- 1375 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İhanetin Cezası Böyle Olur
Hicretin 6. Yılıydı. Kureyza Yahudilerinin cezalandırılmalarından sonra Hudeybiye Antlaşması’ndan önceydi. İslamiyet Arap Yarımadası’nda hızla yayılmaya devam ediyor, insanlar akın akın Medine’ye gelip Müslüman oluyorlardı. Hak dine ulaşmak için gelen fırkalar içerisinde hakikaten Müslüman olmak ve islamiyyet hakkında bilgi almak isteyenler de vardı elbette ama farklı maksatla gelip gidenler de çoğunluktaydı. İşte tam bu sıralar da ziyaret için Medine’ye gelenlerden biri de Uraniyye kabilesiydi.
Aslında hepsi uraniyye kabilesinden değildiler. Dördü Uraniyye, üçü ukl, biri de Süleym oğullarından toplam 8 kişi idiler. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) huzuruna çıkıp Müslüman olmak istediklerini bildiren bu adamlar çok hastalıklı idiler. Kimisi sıtma hastalığına yakalanmış, kimisinin de karnı şişmişti. Ayrıca açlıktan ölecek derece de zayıflamışlar, iyice sararmış solmuşlardı. Peygamber efendimiz s.a.v.’e biat ettikten sonra bir süre daha Medine’de kalmak istadiklerini ve bu vasıtayla islamiyyeti daha iyi öğreneceklerini söylediler. Resulullah s.a.v. de onları Ashab-ı Suffa’nın yanına yerleştirdi.
Çölden gelen bu insanlara şehir havası da iyi gelmedi. Hastalıkları daha da arttı. ( kendileri öyle söylüyorlardı.) İki cihan serverinin huzuruna çıkıp Medine’nin havasından şikayetlendiler. “Ya Resulallah bize yemek ver, bize süt ver, bizi barındır, bizi geçindir” demeye başladılar. Esasen bu hastalıklı 8 kişinin niyeti Müslüman olmak değil, Müslümanlık kisvesine bürünüp sahabe-i kiramdan faydalanmaktı. Düşündükleri rahatlığı bulamayınca da edepsizce niyetlerini belli etmeye başladılar.Üstelik abdest, gusül, namaz ve cihat gibi dini hükümlerde onlara ağır geliyordu. Bu yüzden Rahmet peygamberinden kendilerini Beyt’ül mal develerinin otladığı Cemma köyüne gönderilmelerini rica ettiler. Efendimiz s.a.v. de onlara izin verdi.
Cemma köyü civarında içinde Efendimiz s.a.v.’in sağmal develerinin de bulunduğu beytül mal develerinden oluşan bir sürü vardı. Develere Yesar adında bir çoban bakıyordu. Yesar müşriklerle yapılan bir savaşta esir düşmüş, Peygamber efendimiz s.a.v. onun gizlice namaz kıldığını görünce Müslüman olduğunu anlayarak azad etmişti. Uraniyyelilerin özellikle bu köyü istemelerinin sebebi ise hem buranın havasının güzel oluşu hem de sütü bol olan develerin burada bulunuşu idi.
Uraniyyeliler bu köyde 3 ay kaldılar. Yediler, içtiler, iyice semizlendiler. Hatta öyle ki zayıflıktan ölecek de olan bu adamların karınlarında büklümler bile meydana geldi. Kendilerinde hastalıktan eser dahi kalmadı. Yüzlerine renk geldi. 3 ay sonra Medine’ye döndüler. Bu defa da o sıralar Medine’de ortaya çıkan salgın hastalığı bahane ederek tekrar Cemma köyüne gitmek için Habib-i Zişan’ın huzuruna çıktılar. Efendimiz s.a.v. yine oradaki develerden faydalanmalarına izin vererek onları gönderdi.
İşte ne olduysa bundan sonra oldu. Uraniyyeliler kendilerine yapılan bunca iyiliğe rağmen ihanet ettiler. Serbestçe otladıkları sırada develeri çalıp götürdüler. Yanına birkaç kişi alıp arkalarından yetişen Yesar ve yanındakileri feci bir şekilde katlettiler. Önce ellerini kestiler, sonra çaprazvari ayaklarını kestiler, sonra dillerine ve gözlerine sert dikenler batırdılar bu da yetmedi Arabistan’ın en sıcak yerlerinden olan Harre bölgesinde sıcaktan kavrulup ölünceye kadar beklettiler. Çobanları vahşice katlettikten sonra da hem devletin hem de bizzat peygamber efendimizin develerinin bulunduğu sürüyü de çalıp götürdüler. Hem ihanet, hem hırsızlık ettiler. 3 ay kendilerini besleyen çobanı gaddarca katlettiler. Ayrıca islamdan çıkıp tekrar eski dinlerine döndüler, mürted oldular.
Acı haber tez duyuldu. Resulullah s.a.v. hainlerin yakalanması için derhal 200 kişilik bir süvari birliği çıkardı, ve o eşkıyalar aleyhine şöyle dua etti; “Allah’ım onlara yollarını kör et, şaşırt onları Allah’ım. Çok dar ve çıkmaz yollara ilet.” Meşhur komutanlardan Kürz bin Cabir r.a.’ın komuta ettiği bu birlik Peygamberimizin de duasının bereketiyle kısa sürede hainleri yakalayıp huzura getirdiler. Eşkıyaların suçları kesin delillerle sabitti. Hırsızlık yapmışlar, adam öldürmüşler ve İslam dininden dönerek mürted olmuşlardı. Kısacası kendilerine yapılan bunca iyiliğe rağmen Allah ve Resulüne ihanet etmişlerdi.
Elleri bağlı halde çobanları terk ettikleri yer olan Harre’ye getirildiler. Halkın gözü önünde öldürülen çobanlardan kısas olmak üzere elleri ve ayakları çaprazlama kesildi. Kanamanın kesilmemesi için dağlanması gereken yerler dağlanmadı. Yine kısas olarak gözlerine mil çekildi ve asıldılar. Ölene kadar da o halde bekletildiler. Hatta teşhir için cesetleri günlerce kaldırılmadı. Gelen geçenler hep o leşlerin üzerinde şu mesajı okudular. “İHANETİN CEZASI BÖYLE OLUR”
Cenab-ı Hak bu olayla ilgili Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:
“Allah’a ve Resulüne harp açanların, yeryüzünde yol kesmek suretiyle fesatçılığa koşanların cezası öldürülmeleri, veya asılmaları veya sağ elleri ile sol ayaklarının çaprazvari kesilmesi ya da bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu onların dünyadaki rezilliğidir. Ahirette ise onlara pek büyük bir azap vardır. (Maide suresi 33)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.