- 493 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ARAF
ARAF
Nerdeyim? Saat kaç? Burası neresi? Ne karanlık ne aydınlık, ne iyi ne kötü, ne mutlu eden nede mutsuz. Üzerimde sebebini bilemediğim bir hafiflik. Orası mı yoksa diyorum? Evet; diyor derinlerden bir ses. Burası ARAF her şeyin belirlendiği yer. Öldüm mü yani diyorum, bedenim bende değil mi yani? Neden hiç mutsuz değilim o zaman? Sadece bir boşluk var içimde. Ben öldüysem o zaman bedenimle başkalarına hayat vermişim o halde. Evet diyor o ses. Bundan mıdır bu huzur? Olabilir diyor ses. Dur bir dakika; sen kimsin ben arafta isem o zaman sen… Doğru; diyor ses, ta kendisiyim. Sen isen bu o zaman ben yanılmışım bu güne kadar senin varlığını inkar ettiğim için. Yeni mi anladın diyor ses. Şimdi sıra bende diyor ses, her şeyin hesabının sorulacağı an geldi. İyilik ve kötülüğün, sevap ile günahın karşılığı burada belirlenecek diyor ses. Başlasın sorgu diyor ses. Tam zamanı diyorum şimdi, nasılsa bitecek her şey, hayatım boyunca içimi kemiren soruyu sormam lazım. Dur diyorum sese ne sorgusu sen sorguya başlamadan önce benim sana birkaç sorum olacak. Pazarlık mı yapıyorsun diyor ses? Hayır diyorum, cevabını yalnız senin verebileceğin bir soru bu o yüzden diyorum. sor o zaman diyor ses. Dünya üzerinde suçsuz, günahsız ve dinsiz olan varlık hangisi diyorum. Kolay diyor ses. Bebek ya da çocuk diyor. Doğru diyorum. Madem çocuklar suçsuz, günahsız ve dinsizdi ve sen izlerken buradan bizi ve her şeye yetecek gücün varken, Afrika da içecek bir damla su, yiyecek bir dilim ekmek bulamadığı için akbabalara yem olan o küçücük bedenler lime-lime olurken neredeydin? Halepçe’de ağzı annesinin memesinde hayata sıkı sıkıya tutunmaya çalışırken o bebek, kimyasal gazdan küçücük bedeni erirken neredeydin? Filistin de babasının arkasına sığınmış çöp bidonunun arkasında başı yukarda sana bakarken o çocuk, İsrail kurşunları ile küçücük bedeni delik deşik olurken neredeydin? Ve daha 12 yaşında küçücük bedenine 13 kurşun saplanırken Uğur kaymazın neredeydin? Ve havan mermisi ile küçücük bedeni paramparça olan Ceylan önkol bakışları içimizi parçalarken neredeydin? Ve nazi Almanyasında sıra-sıra gaz odalarında yukardan su beklerken gelen gazla organları erirken ve fırınlarda ekmek misali diri-diri yakılırken o küçücük bedenler neredeydin? Ve Hiroşima da, Nagazaki de atom bombasının şiddeti ile küçücük bedenleri bir toz bulutu olup havada uçuşurken o çocukların neredeydin? Senin var olman gerçekte, eşitsiz, adaletsiz ve vicdandan yoksun olduğun gerçeğini değiştirir mi? Çok oluyorsun artık Yeter diyor ses. hayır diyorum. Madem yaşamaktı en güzel hediyen bize neden aldın ellerinden bunu o küçücük bedenlerin? Kes artık diyor ses, siz yaptınız bunların hepsini, siz kestiniz boğazlarını çocuklarınızın, siz akıttınız kanınızı. Ben sadece yaşamı üfledim içinize. Ya çocuklar diyorum onların suçu neydi? O benim suçum diyor ses. Ama müdahale etseydim eğer benim hiçbir gizemim kalmazdı, tanrılaştırmazdı o zaman insanlar gözlerinde beni. Değer miydi diyorum? Bir ara sessizlik oluyor sonra; dünyadaki emellerine göre büyük ihtimalle cehenneme gideceksin ama seni sevdim açık sözlü birine benziyorsun. Gel seni hatalarını düzeltmen için bir daha dünyaya göndereyim ne dersin diyor ses? Ama ben öldükten sonra bedenimin parçaları ile hayat bulanlardan geri alınmayacak mı parçalar, ölüme mahkum olmayacaklar mı tekrar diyorum? Olacaklar diyor ses, o parçalar sana ait. Olmaz yapamam diyorum nereye gönderirsen gönder. Sen bilirsin diyor ses. Karar senin. Zebaniler alın şunu cehenneme diyor. İçimde korku ile beni almaya gelirken zebaniler, birden fırlıyorum havaya yataktan, rüyaymış diyorum kendi kendime. Tekrar uyumaya çalışırken bedenimle hayat verdiğim insanlar geliyor aklıma, umarım onlar yaşıyordur diye…
E.J.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.