- 724 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Rüya, Maddenin Gerçeği Konusunu Anlamamıza Vesiledir
Dış dünyanın insan beyninde görüntü olarak oluştuğu bilimsel bir gerçektir. Dışarıdaki madde ile insanın bir bağlantısı yoktur. İnsanın gördüğü yalnızca Allah’ın beyninde yarattığı görüntüdür. Çevrenize baktığınızda cisimlerden yansıyan ışık, gözünüzün retina hücreleri tarafından elektrik sinyallerine çevrilir. Optik sinirler aracılığıyla iletilen bu sinyaller, beynin görme merkezinde yorumlanır, anlamlı bir bütün haline getirilir. Böylece izlediğiniz görüntü sizin için, ışığın asla giremediği kafatasınızın içindeki karanlıkta yeniden inşa edilir. Karşınızda olduğunu düşündüğünüz cismin görüntüsü, zannedildiği gibi sizin dışınızda değil, aksine içinizdedir. Hatta zihninizdeki bu görüntünün, dış dünyada maddesel bir karşılığı olup olmadığından da hiçbir zaman emin olamazsınız.
Dünyayı algılayış şeklimizin, içinde bulunduğumuz durumun, rüyalarımızdan pek farklı bir yanı yoktur. Rüyada da etrafımızdaki olayları, vücudumuzu, ses ve görüntüleri algılarız. Sevgi duyarız, düşünürüz, korkar, öfkeleniriz. Bir tehlikeden kaçar, kovalanır, bağırırız. Uyandığımızda, “kabusmuş” der, rahatlarız. Dünya da böyledir; bir rüya gibidir.
Uyanıp herşeyin bir rüya olduğunu anladığımızda, yaşadıklarımızın aslında fiziksel bir gerçekliği olmadığını; tümünün zihnimizde yaratıldığını fark ederiz. Uyanık olduğumuzu düşündüğümüzde ise, dünyanın kesin gerçek olduğu kanısına varırız. Ancak uyanık olduğumuz zamanki herşey de, aynen rüyamızda olduğu gibi zihnimizde yaşanır. O halde, şu anki algılarımızın da bir rüya olmadığından emin olabilir miyiz?
Rüya ile dünya hayatı arasındaki ilişki konusunda Descartes, "Rüyalarımda şunu bunu yaptığımı, şuraya buraya gittiğimi görürüm; uyanınca da hiçbir şey yapmamış, hiçbir yere gitmemiş olduğumu, uslu uslu yatakta yattığımı anlarım. Benim şu anda da rüya görmediğim, hatta bütün hayatımın bir rüya olmadığı güvencesini bana kim verebilir? İşte bütün bunlardan, içinde bulunduğum dünyanın gerçekliği tümü ile şüpheli bir şey oluyor." (Macit Gökberg, Felsefe Tarihi, s. 263) yorumunu yapar.
Sonuç Olarak;
Rüyalarımız gibi gerçek hayatımızı da zihnimizde yaşarız. İzlediklerimizin rüya olduğunu düşündüren, uyandığımızda kendimizi yatağımızda bulmamızdır. Ancak bir gün bu gördüğümüz yaşamdan çıkıp kendimizi bambaşka bir yerde bulamaz mıyız?
Şu an da rüya görüyor olamaz mıyız? Tüm yaşamımız bir rüya olamaz mı? Ya gerçek olduğundan hiç kuşku duymadan bağlandığımız dünya hayatı da aslında bir rüya ise?..