- 768 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
YENİLİKÇİ ARAYIŞLAR CİDDİYET GEREKTİRİR
Tarihi araştırmadan, anlamadan, iyice kavramadan, yola çıkan ve gündelik tepkilerle hareket eden, ciddiyetsiz bir nesil yetişiyor.
İçinde bulunduğu zamanı, toplumu, siyasi ortamı, çalkantıları, kültürel boşlukları iyi analiz edemeyen bir nesil yetişiyor.
Yorgun ve bıkkın.
Hazırcı ve tembel bir nesil.
Acaba suç kimde…
Suç, inançlarını sömürdükleri zavallılardan elde ettikleri güce sahip olan tarikatların; cemaatlerin, partilerin, hacı hocanın, mollanın, din istismarcısının etkisinde kalarak çocuk yetiştiren ebeveynlerin midir.
Ülkemizin ağababalığına soyunan mankafa dinozorların gençlere fırsat vermeyişinden, gençlerin işin başına geçemeyişinden midir.
Suç kimde.
Ülkemizde son yıllarda kıskançlıktan, hazımsızlıktan doğan, başaranı alaşağı etmeye çalışan birilerinin yüzünden, hevesler mi kırıldı. Helal yoldan kazanç sağlama neden azaldı. Neden sahtekârlıkla birilerinin üstüne basarak yükselmenin yolları arandı. Neden yeniden yozluk-yobazlık hortladı.
BU BİR İLKELLİK ZİNCİRİDİR. Kolay kazanma, kazandırma, örtbas edicilik, gizilcilik, gericilik, tutuculuk, ihanet, kin ve abazanlık, yaşamın yerleşik düzeni olmaya başladı.
Ülkesinden, insanından, geçmişinden, geleceğinden haberi olmayan; estetikten, etikten, felsefeden, bilim ve teknikten yoksun; donanımsız, dayanıksız/dayanaksız ve umutsuz yetişen neslin suçlusu kim.
Doğru, yerinde çıkışlarla, sağlam adımlarla hareket edemeyen, kalıcı işler yapıp kendinden sonrakine eserler bırakamayan uyuşuk neslin suçlusu kim.
İnternet-kolik, sanalda sosyalleşme arayan, saman topu kafasıyla magazinleşmeye medyatik olmaya çalışan, kısa yoldan ünlenmenin, zenginleşmenin yollarını arayan, telefon sapkını gençliğin suçlusu kim.
Suçlu kim.
Sadece devletin yönetimi mi.
Yoksa devletin birer parçası-üyesi olarak bizler de mi.
Halkına güven vermeyen, iş sağlayamayan devlet kadar; çocuklarına zaman ayırmayan, bomboş yaşayıp zamansızlıktan yakınan, okumayan, araştırmayan, kendini geliştirmek yerine koflaştıran, çocuklarına sahip çıkmayan, para hırsına kapılan, az-çok dünya malı peşine düşen ana-babalar da suçlu değil mi?
Devamlı dışlanan ve eşitlik sevdasıyla baş kaldıran, ama bir adım dahi ilerleme hevesi olmadan sadece baş kaldıran, benim kadar babası da sorumludur düşüncesini beyninde yuvalandıran doğurucular/analar da suçlu değil midir.
“DEVLET MALI DENİZ YEMEYEN DOMUZ “ düşüncesiyle mi yola çıkıldı. Eğer öyleyse yiye yiye biter, elinde sapı kalır sonunda. Tükenir/tükeniriz sonunda.
Sahtekârlara, fırsatçılara, bağnazlara, dalgası elinde egosu peşinde koşanlara gün doğdu. Yaptıkları engellenmesin, önleri kesilmesin diye, taşlar, sopalar, falakalar, silahlar kullandılar.
Bataklığın içinde her şeye rağmen insan gibi insan olmaya çalışanlar hedef alındı. Alavereyle dalavereyle saldırıldı, yaka paça toplatıldı. Hayatları kaydırıldı.
Amaca ulaşıldı mı, başarıldı mı.
Ulaşılamadı. Ulaşamayacaklardır da.
Tarihte ne çok örnekleri vardır kim bilir. Bir kesim kendini kaptırsa/kansa da, toplumun çoğu canını yobaz iktidarlıklarına emanet etmemiştir. Kuralsızlığa, saldırganlığa, haksızlığa direnerek sıyrılıp karanlıktan çıkış yolu bulunmuştur mutlaka. Bu topraklar kim bilir kaç kez kanla yıkandı, aklandı. Gerekiyorsa gene yıkanacak pislikten arındırılacaktır mutlaka.
Şuanda ülkenin her köşesinde, çok çalan, çok kazanan bir egemen sınıf var. Sözde- biçimde, kimsenin başaramadığını başaranlar.
Ağlamak bir işe yaramıyor…
İnsanımızın içinde gizli ama bir volkan gibi püskürecek özgürlük tini vardır. Uyanacaktır, patlayacaktır. Kılıç kınından çıkacaktır. Atalarımızdan biliriz; “kınından çıkan kılış yıkanmadan kınına girmez. Yediden yetmişe insan harmanından çağına tanıklık eden, çağını yönlendiren yeni bir toplum gene bizim çocuklarımızdan oluşacaktır. Yeni ve ciddi.
Yenilik mi nesle gitmeli, yoksa nesil mi yeniciliğe gitmeli. Bakacağız ve göreceğiz.
Ham hum şaralop yiyenler, bunu ne topluma ne de kendi çocuklarına anlatamazlar. Anlatamayacaklardır. Zürriyetlerinin nefretiyle mezarları kubur değil çukur olacaktır.
Yenilikler gerekiyor.
Yenilikçi arayışlar peşinde koşmamız gerekiyor.
Yenilikçi arayışlar ciddiyet gerektirir.
Herkes bulunduğu yerde, var gücüyle mücadelesini vermeli, üstüne düşen yapmalıdır.
Çünkü bedelsiz, gayretsiz, hak edilmemiş yaşam yoktur, var sananlar başkalarının hakkına tecavüz edenlerdir. Yaşanan alemin pislikleri, asalaklarıdırlar.
Gerçeği ıskalamayan, ayakları yere sağlam basan tahsilli veya tahsilsiz toplumun her ferdi, filozofu, sanatçısı, bilim adamı, hacısı, hocası, bu topraklarda bir ciğer dolusu nefes alanı, her kim varsa iyi düşünmelidir. Daha çok hayvanlığın gereği yoktur.
İnsanımız çiğ değildir. İnsanımız zengin hasletlere sahiptir.
Köklerimiz sağlamdır.
Çürükler temizlenecek, yeni filizlerle acılı yüreklerimiz şenlenecektir.
Daha tutarlı.
Daha bilinçli.
Daha duyarlı.
Yüreklerimiz çiçeklenecektir.
Müsadenizle
YORUMLAR
Sorunlara değinilmiş ama tarafsız olmamış bence yazı çünkü bugün devleti yönetenlere suçun çoğu yıkılmış gibi evet hataları var ama millet geçmiştekilerden bıktı da bunladı getirdi çünkü geçmişte bu millet az kuyruklar görmedi az çile çekmedi bunları iyi görün bence gençligin iyi yetişmesi için en başta eğitim ve sistemin iyileştirilmesi gerekir ama yine de bu tür konuları düşünmemiz açısından iyi bir yazıydı sağolun saygılarımla
FARQİN2101 tarafından 3/17/2011 11:33:47 PM zamanında düzenlenmiştir.
Objektif bir değerlendirme olmamış diye düşünüyorum. Yazının içerisinde de tarif edildiği o ideal şekli maalesef siz de yakalayamamışsınız.
Siyasi arenada hükümetler değişir bürokrasi değişmez. Genç olduğunuz için gözlemleyebilmenizi bekleyemiyorum ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti bugünden ibaret değil.
Bu ülkenin 80 li yıllar öncesine de şahidlik etmiş biri olarak şunu söylemeliyim: Her iktidar halkı oy olarak görmüştür. Bir zamanlar levanten vatandaşların nasıl bir saltanatı, seçmece bir zümrenin nasıl da havası vardı bu ülkede tahmin edemezsiniz bile. Anadoluya köy yaşayanlarına da köylü der aşağılıkmış gibi burun kıvırırlardı.
Özetle bugün olanlar tü kaka değil yalnızca bu ülkeyi bu hale getirenlerde aynı noktadalar. En dokunulmazlar bu hale getirdiler bu ülkeyi yıllar yıllar boyu. 68 lilerin susturulmasına izin verdiklerinden beri saat durdu bu ülkede. Düzelir mi ? 68 den itibaren kaç yıl geçmişse bi o kadar yıl uğraşmak gerek artık.
Okumayan bir nesil yetişiyor diye şikayet ediyor insanlar. Ben şikayetçi değilim bundan. Düşünme yeteneğini, sentez analiz yapabilme yeteneğini kaybetmiş insanlar. Daha ne bekleniyor gençlerden. Onlar mı bu hale getirdi. Bozanlar hesap versin önce, sonrasına bakarız.