- 3007 Okunma
- 43 Yorum
- 0 Beğeni
RÜZGÂRLA GELEN ADAM...
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Gördüğü manzara karşısında dondu kaldı. Sanki bir anda, başından aşağı kaynar sular döküldü. Şiddetli bir deprem olmuş gibi, bastığı kaldırımlar ayaklarının altından kayıp gidiyor, ayakta durmakta zorlanıyordu. Düşmemek için, önünde durduğu otobüs durağının demirlerine yaslandı. Yanılıyor olabilirdi, baktı, bir daha baktı. Evet O’ydu. Daha akşam ütülediği açık mavi gömleği ve sabah takmasına yardımcı olduğu lacivertli, kremli, boyuna çizgili kravatı boynundaydı. Caddenin hemen karşısında bulunan bir restoranın bahçesinde, canından çok sevdiği kocası, başka bir kadının ellerini tutmuş, gülerek bir şeyler anlatıyordu. Ne kadar da mutlu görünüyorlardı. Bir an aklından, yanlarına gidip bağırmak, yüzlerine tükürmek geçti ama son anda vazgeçti. Yanlarına gidecek kadar alçalamazdı. Tam o sırada durağa gelen otobüse kendini zorla attı. Otobüs tıklım tıklım doluydu ve Pelin’in ayakta duracak hali yoktu. Bir ara gözlerinin karardığını hissetti, tutunduğu demir borunun üzerindeki “duracak” düğmesine bastı ve ilk durakta inip, yürümeye başladı.
Esen rüzgârın yüzüyle teması, Pelin’i biraz olsun rahatlattı. İstemsiz bir şekilde, gözünden akan yaşları durdurmasının imkânı yoktu artık. Etrafındaki insanların, meraklı gözlerle bakmasına aldırmadan ağladı.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Pelin liseyi bitirdikten sonra okumayıp, özel bir şirkette muhasebe elemanı olarak işe başladı. Şefi Ayten Hanım’la aynı odayı paylaşıyorlardı. Ayten Hanım emekliliğini doldurduğu halde, çalışmaya devam eden, ellili yaşlarda, esmer, etine dolgun, orta boylarda ve hoş sohbet bir hanımdı. Pelin’le çok iyi anlaşıyor, O’nu kızı gibi seviyordu. Ayten Hanım’ın oğlu Vedat, ara sıra annesini ziyaret eder, fazla oturmadan yine okuluna geri dönerdi. Vedat o yıl okulunu bitirmiş, mezun olunca memleketine öğretmen olarak atanmıştı.
Yine bir gün, annesini ziyarete geldiği sırada Pelin’i gördü. İlk bakışta aşk böyle olmalıydı. Gördüğü günden itibaren kızı, yüreğinin en güzel yerine koymuş, her an O’nu düşünür olmuştu. Okulların kapanmasına yakın, konuyu annesine açtı ve fazla geciktirmeden bir akşam Pelin’i istemeye gittiler.
Pelin’in babası, Ayten Hanım ve oğlu Vedat’ı uzun yıllardan beri tanıyordu. O akşam Pelin’e sorma gereği duymadan, kızını Vedat’a verdi. Pelin, Vedat’a aşık değildi ama babasının kararını da, itiraz etmeden kabul etti. Vedat yakışıklıydı, mesleği vardı, annesi Ayten Hanım’ı da çok seviyordu. “Zamanla severim” diye düşündü. Vedat’la Pelin’in o yaz düğünleri oldu. Düşündüğü gibi de, zamanla eşini çok sevdi. Gereken saygıyı ve hürmeti de elinden geldiği kadar gösteriyordu. Vedat, Pelin’in çalışmasını istemediği için, işinden ayrıldı. Artık Pelin’in bütün dünyası eşi Vedat olmuştu.
Mutluydular ve bu mutluluklarını perçinleyecek, evlerine neşe getirecek bir evlat sahibi olmak istiyorlardı. Aradan yıllar geçmesine ve birçok doktora gitmelerine rağmen, Allah onlara çok istedikleri bebeği vermiyordu. Vedat’ın her fırsatta kusurunu yüzüne vurması, kendisini yarım, işe yaramaz bir kadın olarak görmesine sebep oluyordu. Bu arada annesini ve babasını trafik kazasında kaybetmesi, Pelin’in psikolojisini iyice bozdu. Artık o eski neşeli, hayat dolu Pelin, içine kapanık, insanlardan kaçan, dış görünüşüne özen göstermeyen bir kadın olup çıktı.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kafasında bu düşüncelerle eve geldi, elindeki paketleri mutfağın tezgâhına bırakıp, odada camın kenarındaki koltuğa oturdu. Akşam Vedat gelene kadar da, yerinden kalkmadı. Böyle, kocasının hayatında bir kadın olduğunu bilerek yaşayamazdı. Geldiğinde konuşacak, ayrılmalarını isteyecekti. Öyle de yaptı… Akşam Vedat gelince;
---Bugün sizi gördüm Vedat. Dedi. Bu sözü beklemeyen Vedat, önce afalladı, sonra;
---Olmuyor Pelin, yürümüyor. Şu halini görmüyor musun? Aynaya bir bak! Kadın demeye bin şahit ister. Evet, ben Gamze’yi seviyorum. Madem gördün, madem iş bu noktaya geldi, söylememde sakınca yok. Ayrılmak istiyorum.
Pelin’in niyeti de buydu ama kocasından bu sözleri duymak, yine de O’nun canını çok acıttı. Konuştular, en kısa zamanda ayrılmaya karar verdiler. Pelin aynı evde oturmaya devam edecek, hayatını idame ettirmesi için, Vedat her ay nafaka verecekti. Babasından da alacağı üç-beş kuruş aylık, geçinmesine yeterdi. Ayrılmaları da, evlenmeleri gibi kısa sürede gerçekleşti.
Pelin artık hayatta yapayalnızdı. Gece sabahlara kadar kendi başına oturuyor, kâh eski mutlu günlerini düşünüp ağlıyor, kâh kocasının kendisini aldatmasını hazmedemiyor, içi nefret ve kinle doluyordu. Evin duvarları sırdaşı olmuş, sabaha kadar kendi kendine konuşuyordu. Artık bütün vücudu ve ruhu düşünmekten bitkin düştüğünde de, kıvrıldığı yerde uyuyakalıyordu. Ertesi gün ancak öğlene doğru uyanıyor, çok nadir yemek yapıyor, evde ne bulursa onu yiyor, hatta çoğu zaman acıktığının farkına bile varmıyordu. Pelin için yaşam durmuştu sanki. Hiçbir şeyden zevk alamaz hale gelmişti. Yaptığı tek şey, akşama doğru evlerinin yakınındaki parka gidip, telaş içinde koşturan, çoluk- çocuk neşe içinde sohbet eden insanlara bakmak ve için için ağlamaktı. Herkes ne kadar mutluydu, sanki şu koskoca dünyada bir tek kendisi yalnız ve mutsuzdu.
Aylar ayları, yıllar yılları durmaksızın kovalıyordu. Serin bir sonbahar akşamı eşofmanın üzerine ceketini giydi, rüzgârdan korunmak için de boynuna fularını sardı. Evden çıkıp, parka doğru yürüdü. Havalar soğumaya başladığından park, eskisi gibi kalabalık değildi. Ağaçların dallarında kuruyup, rüzgârın etkisiyle yere düşen yapraklara basarken çıkan sesleri dinleyerek, bir banka oturdu. Her zaman ki gibi öyle derin düşüncelere dalmıştı ki, boynundaki fuların rüzgârdan uçtuğunu fark etmedi bile. Bir erkek sesiyle düşüncelerinden sıyrıldı;
---Hanımefendi, hanımefendi bu size ait herhalde. Baktı, elli- elli beş yaşlarında olduğunu tahmin ettiği bir adamın, elindeki fuları kendisine uzattığını gördü. Utanarak;
---Teşekkür ederim. Evet, fular benim, dedi ve kendisine uzanan fuları aldı. “İyi günler” dileyip, yanından ayrılan adamın arkasından bir müddet baktı. Neden baktığını kendisi de anlamamıştı. Daha sonra parkta bu beyle sık karşılaşmaya başladı. Her görüştüklerinde ayaküstü selamlaşıp, birbirlerine hâl hatır sormaya başladılar. Bir gün yine ayaküstü konuşurlarken adam, eşinin altı yıl önce vefat ettiğini, o zamandan beri evlenmediğini, üç tane yetişkin çocuğunun olduğunu anlatmıştı.
Günlerin geçmesiyle, kış kendini göstermeye başlamış, yılın ilk karı, toprakla buluşmuştu. Pelin, eskisi gibi parka gidememenin üzüntüsünü yaşıyordu. Peki, neden bu kadar üzülüyordu ki! Her yıl kış gelince eve kapanıp, yalnızlığı ile baş başa kalmaz mıydı? Bu yıl değişen neydi? Parkta gördüğü o adam… Bir türlü aklından çıkaramıyordu.
Yine yalnızlığı ve düşünceleri ile zorlu bir kış daha geçti. Bahar tüm ihtişamıyla, kendini göstermeye başladı. Ağaçlar tomurcuklanıyor, kuşlar şen sesleriyle ötüşüyordu. Pelin bir gün, özenle giyindi. Yıllardır yapmayı unuttuğu, hafif makyajını yaptı. Üzerine ceketini giyip, heyecanla parka doğru yürüdü. İçinden, o adamı görmeyi o kadar çok istiyordu ki. Parka geldiğinde eli ayağı titrerken, etrafına da dikkatle bakıyordu. Bir anda o adamla göz göze geldiler. Evet, işte tam karşısında duruyordu. Pelin yaklaşınca, adam;
--- Biliyor musunuz? Kış boyunca her gün, sizi görebilmek umuduyla parka geldim. Nihayet karşımdasınız.
İkisinin de mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Pelin yıllarca özlemini çektiği, kocaman bir aileye sahip olacaktı…
SEVGİ SALMAN.
YORUMLAR
KALEMİN VE FİKİR DAĞARCIĞIN MUHTEŞEM...DEVASA HİKAYELER VAR SANIRIM DAHA İÇİNDE OKURUN BOL OLSUN DİLEĞİMLE..
Sevgi Salman
AYRILIKLAR O KADAR ÇOK YOĞUN YAŞANIR OLDUKİ ŞU ARALAR,İHANET KOKUSU HELE ŞU TEKNOLOJİDE BİR DOLU KADIN UMUT ARARKEN BZEN BULAN OLUR İÇİNDE..MUHTEŞEM BİR ESERDİ..GENÇ ŞAİREM..TŞK,LER
Sevgi Salman
Yazılarınız harika bir anlatım içeriyor
Kutlamak ne kelime takdir ediyorum
Begeni ile okudum
Zamanım olmammasıan ragmen özenle okuyup alkışladım
Kutluorum ve Yozgat tan selamlarımnı yolluyorum..
Sevgi Salman
Yarını bekleyemedim.:)
Hayat kocaman bir yalnızlıktan ibaret aslında düşününce...
En çok özlemini duyduğumuz sevgi/sevgili/ varken yok olabiliyor.
Hiç bitmeyeceğini yada bir daha geri gelmeyecek mutlulukların olmadığını sanırsakta değildir
Ümit etmek ve yaşamak /zerrece karamsarlığakapılmadan...
Tekrar tebrikler..sevgiler //yazara//
Sevgi Salman
Her zaman sayfamda görmek beni mutlu eder arkadaşım.
Ne kadar garip değil mi? Çok seveerken, bir ömrü birlikte geçirmeyi hayal ederken, bir bakıyorsunuz yok olmuş. Rabbim kimseyi yalnız bırakmasın.
Tekrar hayırlı cumalar arkadaşım. Secgilerimle
Para, pul, mal, mülk bir yere kadar. Yeri gelir kuş sütü, kuru üzüm zehir olur, bir yudum su taş keser oturur boğazınıza, paylaşacak kimseniz yoksa.
Kendimden bilirim; yaz tatillerinde izin durumları denk düşmediği için evde mecburi bekçilik yaparız, ahali tatilde iken. İlk birkaç gün “oh be dünya varmış, biraz kafamı dinleyeyim” diyerek güya avuturum kendimi. Üçüncü günden sonra kuru çayla sabahlarım inanın hem de o kadar pisboğaz olmama rağmen. Sakın ha tembellik yaptığımı zannetmeyin. Üşenmeden yemek hazırlar, sofrayı kurarım, lakin tek başına bir kaşık ya alırım ya almam. Dört beş gün sonra yemeklerin üstü küf bağlar.
Etrafımızda çeşitli vesilelerle şahit olduğumuz üzere bir kez daha anlıyoruz ki “yalnızlık Allaha mahsustur”
Pelin için sevindim, kocaman bir aileye sahip olacak diye :-)
Tebrikler, saygılar, selamlar
Sevgi Salman
"Yalnızlık Allah'a mahsustur" Doğru. Rabbim kimseyi tek başına bırakmasın. ( aminnn)
Bir yudum suyu, bir dilim ekmeği, bir kuru soğanı sevdiği ile paylaşmak çok güzel." Neyleyim köşkü, neyleyim sarayı, içinde salınan yâr olmayınca" Hicaz şarkı ama şimdi kimin güftesi anımsayamıyorum.
Sizi sayfamda görmek güzeldi. Sevgi ve saygıyla
Ağyar
Şapkamızın altındaydık vallahi, inşallah bu kadar uzun süre gözden kaybolmayız bir daha, çok sağolun
Saygılar, selamlar
Sevgi Salman
Tebrik ederim..Ben yarın salim kafayla okuyacağım...
Yüreğinize sağlık...
Yorumum bilahere olacaktır..
Hayırlı cumalar...
Sevgi Salman
Rüzgârla savrulanlar.
ve bence
Rüzgârla gelen bir kadın var öykünün tam da ortasında.
Sevgi, gerçek sevgi herkesin hakkı. Nerede ve nasıl olursa olsun aranıp bulunmalı.
Sevgisiz geçen bir yaşam, yaşarken ölmekten başka bir şey değil.
tebriklerim güne gelen güzel öykünüze
Saygı ve sevgiyle kalın...
Sevgi Salman
Evet, sevmek kadar güzel bir duygu varken, kin, nefret duygularına bürünmek neden? Teşekkür ediyorum.
Sevgi ve saygıyla her daim.
Okuyucu öykünün içersine o denli sokuyor ki
usta kalem inanın insanın kopası gelmiyor bitsin istemiyor ama
en azından inşallah tebessüm edebileceği bir sonla noktalanacakmı diye kaygıyıda yaşamıyo değil ama
finali o kadar güzel bağlanmış ki sayfadan mutlu ayrılmama yetti hak ettiği yeri bulmuş bir çalışma kutlarım
saygılarımla gönül dostu
Sevgi Salman
Sevgi Salman
İnsan bir başka insanı neden sever?
Yıllardır düşündüm...
Düşündüm...düşündüm...düş...
Anladım ki insan sevmeye layık ve müstesna bir varlıktır.
Sevince anladım.
İnsan "eşref-i mahlukat" hususiyetleriyle saygıya ve sevgiye hak kazanandır.
Bitmez sevgiler tükenmez duygular,ebedi güzelliklerin eseridir.
Selam ve dua ile kardeşim...
Sevgi Salman
Sevgi Salman
Sevgi Salman
geç kalmışım....cano...nasıl üşütmüşüm...yatak yorgan...arasıra girsemde kaçırmışım bu güzel yazını...yinede hak ettiği yerde....bende kutlamaya geldim...ruhun gibi güzel yüzünle...bana kızmazsın biliyorum...bu bölümün taşıyıcı kolonlarındansın...yazılar bölümü uyarsın diye....ansızına bir kez daha başvuracağım...saygılar sunuyorum...can kardeşim...can arkadaşım benim...
Sevgi Salman
asran
Sevgi Salman
Sevgi Hanım öykünüz son derece harikaydı, içinde aşk, ihanet, öfke, yalnızlık, pişmanlık ve sonunda mutluluk. Hangimizin hayatında yok ki bu inişler çıkışlar iyi olan her zaman kazanır. Yüreğinize sağlık, selam ve sevgilerimle...
Sevgi Salman
Sevgi'ciğim güne gelen yazına tebrikler, öykülerini her zaman keyifle okuyorum, selamlar canım.
Sevgi Salman
Sevgi Salman
Sade,başarılı ve güzel hayatın içinden bir hikaye...
Yürekten kutladım.Selam,saygı...
Sevgi Salman
Sevgi Salman
Sevgi Salman
Tebrik ediyorum, mausla tarayarak okuyabildim, renklerini oynadınız sanırım
daim başarılar dilerim
selamlarla
Sevgi Salman
Şimdilik tebrik edeyim, en kısa zamanda da ince ince okuyacağım sevgili arkadaşım.
Tebrik ve çok çok sevgilerimle...
Sevgi Salman
Sevgi Salman
Yazıma değer verip, okuyan bütün arkadaşlarıma ve seçki kuruluna teşekkür ederim.
İlk başlarda sadece kendimi rahatlatmak için yazıyordum, şimdi bende alışkanlık yaptı. Bu sizlerin bana verdiğiniz destekler sayesinde oldu. Hepinize ne kadar teşekkür etsem azdır. İyi ki varsınız, iyi ki buradayım.
Sevgilerimle...
Sevgi Salman
ben geç saate olsa da günün yazısını ve yazarını tebrik ediyorum..
hayat içinde yaşanan gerçekler ve nerelere götüreceğini kimse bilemez. sevgiler arkadaşım...
Sevgi Salman
Sevgi Salman
Gün içinde okudum biliyorsun. Ama yorumu şimdi yazmak nasip oldu. Böyle motive edici mutlu sonlara ihtiyacımız var gerçekten. Bu mutlu sonu ben yazsam yapmacık olurdu, ama sen yazdın ne güzel yakıştı...
Tebrikler arkadaşım.
Sevgi Salman
Tekrardan merhaba bu güzel yazıya.
Tebrik ederim Sevgi Hanım, güne yakışan bir yazı..
Sevgimle
Sevgi Salman
Hayatın içinden, herkesin yaşayabileceği bir durumu akıcı bir dille anlatmışsınız..tebrik ederim..
Sevgilerimle
Sevgi Salman
Mutlu sonla biten çok güzel bir öykü; darısı diğer yalnızların başına:)))
Tebrik ederim Sevgi, öykü akıcılık ve konu bakımından çok güzeldi. Ufak tefek zaman kavramları dışında. Ah bir de şu zaman meselesini çözebilsek. Ben de öğrenemedim gitti.
Sevgimle...
Sevgi Salman
Sevgi Salman
Sevgi Salman
yalnızlığımızın duvarlarına çarpan çığlığın ruhumuzda oluşturduğu anafor
içimizin boşluğu...
orada olanlardan,orada yaşananlardan kimsenin haberi olmaz
aşk bir yürek eylemi
ilk ışıltısı tesadüflere dayalıdır
kıymetini bilene aşk aslında ölümsüzülüktür..
güzel öykü
tebrikler sevgi hanım...
Sevgi Salman
Ölümsüz aşklar kaldı mı günümüzde?
İnşallah kalmıştır.
Teşekkür ederim dostum
Sevgi Salman
Yazınızı okuyamaya başlayınca her parağrafta gerginliğim arttı. Neye yalan söyleyim Sevgi hanım gerginliğe paralel olarakta sinir kat sayım arttı.
Şu yazı bir bitsede Sevgi Hanıma " Güzel yazıyor olmanız, insanları germenizi,üzmenizi gerektirmez" diye bir yorum yazayım diye düşündüm.
Heyhat... Yazının son bir iki cümlesi balonun çözülen ipiydi sanki...
Rahatladım, mutlu oldum, sevindim....
Hep böyle yazın Sevgi Hanım. Olasılığı ne kadar az olsada, insanları umutsuz bırakmayın...
Selam ve Sevgilerimle.....
Sevgi Salman
Size bir söz vermiştim, sanırım sözümü tuttum değil mi?
Mutlu son oldu işte. Sevgi ve saygıyla
İlk evliliğinde bulamadığı mutluluk ve huzuru, iki yaralı kalb birbirini sararken bulmuş öykünün kahramanı.
Tebrikler Sevgi'ciğim, hüzünlü, ama sonu mutluluğa bağlanan bir öykü olmuş.
Selam ve sevgilerimle.
Sevgi Salman
çok güzeldi çok mutsuzluğun ardından elbet mutluluğun kapısı açılacaktır. Yeterki yeterki umudumuzu yitirmeyelim. Mutluluk yaşamın taaa içinde yeterkii.. yeterki bulalım.Gönülden kutluyorum minik kuşun kucak dolusu güllerinle kocaman sevgilerini bıraktı sayfana
Sevgi Salman
Sevgi Salman
işte istediğim mutlu son
hayat devam ediyor nasıl olsa bir şekilde
hiç değilse arada mutlu sonlar gülümsetiyor huzur veriyor
akıcı ve güzel bir anlatımdı arkadaşım
kutlarım
sevgilerimle
Sevgi Salman
Bu sefer kimseyi ağlatmayayım dedim :)) Okurken gülümsemene sevindim arkadaşım. Kucak dolusu sevgilerimle
Ah! yüreğime inecekti Sevgi Hanım:))
İyi ki Pelin hikayenin sonunun mutlu bitmesine yardımcı oldu yazılırken:)
Çok iyi bir kurgu vardı öyküde ve Pelin hemen yanıbaşımda gibi hissettirdi kendini hüznü ve haya kırıklığıyla.
Akıcı bir öykü olmuş, çok beğendim
Tebrikler:)
Sevgi Salman
Kalem bu, hem de kurşun kalem. Silerim sonunu değiştiriveririm sevgili Banucuğum :))
Beğenmen mutlu etti. Kucak dolusu sevgilerimle...
Sevgi Salman
Bu sefer mutlu son olmasına ve kimseyi ağlatmamaya özen gösterdim. Umarım olmuştur. Kucak dolusu sevgilerimle
Aynur Engindeniz
Yine ustaca kaleme alınmış çok güzel bir öyküydü sevgili arkadaşım, hayatın insandan neler götürebileceği bilinmediği gibi,
neler getireceğinide bilmek mümkün değil, seven insan aşkı bir daha tatmayacağını düşünür hep, oysa hayat o kadar güzel
tesadüflerle doluki, bazen aşk kapıyı iki defa çalar, önemli olan bu birliktelikteliklerde, bencil davranmamak. Sadece seviyorum demek yetmiyor, karşılık alamayınca birliktelik ızdıraba döner, oysa kısacık ömürde mutluluğu karşılıklı olarak
tatmaktan daha önemli bir şey yok. Astronomi bilminin incelediği mavi ay olayı gibi dolunayı iki defa yakalamak mümkün
ve sanırım birincisinde yaşanmayan, hayattan çıkarılan dersler de göz önüne alınacağından ikincisinde ziyadesi ile
yaşanacaktır. Yalnızlık Allah'a mahsus sözü çok doğru bir söz" O'ndan gayrısının teselli ve ilgiye ihtiyacı vardır."yalnız kalmamak için sadece bir mekanı paylaşmak yetmez,
önemli olan yüreği paylaşabilmektir. Yine hayatın bir gerçeğini gözler önüne sermişsin öykünde, yürekten kutluyorum, selam ve sevgilerimle.
UNALAN tarafından 3/23/2011 12:12:36 AM zamanında düzenlenmiştir.
Sevgi Salman
Herşey gönlüne göre olsun arkadaşım. Sevgi ve saygıyla...
Bazen düşünüyorum yalnızlık bence Allahın bir lutfu bize...
Çünkü yalnızlığın kıyılarında dolaşırken gölgemizdeki o paha biçilmez çıplaklıktan çıkartırız yaşamın gerçek sırlarını...
Sabrın selamete giden rotasındadır tecrübelerin ruhumuzu zenginleştiren siren sesleri...
sevgiler...
Sevgi Salman
Yine de Rabbim kimseyi yalnız bırakmasın diyorum :))
Sevgilerim kucak dolusu...
Mehtap ALTAN
her duygunun dozunu ayarlamak gerek yoksa ruhumuzu yüreğimizi kemiren kangren sallanışlar başlar ....
sevgimle...