyen ellerim,
çıplak ayaklarıma dolan bereketli hasat kokusu.
O, sevgiyle Ortasırt vadisinden İstanbul’a uzanan, artarak büyüyen merhametli güzel kalbim.
Beyaz bir bulutun peşinden koşarken, ayağın taşlara takılıp düştüğünde kan damlayan suratınla anneye koşup sımsıkı sarılmalarım.
-Anne, yaramı sil çabuk.
Sonra kaldığın yerden yeniden koşardın, rüzgârın bastıramadığı coşkunu kim tutabilirdi ki.
Öğrendin her düştüğünde yeniden ayağa kalkabilmeyi.
Akarsuyun doğduğu noktaya çıkıp buz gibi soğuk suyu eğilerek avuçlarından yudum, yudum içmenin güzelliğini...
Yemyeşil çimenlere uzanıp gökyüzünün tomurcuktan olgunluğa geçen maviliğini seyretme mutluluğunu yaşadın.
Dağların içine gizlenmiş keşfedilemeyen beyaz komar çiçeklerin kokusunu genzine çekerken yoksulun kalbine, zengin olmayı öğrendin.
Köylük sırtına ( 360 derece görüşü olan en tepe nokta ) çıkıp, çok daha yüksekten ay kirişli ışığına haykırdın alabildiğince.
En uzaklara sonsuzluklara, sesinin tizliğine aldırış etmeden türküler söyledin. Dağlardan sesinin yankısını duyduğunda; ayakların yükselirdi sevgiyle o an güzel sözlerini sır tutan dağlara usul usul bırakma mutluluğunu yaşardın. Güven duygusunu öğrendin.
Odanın küçücük penceresinden, sabah güneşi tepelerden şerit halinde vadine inip odanda ışıldayan atmosferin fenomeni olurdun.
Döne döne şarkılar söyledin.
Komşuların, ineklerini dağlardaki yonca otlaklarına bırakırken birbirleriyle olan muhabbeti, kahkaha dolu yüksek seslerine tempo tutarak güne başlardın.
Fırından yeni çıkmış sıcacık mısır ekmeği, taze sağılmış süt, sulu kaymağın pekmezle birleştiren lezzeti, çürümüş eski kokulu peynirli muhlamanın üstünde göl olan tereyağın hayranıydın.
Kaç kardeştin bir, iki, üç dört beş altı, ellerinizi muhlamaya bandıra bandıra kapış kapış yerken hiç kimsenin önüne açgözlülük yapıp uzanmazdın.
Güneş ışıkları dağlardan çektiğinde, ardına bıraktığı kızıllık doruklarda gelincik tarlasıydı muazzam sessizliğe şiir tadında âşık oldun.
Mayısın ortasında lapa lapa yağan karla, çatınıza sığınan kuşlara koynuna gizlice koyduğun pişmiş pilavla ödüllendirerek zorluklarına arkadaş olurdun.
Temmuzun ortasında çakıl taşı büyüklüğünde dolunun çaresizliğini! Anında eriyen ağlamalarına tanıklık ederdin.
Gecenin sessizliğinin sesinde en parlak yıldız Zühre yıldızıydın.
Sağanak yağmur damlaları altında vücudunun her yerinin sırılsıklam ıslanırken; dünya servetinin en büyük kaynağının su olduğunu anladın.
Kalplerimizi kölelikten kurtaran rengarenk gökkuşağının en güzeliydin
Derenin gürül, gürül akan sesiyle; annen olmadığında anne sesiydi ninniyle derin uykuya dalardın
Dağların, ağaçların, çimenlerin, derenin susarak sararıp solmasına, sonbahara çok kızardın,
Dumanı tüten evlerin tek tek ışıklarının sönüşüyle ruhunun göçünü; Eylül hüznüne cennetinin gözyaşlarıyla ağladın.
Sonra; terk edilişlerin baharlarla birlikte yeni başlangıç olduğu gerçeğini keşfederek mutlu olurdun.
Ananeleri, geleneklerine, göreneklerine bağlı, yürekleri bozulmamış nur yüzlü yaşlılarla sarılarak dualarını almayı sohbet etmenin tadı bir başka derdin.
İleriki yaşlarına ışık tutan mütevazi karakterin oluşacaktı.
On yaşında anneannenin hastalanmasıyla on inekle yaylaların ıssız olduğu ilkbaharda evinizin adı konaktı;
Konakta tek başın yaylacı olmayı başardın. Oysa daha çocuktun çok korkmuştun başlangıçta, korkularınla başa çıkmayı öğrendin.
Sırtında kendi ağırlığından fazla yük taşırken, vücudundaki bütün kasların ağrısıyla terden ıpıslak bedenin acı içinde, yorgunlukla isyan edip annenin elini tutup ağlarken, birlikte diz çöküp ağlamayı annenle her sırrını paylaşma erdemliğini yaşadın.
O küçücük güçlü kadın hiç isyan etmedi. Toprak sahibi eşine saygı duyarak kendi kaderine razı olurken çocuklarına ayını kaderi yaşatmamak için çok çalıştı. Sende başarında annene benzedin.
Vatanını, bayrağını, toprağı seven hırçın dalgaların dağ yüreklisi:
Çalışkan merhametli kazandığın her kuruşunu paylaşan, dünyanın sevgilisi:
Tırnağında ojeler, yüksek ökçeli ayakkabıların, çiçekli elbiselerinle eleman olarak başladığın işinde üstün başarılarınla bugün müdür oldun.
Yaşamı su olarak adlandırdın berrak ve temiz.
Bu yüzden göz pınarların hep umut dolu.
Ben dağların ele avuca sığmayan asi Ümmühan’ı
Adının anlamı: Hanların annesi,
yoksullara eli açık Han oldun. Olmayada devem ediyorsun.
PARA! Samimiyetsizliktir dedin, sen parayla satın alınmayacak sevgiye sahip oldun.
ve geçmişini nereden geldiğini ASLA unutmadın.
Ümmühan YILDIZ
YORUMLAR
Bir karadeniz li olarak dört dörtlük diyorum ve çok beğendim kutluyorum
Ümmühan Yıldız
Çok teşekkür ederim, ayrıca Karadenizli olduğunuzu öğrendiğime çok mutlu oldum. İlk yazı denememdi.
Saygılarımla selamlar.
Bes dakikaya gittim geldim sayenizde vatan topraklarina
Analarin ot sepetlerinin üstüne bagladiklari cocuklarlan daglarin yamaclarina, kan ter icinde yürüdüklerine ..Karadenizli olmak mükavemet kazanmakmis helalin degerini bilerek dogurtmakmis---Yüreginize saglik hemserim
Ümmühan Yıldız
Büyüdüğüm toprakları unutmak mümkün değil.
Atalarımın mezarı hatıraları orada….
Çocukluğum gençliğim orada…
Öyle hafiftir ki çocukluğum, annemin asil duruşunu babamım muhteşem öğretmenim olmasını, onların toz kadarda olsa erdemliği taşımak şereftir.
Saygılarımla selamlar
Bes dakikaya gittim geldim sayenizde vatan topraklarina
Analarin ot sepetlerinin üstüne bagladiklari cocuklarlan daglarin yamaclarina, kan ter icinde yürüdüklerine ..Karadenizli olmak mükavemet kazanmakmis helalin degerini bilerek dogurtmakmis---Yüreginize saglik hemserim
Tırnağında ojeler, yüksek ökçeli ayakkabıların, çiçekli elbiselerinle eleman olarak başladığın işinde üstün başarılarınla bugün müdür oldun.
Yaşamı su olarak adlandırdın berrak ve temiz.
Bu yüzden göz pınarların hep umut dolu.
Ben dağların ele avuca sığmayan asi Ümmühan’ı
Adının anlamı: Hanların annesi,
HAR,KA BİR YAZIYDI,,
Hayatın aydınlığıydı,güzelliğiydi,,selamlar
Ümmühan Yıldız
A.S. Hayırlı haftalar dilegiğle saygıyla selamlar
Komar çiçeğinin şöyle söylediğini duydum:
Şair, sen bu hayatı güzel sözlerle semaları dolduran merhametli, kanatsız meleğisin.
Saygılarımla,
Ümmühan Yıldız
Bir tek ''sevgiyi'' kaybetmeyeceğim,
Saygıyla selamlar sevgiler,
karasahin 64
gülen umut dolu gözlerinden yansıyan,saf ve temiz çünkü.
Sevgilerimle,
Ümmühan Yıldız
Selamlar sevgiyle
Yazınızdan önce fotoğrafınıza bakınca,bu şaire karadenizli dedim...sağ tarafta bu yazıyı görünce gülümsedim...Bende de simadan bölgeleri bilme yeteneği var galiba:))Yazınızı okudum...Çok içten ve birebir yaşanmış hayat sahnelerinden kesitler buldum...
Çayeline kursa gidince karadenizilinin o eşsiz misafirperverliğini ve güzel yüreğini gördüm...Şahsınızda tüm karadenize selamlarımı gönderiyorum...
Ümmühan Yıldız
Profilinize baktım, sitemize yeni üye olmuşsunuz ve ilk yazınız. HOŞGELDİNİZ, hayırlı olsun yazınız.
Karadeniz'e hiç gitmedim, anlatılanlardan çok güzel olduğunu biliyorum ve gitmeyi de çok istiyorum. Birçok karadenizli arkadaşım var, hepsini de çok severim. Şimdiye kadar hiç bir kötülüklerini görmedim, tabi ben de onlara kötülük yapmadım.
Sonuç olarak diyorum ki TÜRKİYE'li olmak bir ayrıcalık bence. Her bölgemizde ne cevherler var.
Yazınız akıcı, güzel. Sadece imlâ hataları var. Onlarda yerlerini bulursa, harika olacak.
Tabi bu benim fikrim:)
Tekrar hoş geldiniz. Sevgi ve saygıyla
Ümmühan Yıldız
Sevgi Salman
Ne cok seyi yasamasiz , sen yazdin ben dusundum katarlarin omumden agir agir yol alisi gibi , gelip gecen onca senelere..
Sen benim her turlu rengi ustunde tasiyabilen kocaman dag cicegim , sehirde lukusunu tepesine asip cevresini isildatan serabimsin ..
iyi ki varsin , iyi ki bendesin .. uzun bir omurde bir cok kalemin elinde kisalmasi umuduyla...
sevgi ve dualarimla..
Ümmühan Yıldız
Ümmühan sen Harikasın.Gözlerim doldu okurken, annem karadenizli benim ve anlattığın şeylerin hepsini yazları köye gitiğimizde yaşadım ben.Yaylaları, göçük derlerdi bize adını göl gibi yerlerinde serinlemeye çalışıp, öbür ucunda su içtiğimiz dereleri, ah mısır ekmeği ve rahmetli anneannemin kendi yaptığı tereyağının kokusunu, yayıkta duran gidip gelip bir çelik tasla içtiğimiz ayranı, dağları, yeşillikleri ve dağ mantarlarını yengem Yıldız bak bunları tanı yoksa zehirlisini bulursun diyerek anlatırdı dağa beraber oduna gittiğimizde.Nasıl özlemişim o bakir yerleri, masumiyeti.Özlemi yaktı içimi biliyor musun? Karadenizli olmaktan ve oralarda yaşamaktan aldığınız gücünüz hiç bitmesin.Böyle kalın temiz ve insan gibi insan.Sevgiler güzel yüreğine canım.
Ümmühan Yıldız
Zor değildir aslında hiç bir şey..Yük olduğunu sanmaktır ağır gelen çoğu zaman..yılmamak yıkılmamak dimdik ayakta durmaktır kadın olma.
Karadenizli olmak ayrıcalıktır..
Bende karadenizliyim ..Koca koca dağların eteğinden keçi gibi tepemere tırmanmak düşeceğimi umursamamaktır aslında ..çünkü kalkacağını bilmektir toprağa düşmek..
Kendi yemişine uzandığında ağaçlarda dalların arasında yuva yapmış kuşlara özenip komşu olmaktır çocğu zaman..Böğürtlen toplayı merulcan ayıklamaktır diken aralarında.:)
Ben gittim bilirim ..Yazmayla bitmez bizim oralar yaşamak lazım ..
Sevgiler hemşehrime..Geçmişini unutan bizden değildir lafı tam deminde almış çay gibi ..
Ümmühan Yıldız
Bunu her gittiğim yerde söylerim toprağım değerini bilmeyen insan sevgisinin değerini bilmez.....
Kocaman sevgilir bendende hemşerime...