- 763 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
ARAP-İSRAİL TARİHİNE GENEL BİR BAKIŞ
I. BÖLÜM
Dünyanın sancılı coğrafyası olan Asya ve Afrika’nın acılarının sebebini anlamak bu günkü Arap ülkelerindeki halk ayaklanmalarının sebeplerini haklılık veya haksızlık durumlarını incelemek için benimle beraber zaman içinde bir yolculuğa davet ediyorum sizleri. Yanlışlarım demeyeyim de tarihlerde belki yer ve kişi isimlerinde ufak tefek hatalarım olabilir şimdiden hoşgörünüze sığınıyorum. Kısa bir müddet içinde son Arap ülkelerindeki yaşanan domino etkili karmaşalar nedeniyle bu yazıyı yazma gereği gördüm.
Bu gün kaynayan Arap ülkelerinin geldiği noktayı anlayabilmek için mutlaka çok öncelerden gelen Arap –Yahudi meselesine ve bu meselelerde Türkiye’nin rolüne çok dikkatle bakmak gerekir. Arap halklarının yaşadıkları acıları sömürgelerden çektikleri ve sömürge eliyle kurulan düzenlerini (!) ve bu günkü isyanlarının sebeplerini dilim döndüğünce sizlere anlatmaya çalışacağım.
Olaylarda hata yoktur. Yazdığım her cümlenin arkasındayım. Ancak kişi şehir ve tarih isimlerinde hatalarım olabilir. Bir yazıyla işi bitirmem mümkün olmadı ve bu yazı dizisini sizlerle paylaşmaya devam edeceğim katkılarınız için şimdiden teşekkürler.
Bu yazıyı kaleme alırken çok sevdiğim bir dostumla yaptığımız sohbetten edindiğim kazanımlar ile kendi araştırmalarım, Kuran-ı Kerim, İncil ve Tevrat’tan, internette yayınlanan araştırmadan ve çeşitli kitaplardan yararlandım.
Vira Bismillah; diyerek başlıyorum söze;
Arap İsrailoğulları ve Müslümanların yaşadığı bu coğrafya dinler, milletler ve çeşitli entrikalar neticesinde çıkan savaşlar nedeniyle Milattan önceki dönemlerden başlayarak günümüze kadar etnik çatışmaların merkezi olmuştur.
Kuran-ı Kerim, Tevrat ve İncil’de de adı geçen üç peygamber; İsrailoğulları (Yahudilerce) şehit edilmiştir. Bunların ilk ikisi Zekeriya AS ve Yahya AS’dır. Meşhur dünya hâkimi Babil kralı Buktun Nasır, Kudüs’e geldiğinde yerde durmaksızın akan bir kan gördü, bunun ne olduğunu Yahudilere sorduğunda bilmiyoruz cevabını aldı. Yahudileri sıkıştıran Buhsun Nasır kanın Zekeriyya peygambere ait olduğunu öğrendi. Yahudiler Zekeriyya peygamberi öldürmüşlerdi. Bu duruma kızan Babil kralı Yahudilerin birçoğunu kılıçtan geçirdi. Daha sonra Zekeriyya peygamberin kanının aktığı yere giderek İntikamını aldım dur artık diye kana seslendi. Ve akmakta olan kan durdu. O yıl Kudüs yıkıldı ve harap oldu.
Bu günkü ağlama duvarı denilen yerde mukim bulunan Yahudi topraklarını yerle bir edilip. Orada bulunan ibadethaneler yıkılıp, kitaplar yakılıp, dönemin âlimleri öldürülünce, Bu toprakların ağlama duvarı olarak kabul edilmesine sebep tamamen bu olayların yaşanmasıdır.
Yüce kitabımız Kuran bu olayı şöyle anlatmaktadır! "Biz Yahudilere Tevrat’ta şunu bildirdik’ Muhakkak siz Sam arazisinde iki defa fesat çıkartacaksınız ve muhakkak ki çok büyük azgınlıkla taşacaksınız. Onlardan birinci fesadın vakti geldiğinde kuvvet ve şiddet sahibi kullarımızı üzerinize musallat ettikte onlar sizi yakalayıp Öldürmek veya esir etmek için evlerinizin aralarına girip sizi araştırdılar. Bu yapılması kesinleşmiş vaat idi." İsra Suresi, Ayet: 4
Böylece Yahudilerin 70 sene sürecek Babil esareti başlamıştır. Yahudiler bu esaret devrini hiçbir zaman unutmamışlardır. Babil o zamanlar dünya hâkimidir. Yahudilerin 70 hahamı bir araya gelip bu esaret yıllarında Tevrat’ı yazmışlar, bir gün yazdıkları Tevrat sayesinde onlar da tıpkı Babil’in kendilerini esir ettiği gibi bütün dünyayı esir edip tek dünya hâkimi Yahudi’nin YAHOVA devletini kuracakları günü özlemektedirler. Ve asırlardır bu hâkimiyeti gerçekleştirmek için olanca güç ve bin bir çeşit hilelerle çalışmaktadırlar.
Yahudiler Geldani İmparatorundan dini ve milli varlıklarını devam ettirme hususunda lazım gelen müsaadeyi kısa zamanda elde ettiler. BUHTUN NASIR’ın yerine geçen oğlu EViLME-REDOH (M.E. 560) Yahudilere babasından daha iltifat kar davrandı. 0 zamana kadar hapis olunan son Yahudi kralını da serbest bıraktı ve onu taltif etti. Yahudiler bu sayede Babil’in can damarlarına sızdılar, akidelerini buraya yaydılar, isimlerini süratle Babil’lilerin isimleriyle değiştirdiler tıpkı bizde olduğu gibi SALOMON’u SÜLEYMAN, ABRAHAM’I İbrahim, YASEF’i YUSUF yaptıkları gibi. Babil’in yerli dilini de öğrendiler. Bu ülkede nüfus sahibi olarak servetler kazandılar. Fakat Yahudiliklerinden bir şey kaybetmediler.
Yahudiler; Zekeriya ve Yahya peygamberleri şehit ettikten sonra, üçüncü olarak İsa AS. şehit etmek üzere çarmıha geriyorlar ve İncil’e göre bunu başarıyorlar. Olay Kuran_ı Kerim’de şu şekilde anlatılıyor.
Kuran’da inkâr edenlerin Hz. İsa (as)’ı öldürmek amacıyla bir tuzak kurdukları haber verilir. Rivayetlere göre Hz. İsa (as)’ın yanındakilerden birisinin ihanet etmesi vesilesiyle, Allah’ın elçisini tutuklayıp Romalılara teslim etmek istemişlerdir. Bu tuzağın sonu ise Kuran’da şöyle bildirilmiştir.
Onlar (inanmayanlar) bir düzen kurdular. Allah da (buna karşılık) bir düzen kurdu. Allah, düzen kurucuların en hayırlısıdır. (Al-i İmran Suresi, 54
Ayette de bildirildiği gibi, Hz. İsa (as)’ı öldürmek için harekete geçilmiş, tuzak kurulmuştur. Ancak onlar Hz. İsa (as)’ı öldürmeyi başaramamışlar, onun bir benzerini, Hz. İsa (as) zannederek öldürmüşlerdir. Allah, Hz. İsa (as)’ı diri olarak Kendi Katına yükselterek, hazırlanan tuzağı boşa çıkarmıştır:
Ve: "Biz, Allah’ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa’yı gerçekten öldürdük" demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiçbir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler. Hayır; Allah onu Kendine yükseltti. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. Nisa Suresi, 157-158)
Romalıların Hz. İsa (as)’ı çarmıha gererek öldürdükleri yanılgısı Hıristiyanlar arasında yaygındır. Bu yanlış bilgiye göre, Hz. İsa (AS)’ı tutuklayan Romalılar onu çarmıha gererek öldürmüşlerdir. Tarihte bazı Hıristiyan mezhepleri (örneğin Docetism) bunu reddetmişse de, günümüzde Hıristiyan âleminin neredeyse tamamı olayı bu şekilde kabul etmekte, fakat Hz. İsa (as)’ın öldükten sonra dirilerek göğe yükseldiğine inanmaktadır.
Perihan TUNÇOK KILIÇ
ESMİZE 25.3.2011
YORUMLAR
CANIM BENİM... Öyle güzel, öyle kutlu bir yola girmişsin ki. Rabbim utandırmasın.
Sayende epey bilgi edineceğim. (Biliyorsun yazıları çok okumam, ama senin sayende yuazı okumaya da başladım sitemizde.)
Ben de seninle vira bismillah diyorum. Devam et, çağlasın kalemin, doğruları haykırır şair dediğin, Allah yolunu mukim eylesin PERİM...
Esmize - Perihan Kılıç
Sahiden baya gerilere gitmişsiniz.
Bütününde iyi bir çalışma çıkar eminim. Sizin yazılarınızı takip etmeye özen gösteriyorum. Yazım diliniz bana sıcak ve akıcı geliyor nedense.
Esmize - Perihan Kılıç
Değerli Kardeşim...
İsrail Kudüste İslam eserlerini tahrip ederek oradaki Osmanlı İslam mührünü yok etmeye çalışırken yaptığı cinayetlerin ve yıkımların aslında bizim de imtihanımız olduğunu anımsatmak istedim.
İsrailli korsanların yaptığı zalimliklere karşı ve Osmanlı mirasına sahip çıkmak için kurulan MİRASIMIZ DERNEĞİ büyük gayret ve fedakarlıkla MESCİDİ AKSA davamızı dünyaya duyurmaktadır.
Bu derneğimizin linki http://mirasimiz.org.tr/
Selam saygı ve dua ile..
Esmize - Perihan Kılıç
daima saygımla