- 1897 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SARIKAMIŞ’TAN_ÇANAKKALE’YE TARİH YAZANLAR
SARIKAMIŞ’TAN_ÇANAKKALE’YE TARİH YAZANLAR
1878 de Üç Sancak yöresiyle birlikte Moskoflara terk ettiğimiz, yöremizde Rus idare ve zulmü devam ederken Birinci Dünya Harbi’ne girdik. Bunun akabinde mevsimin geçtiği ve kış bastırdığı sırada Doğu cephesine gelen başkumandan vekili Enver Paşa, planları İstanbul’da hazırlanan “Sarıkamış Harekâtı” ile büyük bir çevirme taarruzuna girişti... İşte o zaman Micingert’e kadar gelip saldatlara moral vererek madalyalar dağıtan Rus Orduları Başkomutanı II. Nikola az kalsın bir keşif müfrezemizin avı olacakken, saman sandıkları içinde ancak kaçabildi.. Sarıkamış’tan beş gün haber alamayan Rus komutanı, müttefikleri İngilizlerden yardım isteyerek, “İkinci bir cephe açılarak Türklerin mutlaka durdurulmasını istedi” ki bu yüzden bize karşı Çanakkale cephesi açılmış oldu...
***
Bu zaviyeden bakarak değerlendirirsek önsözü Sarıkamış’ta yazılmış olan Birinci Dünya Harbi’nin bu sayfası anlatmakla bitmeyecek Çanakkale Destanının yazılmasına sebeptir.
Ruslar Sarıkamış Harekatımızda fazlaca sıkışınca Müttefikleri İngiliz ve Fransızları arayarak Türklerin durdurulması için ikinci bir cephe açılarak yüklerinin hafifletilmesini istediler. Bunun üzerine İngilizler ve Fransızlar Çanakkale Cephesini açmaya karar veriler.Sarıkamış Harekatı 17 Ocak 1915’e kadar devam etmişken bu zamana kadar da İngiliz ve Fransızlar hazırlıklarını tamamladılar. 19 Şubat’ta saldırıya geçtiler ve 18 Mart’ta da yenilgi şamarını yiyerek Çanakkale’nin geçilmezliğini anladılar…Bu hesapla 18 Mart Çanakkale Zaferimizin şanlı tarihi 96 yıl evvel yazılmaya başlandı.
*
“Çanakkale Geçilmez” diye haykıran zamanın imkansızlıkları içinde düşmanın çok üstün silahlarına cesaret ve imanla karşı koyan,şehit ve gazilerimiz Türk gücüne karşı durulamayacağını bir kere daha cihana göstermişlerdir.
Çanakkale Savaşlarında Türk ordusu Avrupalı,Asyalı,Afrikalı,Avustralyalı,Yeni Zelandalı kuvvetlere karşı kahramanca dövüşmüş,Çanakkale Boğazını geçmek ve Türk vatanını istila etmek için zorlayan sayı ve teknik bakımından çok üstün olan bu rengarenk güçleri,Mehmetçik sadece Türk milletine has istiklal sevgisi ve ruh kudretiyle durdurmayı başarmıştır..
Sekiz buçuk ay süren Çanakkale savaşlarında Türk ordusu Seddülbahir’de, Arıburnu’nda, Kumkale’de, Anafartalar’da, Conkbayırında 250 binin üstünde kayıp verdi.Haklı olarak diyebiliriz ki her Türk ocağında bir Çanakkale şehidi vardır…
Tarihin her döneminde yurdumuzu, ulusumuzu; kanı, canı, iman ve hayatı pahasına koruyan,asil milletimizi,mukaddes vatanımızı vakarla yaşatmak amacıyla ölmesini en iyi bilen,vatanı uğrunda fedakarlık sınırı tanımayan..Türk yurdunun her köşesini aşkla feragatle; savunmada üzerine düşen görevleri, şanlı tarihinin derinliklerinden, güçlü ve disiplinli geleneklerinden aldığı, kudretle başaran Mehmetçiğin Çanakkale’deki kahramanlıklarını anlatmaya kısa bir sürede kelâm yetmez…
Birinci Cihan Harbi’nde bu savaşın benzerini başka bir cephede göremeyiz… Hem yaşanılan sahneleri, hem de taşıdığı mânâlar bakımından…
Çanakkale’de de ilk büyük saldırı 19 Şubatta yapıldı. 16 düşman harp gemisinin top ve makineli namluları kızarıp, narlaşıncaya kadar devam eden ateşi boğaz içinde sağlam yer bırakmamıştır ki, karaya da kuvvet çıkartmak için çok uğraştılarsa da her defasında ters- yüz edildiler.
18 Mart 1915 e varıldığında Fransa ve İngiltere 20 gün geceli gündüzlü yürüttükleri tahrip ve mayın temizleme işlerini yeterli görerek, 17 Martta tekmil donanmalarını boğaza soktular… 18 Martta önce İngilizler sonrada Fransız donanmaları biri birlerini takip ederek boğaza girdiler… 7 saat süren bu deniz taarruzu sonunda yalancı pehlivanlar gibi Erenköy koyunda dolaşan 16 düşman zırhlısının beşi batmış, 3 de ağır yaralanmıştı. Bizim kırkdört er gibi pek azdı…
Daha ilk kayıplarında şaşkına dönen düşman amirali nasıl bir emir vereceğini şaşırmıştı… Gemilerini yeniden ileri hatta sürdü ise de Türkün hamaset dolu zafer destanlarının Çanakkale ufuklarında yazılmasına engel olamadı…
Düşman zırhlıları batma yarışı yaparcasına denizin engin derinliklerinde kayboluyorlardı. İşte 18 Mart Çanakkale gününün şanlı tablosu… İşte düşmanın hüsran dolu deniz muharebesi… Buyurun kıymetli Türk ressamları, dünyanın hayranlıkla seyrettiği meşhur tabloları çizin… Buyur büyük Türk şairi gönlümüze manevi bir abidenin kitabesi gibi destanını yaz…
Eski dünya, yeni dünya bütün akvamı beşer
Kaynıyor kum gibi mahşer mi… ? Hakikat mahşer …
“Bütün filo Limni ve Bozcaadaya çekilsin” erini düşman kuvvetleri amirali acıda olsa yazıp maiyetine bildirmişti.
Dünyanın beklediği haber duyuldu Çanakkale geçilmez bir Türk seddidir… Düşmanın bu hezimetiyle ilgili olarak komutanları Hemilton, “Gelibolu yarım adası kırılması harita üzerinde görüldüğünden daha çetin bir fındığa benziyor.” Diye yazarak harbiye nazırı Lord Kiçhner e bildirecekti…
Çanakkale’yi denizden geçemeyen düşman birkaç ay sonrada karadan geçmeye teşebbüs edecektir… Bu seferde al-kanlara boyanan Çanakkale dereleri düşmana maşatlık olacaktır…
Arıburnu’nda teşekkül eden bu ilk cephede Mustafa Kemal naçarene çekilen askerlerine “cephaneniz bitti ise süngünüzde mi yok” diye emir verdiğini hatıralarında anlatır…
Gelibolu yarım adasında harp eden İngiliz ve Fransız imparatorluklarıydı. Bu şu demektir. Onların ardında ve emrinde anavatanlarından başka Asya, Afrika ? ve Avustralya nın sömürge kuvvetleri de vardı. TÜRK kahramanlığı ile hepsi de hak ettikleri dersi aldılar… Nasıl mı?.. Misallerinki kısaca arz edeyim. Çanakkale’deki Müttefik kara kuvvetlerinin komutanı Hemilton, “Gelibolu Günlüğü” adlı eserinde,“Türklerin tek elle yenik düşürülmesinin imkansızlığını gördüm. Yine Türkler geliyor. Nasıl oluyor anlamıyorum. Bilmem bunlar nasıl askerlerdir. Aklım almıyor. Biz makineli tüfekle ateş açıyoruz. Türkler süngü takıp –Allah Allah- diye bağırarak hücuma kalkıyorlardı…”
İşte bu “Allah, Allah” sesleri yarım yüzyıldan beri o kıyılarda, o topraklarda o yamaçlarda yankılanıp duruyor.
Orada, o topraklarda, o sularda Türk’ün bağımsızlık destanını kayalara, denizlere ve göklere kanlarıyla yazan yüz binlerce kefensiz, mezarsız ve adsız TÜRK evladı yatıyor… Bu şehitlerin kahramanlık destanları anlatmakla bitmez… Hangisini anlatsak… 40 dakikada 26 mayın döşeyen “Nusret” mayın gemisini mi?; ”Demirhisar” ve mürettebatını mı, künyesi Akşehir’ in Karapınar köyünde Mehmet oğlu Mustafa Çavuş’un Kanlısırt’tan ölüm kusan melùn düşman mitralyözünü mü,? gidip düşman siperlerini basarak tek başına alıp gelişini mi? 5500 kişilik Türk erine karşılık 30 binlik düşman kuvvetlerinin düştükleri hallerini mi? Anafartalar da göğsünden yaralanıp, anne yadigarı saatinin kurtardığı, Mustafa Kemal’in yanındakilere bu durumu sezdirmeyişindeki metanetini mi? 18 Mart Çanakkale savunmasında Mehmet oğlu Seyit’in 276 kiloluk top mermilerini sırtında taşımasını mı?...
Birinci Dünya savaşında İngiltere Bahriyesi I. Lordu WW. Churchil, 18 Mart zaferimiz için kendine has üslubuyla şöyle yazmıştır. “18 Mart sabahı muzaffer Avrupa sarsıldı… Fransa, Flander, Galiçya , Balkanlar, Filistin, Suriye ve kuzey İtalya 18 Mart sabahı Çanakkale Boğazı’nın güçlü akıntısı altında mahvolup gitti.”
Çanakkale kahramanlığı ile ilgili bir kahramanlık örneği de Kocaçimen Tepesinde 19. Tümenin, 57. Alayının yaptığı savunma savaşlarında son er ve son subayına kadar şehit olarak Türk savaş tarihinde kazanılması zor bir makama yükseldiğidir…
Bugün orada yazılı Ezineli Yahya Çavuş ve arkadaşlarının abidesi için eski Çanakkale valilerinden Nail Memik Bey’in yazdığı şu dörtlük ne kadar manidardir:
Bir kahraman takım ve Yahya Çavuştular…
Tam üç alayla burada gönülden vuruştular…
Düşman tümen sanardı bu şahlanmış erleri…
Allah’ı arzu ettiler;akşama kavuştular…
Meşhur İngiliz gazetesi Times’in Çanakkale savaşlarını takip eden muhabiri ise gördüğü Türk kahramanlık manzarasını şöyle ifade eder: “Gemi toplarımızın hücum safları arasında patlayan mermilerinin havaya uçurduğu cesetler; parça parça etrafa saçılıyordu… Bu cehennemi topçu ateşi bile Türk saldırışlarını durduramıyordu. Tüfeklerimizin namluları, kızıl hararet derecesine gelmişti… Türkler bu gün şüphesiz pek büyük cesaret ve yiğitlikle savaştılar ve muvaffak oldular…”
Büyük Türk milletinin tarih yüzlerce savaş ve zaferden olmuştur. Çanakkale savaşları bu zaferlerin en büyüklerinden, kahramanlık ve fedakarlığın sembolleştirildiği en anlamlılarından biridir…
Çok kısaca Mustafa Kemal’in önderliğinde kazanılan Çanakkale zaferi, Türk denizcisinin ve Topçusunun şahsında daha da yücelerek Türk’ün,Müslüman Anadolu’nun cesaret ve azmini bütün dünyaya duyurmuş, düşmana karşı koyan şehit ve gazilerimiz, Türk gücüne karşı koyulamayacağını bütün cihana kabul ettirmişlerdir.
Diyoruz ki: “Türkün ezecek kuvveti var, kendi ezilmez
Dünya şunu bilsin ki, Çanakkale geçilmez… “
diye haykırarak Türk’ün yılmaz azmi ve askeri dehası ile neler yapmaya muktedir olduğunu dünyaya bir kere daha ispat eden aziz şehitlerimizin manevi huzurunda tazimle eğiliriz… Bu vesile ile Türk varlığının sönmez güneşi tarihteki Mehmetçiğe, bu günkü Mehmetçiğe ve yarınki Mehmetçiğe Çanakkale Zaferi yıldönümü kutlu olsun…