- 756 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Etnik Ve Kültürel Özgürlük 8
8-]Bu türden toplumsal kültürü oluşmamış söylemlerin en radikal bilmezlik deyişleri de; etnik (halksal, bireysel) özelliklerin bir mozaik, bir ebrulu oluştu söylem cehaletidir. Mozaik yapı toplumsa olacak devinmenin kurumsa rahatlığını ortaya koyabilir bir yapı değildir. Ara bağlarla devinemeyen bir ilişki girişim biçimidir, toplumları felakete sürükler. Ebruli oluş, renksel tayf ve girişme eğilimliliği ile paçayı kurtarır bir söylemse de, toplumsal yapıyı ve işleyişini bilmezlik nedeni ile atıl yanlış bir düşüncedir.
Bir kere etnik yapı toplumun bir unsuru değildir. İkincisi hiç bir etnik yapı, kendi özelliği ile toplumsal işleyişte hem girişemez, hem ilişkilenemezdir. Mutlaka toplumun aiti olan süreç girişmesi zorunludur. Yani toplumsal ilişkilenişle devinmesi şarttır. Etnik işleyiş toplumsal işleyişle girişmedikçe uyuşmazdır.
Şu örnek etnik yapının toplumsal yapı olmadığını ve toplumsal yapıyla ilişkilenir bir unsur olmadığını, bir iyice anlamamıza, yardımcı olur düşüncesindeyim. Bir kere güncedeki toplumsal ilişkilenişe göre, etnik yapılar zaman dışıdır, bu hiç unutulmaya.
İkinci olarak toplumunuzu, insanın temel gereksemelerini sağlayışla ve insana dek olan öznel yanının oluşturulmasının üzerine girişen; bir özgürleşme hareketi ve süreci olduğunu söylemiştim. Örneğin dağdaki bir çobanın maruz kaldığı her hangi bir tehdite karşı, en olumsuz hava koşullarında dahi, toplumun gücü çobana ulaşır. Bu toplumsal güçten biri telekomünikasyondur. Ve yine bu toplumsal güçten bir diğeri de; hava ikmal ambulans uçaklarıdır ki bu gibi toplumsa güçlerin koordineli girişmesi ile siz o mahrumiyete ulaşırsınız. Yine iflah olmaz bir karaciğer hastalığını, toplumun gücü ile özgürce (şimdilik değil ama gelecekte) hem yapay hem de organ nakli transferi ile bu olanağı sağlarsınız.
İnsan haklarını savunmak yanlış değildir. Bu gibi makul savunuş içinde oluşla, doğru kalkışla sap ve samanı karıştırır olmak yanlıştır. Şimdi sormak lazım, insan kültürü, özgürlük hakları savunucularına! Etnik yapı toplumsal rölativitenin neresindedir? Rölativite olan ve diğer tüm toplumsal özgürleşme güçleri, etnik midir ki toplumdaki, etnik özgürlüklerden birisi olsundu?
Etnik yapılar bu toplumsal gücün neresindedirler? Toplumsal gücünüzün neresinde etnik bir yapı ve onun belirleyici olan zenginliği vardır? Etnik yapılar salt oluşla, toplumsal güce, nasıl bir katkı verirler?
Ya da şöyle bir soru ile basitleştireyim. Bir toplumsal güç olan bilgisayar yapımının, ilaç yapımının, mühendisliklerin vs. neresinde kendi etnik özgürlüğünüz ve ebruli bir tonu vardır? Hele hele birde söylemce etnik yapıların toplumsal güce mozaik ya da ebruli oluşuyla bu türden etkisi mümkün mü?
Zaten bu mozaik yapı mümkün olsa idi, yeryüzü; toplum diye bir yapıyı tanıyor olamayacaktı. Mozaik yapı toplumun organ elleşmsi için hiç de uygun olmayan, sanal uyduruk bir tasım şeklidir. Her etnik aidiyet, bu toplumsa gelişme ve toplumsa gücü kendi başına sağlıyor olacaktı, değil mi? Oysa zaman, toplumlar zamanıdır. Ve toplum sal aidiyetlik zamanıdır. Toplumların adı da, etnik yapılar gibi ilk oluş öznelliğini aşamadığı bir duyuşla, o eski ilişki düzen tanımlı olması da durumun bir sorunsalıdır. Sözün gelişi, ABD ismi böyle bir etnisite ye kaçacak duygu sorunsallığını çağrıştırmayan, bilinçli bir toplum düzenlenişinin adıdır.
Kısaca toplum şu anda geldiğimiz farklı bir işleyişi olan, farklı zaman mekân ve düzlem işleyişli, zamana bağlı düzlemse sistem alandırlar. Ve toplumumuzun, bambaşka bir değişme ve dönüşmenin arifesinde olduğu bir ileri akıştır. Toplumun şimdiki şleyişi içinde geçmişin hiç bir ilişki biçimi; birebir aynıyla işleyemez. Çünkü eski doku, doku (kurum) , uyuşmazlığı yapar. Yapılar kendi içlerinde girişen geçmiş(le)rin, esnek bir temel alan devinme belirleyicisi olması gerçekliğinden de, kurtulamazlar.
Kendi içinde nesne ve özne bağıntılı girişmeli toplumsa rölativitenin etniklik ve mozaikti olan kültür neresindedir? Mozaik yekpare oluşla renklerin girişmesini vermez. Oysa toplumsa süreç, karşılıklı bağıntılı iç içe geçen, yan yana işleşen sekansların hareketli ve değişir, nesnel özneldi girişebilmedi oluşturmalı DNA yapılaşmasıdır. DNA bazları nesne ve özne(bilinç)dir. Toplumun her kurumun da, üretim ve ilişkileniş alanların da, öznellikti keyfilikle bulunuşlar, ebruluk gibi zırvalar yoktur. Alanları saran ruh, zorunlu bir toplum ruhudur, toplum bilincidir, toplumsa amaç ve işleyiştirler.
Su, hidrojen ve oksijen birleşimi ile girişen, süreç içi zaman mekân konumuyla ortaya çıkan yeni düzlemsel bir yapıdır. Artık oksijen, oksijen gibi, hidrojen, hidrojen gibi özel davranışlı değildirler. Oksijen, oksijen özelliği ile hidrojende hidrojen özelliği ile davranamaz. Su gibi davranırlar.
Evrensel ilkelerden bir tanesi de, sistemler ortaya çıktığı zaman, kendi zaman, zemin ilişkisel düzlemi ile davranmak zorunda oluşudur. Artık sistemler kendisini olgulaşan hiç bir unsurun, tek tek özneldi devinim ve özelliği değildirler. Sistem içi unsular girişir. Yeni bir konumlama ve zaman zemin ilişkisi ile devinmek zorunda kalırlar. Bu devinme de, ileri süreçleşen sorunların baş göstermesi ile aşıla aşıla, oluşan bir süreçleşmeler, bir eytişime diyalektiğidirler. Yapıya katılan olgu olay ve öznellikler toplum gibi davranmak zorundadır. Toplum davranışı insanın öznelliğinden ve toplum öncesi tutumlardan başatça üstündür. Bu yüzden toplum içinde halktaki gibi baba oğul, şeyh mürit davranış özellikleri olamaz.
Toplumun hiç bir unsuru, sistem içinde, kendi insani öznel özellikli değildirler. Kısmen, kendi özellikli (kişi toplum karekterli) girişimle dem veren oluşmadırlar. Bu toplum karekterli kişinin kendisinden kişi (biyolojik birey oluşundan) biraz farklı olan, bir hususiyeti (özelliği)dir. Bu dem veriş bir toplumsa girişmedir. Toplumun bireyi (nitelikli kişisi) kendi başına bu demi veremez. Bu çok önemlidir. Bu biraz olan fark, artık; unsurun ya da sosyolojik deyişle etnik yapının olmayan bir girişme özelliğidir. Sistemi kaotik olanla, sistemi fraktal ve bifurkasyonlardı gibi olan süreçleşmelere götürürler.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.