- 1900 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
PİŞMANLIK
Çok pişmandı evlendiğine o kadınla. Daha nişanlı iken başlamıştı pişmanlığı. Tutarsızlık mıdır yoksa becereiksizlik mi belli değil ama evlenmişti işte.
Evlendikten sonra da sürdü pişmanlığı. Hem de yıllarca. Defalarca yüzüne karşı haykırdı kadının, onu sevmediğini, gönlünün başkasında olduğunu, kendisiyle istemeden evlendiğini ve bundan da pişmanlık duyduğunu.
Katlandı kadın. Kendisini sevmediğini yüzüne karşı söyleyen bu adama üç tane de çocuk doğurdu üstelik. Geçmedi yine adamın pişmanlığı. ’ Sen benim hayatımı yaktın ! Seninle evlenmem benim hayatımın hatasıydı !’ diyor, hatta bazı günler sarhoş eve geliyordu.
İşi gücü bile asmaya başladı adam. Yaşlı babasının çalışıp ona verdiği paralarla kumar oynamaya bile başladı. Üstelik bu iğrenç hastalığından dolayı bile kadını suçluyordu. ’ Senin yüzünden, senin yüzünden kumara alıştım ben ! Hayatımı yaktın sen benim !’
Kadın yalnız kaldığında için için ağlıyordu. Ağladığını kaynatasına bile belli etmemeye çalışıyordu. Adamcağız oğlundan gizli gelinine de bir miktar para verip biriktirmesini istiyordu. ’ Dünyanın binbir türlü hali var!’ dı çünkü.
Önce kadının bileziklerine göz dikti adam. Bozdurup kumarda hepsini kaybetti. Her defasında da kadını suçladı yine. ’ Hepsi senin yüzünden!’ diyordu.
Bizlezikleri bitti kadının. Kolye, küpe, çeyrek altın derken hiç bir şeyi kalmadı. Kaynatasının verdiklerinden biriktirdikleri paraları da verdi. Yine yaranamıyordu adama. Ne bulursa götürüp kumarda kaptırıyor sonra da eve gelip terör estiriyordu adam.
’Defol git evimden ! Seni istemiyorum. Hayatımı bitirdin sen benim !’ diyen yine oydu karısına.
’ Yalvarırım kovma beni. Üç çocuğumla nereye giderim ben ?’ diyen yine kadındı. Bir tek kolundan tutup kapıdan dışarıya atmaya kıyamıyordu kadını. Yüreğinin bir köşesinde o kadarcık vicdanı kalmıştı adamın.
Babası hastalandı sonunda. Doktor konuşmak için yanına çağırdı. Kanser teşhisi koyduğu adamın akciğer filmini gösterip bilgi verdi. ’ Tıp ilminin baban için yapabileceği, hiç bir şey yok. Hastahane hastahane dolaştırıp da süründürmeyin. Son günlerini iyi yaşatın yeter !’ dedi.
Şok oldu adam. Babasını zar zor evde yatmaya ikna etti. Onun işine sahip çıktı. Kumardan bu şekilde uzaklaşmak zorunda kaldı. Babasını tüm akrabalarını ziyarete götürdüler. Ona belli etmeden durumunu anlattılar.
Kadın çok güzel baktı kayın pederine. Öz kızını aratmadı adama. Bu hali az da olsa utandırdı kocasını. Bütün soy sülâle ve komşuları ziyarete geldiler, helalleştiler adamla.
Çok kısa sürede, fazla yük olmadan göçüp gitti adamcağız cennetteki mekânına.
Bir süre o günlerin hatırına iyi davrandı adam karısına. Sonraları başka aşklar aramaya başladı. Kendini bekâr bir genç gibi hissetmeye başlamıştı. Hiç utanmadan kendinden yaşça oldukça küçük bir kıza aşık bile oldu. Üstelik kız bunu fark etti. Onun evli olduğunu da biliyordu. Karşılık verip dalgasını geçmeye başladı adamla.
Aradığı aşkı bulduğunu zanneden adam ciddi ciddi boşanmayı düşünmeye başladı karısından.
Çocuklarına pek kolay kıyamadı adam. Biraz olsun onların büyümesini beklemeye karar verdi. Yıllar böylece geçip gitmişti.
Yıllarca hiç bir azarına, hakaretine bile karşılık vermemeişti kadın adamın. Her şeye rağmen yuvasını yıkmadan üç çocuğunu anneli babalı büyütmenin haklı gururuyla yaşamaya devam ediyordu.
Çok basit bir olaydan hır çıkardı adam bir gün. Kadın yılların içinde biriktirdiği öfkeyi bir anda boşalttı adamın yüzüne.
Bavulunu eline verip koydu kapının önüne.
Adam sudan çıkmış balığa döndü bir anda. Ne yapacağını, nereye gideceğini şaşırdı. Oturdukları ev kiraydı zaten. Çocukları annelerinden yanaydı şimdi. Onlar geçinip giderlerdi de, o neyle geçinecekti. Ne gidecek bir yeri, ne de parası vardı.
Aklına genç sevgilisine telefon etmek geldi. Karısından sonunda kurtulduğunu, aralarında hiç bir engel kalmadığını anlattı.
Öyle bir kahkaha attı ki kız, tüm gerçeği bir anda beyninde hissetti.
Arkasına dönüp evine bir kez daha baktı. Dönmek, karısından özür dilemek istedi. Ona da erkeklik gururu izin vermedi.
Bilmediği bir yöne doğru yürümeye başladı......
Fikret TEZAL
YORUMLAR
sevgili fikret ....çok güzel bir öykü...kalemine yakışmış...final beni çok mutlu etti...saygılar
Fikret TEZEL
O adam döner geri merak etmeyin. Bu tip insanlarda gurur olacağını sanmıyorum.
İşte ben tam da bu yüzden diyorum ki, evliliklerde aşk bittiği an saygı da yavaş yavaş kaybolur. Daha saygı bitmeden noktalanmalı bu hastalıklı beraberlikler. Karı koca iki dost olarak kalırsa çocuklarına bu ayrılığın acısını yaşatmazlar. Ama aynı evde iki düşman gibi dırf çocukların hatrına evlilik sürdürülmeye çalışılırsa olan yine o çocukların ruhlarına olur...Biliyorum, öyle olur...Ömürleri boyunca huzursuz yaşayacaklarını düşünür, kimseye güvenemezler. Kendi evliliklerinde de hep o şüpheyle bakarlar. Çünkü bu çocuklar kavgalar içinde büyümüşlerdir. Onlardan çok neşeli olmaları beklenebilir mi?
Güzel bir öykü çıkartmışsınız. Zaten sizin siyasi olmayan yazılarınızı beğenerek okurum hep. Siyasette yanlı ama öykülerinizde tarafsızsınız. Bu da sizi herkesin rahat okumasını sağlıyor.
Fikret TEZEL
Bir de tüyo vereyim ; bu öykünün gerçekleşemeyen tek olayı finaliydi. O da benden oldu.
Aynur Engindeniz
Bir tüyo da ben vereyim: çok açık veriyorsunuz çok:))
vallaha iyi olmuş..hem kadın okadar senede iyi sabretmiş<<<tebrikler kutlrım
Fikret TEZEL
Fikret TEZEL
Enteresan hayatlar var bosu bosun gecen.
Ama ezilmislige gögüs gererek bunca hakarete göz yumarak yasanilan bir yerde
cocuklarini anneli babali büyütmüs olmanin gururu nasil duyulabilirki.
Ve hic anlayamadigim sey sudur, madem ki bu adam seni sevmiyor mübarek kadin ne icin cocuk yapiyorsun.
Ayni sekilde erkek mademki okadar haykirabiliyorsun sevmiyorum diye nicin el sürüyorsun bu kadina.
Anladigim kadariyl aile baskisi felanda yoktu mecburiyet yoktu bir arada kalmak icin.
Yani cok gec kalinmis böyle bir adami kapi disi etmek icin.
Sonu böyle biter iste rahat batarsa nankörse bir insan kapiya koyarlar gün gelir ve karsina gecip güler birileri.
Yüreginize saglik
Sonsuz saygimla