Gene de bir iştir beklemek. bekleyecek bir şeyi olmamaktır korkunç olan.-- cesare pavese
serdarname
serdarname
@serdarname

Diclenin Çığlığı Bölüm (1)

17 Mart 2011 Perşembe
Yorum

Diclenin Çığlığı Bölüm (1)

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

946

Okunma

Diclenin Çığlığı Bölüm (1)

Diclenin Çığlığı Bölüm (1)

Önsöz:
Merhaba arkadaşlar bu hikayem Kadının yaşadığım cografya üzerinde sadece bir cinsel obje olarak görenlere bir eylem niteliğindedir ve Kadının kapitalist sistemde kullanılmasını kınamak ve uyarmak amacı ila ve kadına olan sınıfsal ayrımın ve şiddetin artık yok olması amacı ila yazılmıştır.

Serdar ÖZDEMİR...

--Dicle kızım baban çağırıyor.
Dicle 17 yaşında orta boylu,rüzgarla dans eden uzun saçları,ela gözlü,zayıf,elleri bir bebek elleri kadar ince,zarif,yumusak sesli bir kız.
Diclenin odası kendi
dünyasıydı,sığınağıydı,ağlayışlarının,hayallerinin,düşlerinin,kabuslarının ve sevgilinin tek tanığıydı.

Aile durumları iyiyydi,babasının bir bakkaliye dükkanı vardı 2 katlı evleri kendinerine aitti.
Dicle annesine cevap vermişti.
--Tamam Anne Geliyorum

Dicle uzun ve dağınık saçlarını toparları,lastik bir toka ile bağladı ve yavaş adımlarla merdivenden indi.Babası 50 yaşında saçları yılların verdiği emekle ağarmış,dini duygusu ağır basan ve yaşama geçmişten gelen zihniyetle bakan feodal biriydi.

Dicle babasından korkuyor,babasının sözünden hiç çıkmıyordu.Ama babasının düşüncelerine herzaman karşı olmuş yaşama bakış açısı okuduğu kitaplarla değişmişti.
Dicle aşağı inmişti,babası bir koltuğa oturmuş gözleri kızarmış sinirliydi.Dicle bunun farkına varmıştı ama neden böyle olduğunu anlayamamıştı.

Dicle
--Efendim baba beni çağırmışsın?
Babası sanki karşısında hasmı var gibi böbürlendi
--Seni bugün komşunun oğlu Fırat ile görmüşler.

Dicle bunu duyar duymaz başında kaynar sular boşaltılmış gibi oldu,çok korktu yaptığı birşey yok sadece ilgi duyduğu ve ona ilgi duyan biri ona yardımcı olmuştu,ama bunu diyemezdi çünkü bu babası için bir suçtubu .Dicle bir süre sessiz kaldı ne diyeceğini bilemedi,ne dese dair biliyordu suçlu konumuna düşecekti,çünkü kadına verilen değer sadece evde oturmak,yemek yapmak ve erkeğine köle olmaktı bunu küçük yaşında bile kavrayabiliyordu,çünkü etrafında yüzlercesi vardı.

Diclenin bir yalan bulması lazımdı yoksa babası tarafından dövülekti,annesine baktı yardım et ister gibi ama annesi kafasını eğdi onunda yapacağı birşey yok.

Diclenin 2 abisi vardı bunlardan biri 30 yaşındaydı adı Hasa’dı diğer ise 25 yaşında onunda adı Ali’di.Ali küçük yaşta babası tarafından yaşamın zorluklarını omzuna yüklemiş okuldan aldırılmış ve sanayide çalıştırmıştı.

Dicle heriki abisinede baktı onlardanda bir destek almak için ama onlarda sesini çıkaramadılar başlarını öne eğdiler.Diclenin artık ailesinden destek için hiç umudu kalmamıştı ve sonunda konuşmaya başladı.
--Annemden izin aldım kendime ayakabı almak için ayakabı aldım eve elirken Fırat’ta eve geliyordu yanlız gelmemem için eve kadar benimle geldi.

Dicle doğruyu azda olsa söylemişti ama anlatamadığı birşey daha vardı o Fırat’ı Fırat’a onu seviyordu.Ama bunu demesi imkansızdı çünkü burda kadın sevemez,kadın aşık olamaz,kadın 2.sınıftır erkek üstündür ancak erkek isterse sevebilir.
Binlerce yıllık Ataerkil toplum dünyaya hükmediyordu Kadın sadece erkeğin ihtiyacını gören cinsel bir obje haline gelmişti.Dicle okuduğu kitaplarda böyle öğrenmişti kadını ve erkeği böyle biliyordu o yüzden korkuyordu.
Küçük yaşına rağmen yaşamı bilmiş ve yaşama tanıktlık ediyordu.

Babası Dicle’ye uzun uzun baktı gözlerini kıstı attığı her adım Dicle’nin yüreğine işliyordu korku celladı Dicle’nin benliğne kendini çizmişti bile,ve Dicle beklenmediği bir anda erkeğin Tanrısal varlık tokadını suratında hissetti.
‘’Kadın Erkeğin kaburgasından yaratılmıştır’’bu mitolojik söz erkeğin kılıf uydurduğu ve herdefasında arkasına saklandığı bir sözdür.Tanrı kadını yaratırken bile lanetlemiş ve onu kendi cennetinden kovmuştur.

Kadın herzaman asidir,merak uyandıran bakışı ile bilgi kaynağıdır,herzaman sığınılacak bir limandır ama onurlu bir direniş silgesidir ve sabrın tanrıçasıdır.
Dicle yediği tokatın etkisiyle yere savruldu,gözleri ağlamak istemiyordu tuttu kendini,yüreği Dicle’yi tutuyor sabırlı olması için yalvarıyordu ama artık diclenin dayanacak gücü kamamıştı öfkesini gözyaşlarına gömdü ve yaşlar oluk oluk akmaya başladı.

Babası
--Bir daha böle bir hata yaptığını duyarsam öldürürüm seni,çabuk gözümden kaybol.
Dicle koşar adımla merdivenleri sıraladı tek sığınağı olan küçük Dünyasına gitmek istiyordu,odanın kapısını açtı ve yatağına uzandı ve satlerce hıçkıra hıçkıra ağladı.

Devamı Gelecek....

Serdar ÖZDEMİR
17 Mart 2011
Saat:13:40

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Diclenin çığlığı bölüm (1) Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Diclenin çığlığı bölüm (1) yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Diclenin Çığlığı Bölüm (1) yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.