- 2069 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Ödenen Bedel
Aslında doğduğu gün belliydi bir aksaklık olduğu.
Babannesi anasına kız doğurduğu için herhalde hastaneye bir puro sabunu alıp geleceğine,koca bir arap sab
unu alıp getirmişti. Altmışbir’li yıllarda bir kış günü Sivas’ın pek revaçta olan bir hastanesinde minyon tipli,hoş bir kadının ilk çocuğu olarak dünyaya geldi.
Kız çocuğunun pek rağbet görmediği bir aileye, sanki çok lazım gibi,fukara doğduğu zaman kara kuru birşeydi birde boynu büküktü bebeğin doğuştan sonra düzelsede hep bükük boyunlu garipti sanki bir işaret gibi..Ama bir kaç ay sonra ’ Ne güzel kız bu ’ dediler. Siyah, kıvırcık saçlı, ceylan gibi bir bebekti artık o.
Anası giydirdi süsledi, insan içine çıkardı. Konu komşu, akraba çatlaya patlaya ’ Aman ne tatlı çocuk bu ’ dediler. Büyüdü... Bakmayan, rahatsız etmeyen adam, kıskanmayan akraba, kadın kız kalmadı. Babası ’ Göz koyarlar başıma sorun olur ’ diye kızcağızı kazandığı koleje de göndermedi. Ne çare dışarıdan okumak zorunda kaldı. Garibin çekti
ği bu kadarla da bitmedi. Her yere erkek kardeşleri ve anasıyla giderdi. Onu tek başına hiç dışarı salmadılar. Fukara bir toplumda yemek yiyemez,sıkılırdı. Kitaplar ışte onlardı dostu arkadaşı... Kemallettin Tuğcu’lar, Ömer Seyfettin’ler okurdu okurdu, hiç bıkmazdı aynı öyküleri, tekrar tekrar aynı hazzı alarak,ve sık sık...
Evde de yüzü gülmedi. Babası dengesiz acımasız,kadın düşmanı denilecek tarzda bir adamdı. Zavallı kız kapıda bacada ağlayan zırlayan birine inandı. Herkesi kendi gibi saf ve masum sanmanın bedelini fena ödedi. Aşk sevgi adına ’ Buna verin beni ’ diye tepindi. Aman Allah’ım o da ne kazın ayağı bir başka türlü... Yemediği tekme sopa kalmadı romantik kızın,sonunda dört çocuğuyla üstüne kadın getirilip sokağa atıldığında onu kıskanan sahiplenen ailesi kimse hiç kimse yanında yoktu.
Sanırsınız kaya kovuğundan çıkmış gibi dünyada yapayalnızdı..İşte orta yerde dumdızlak kalmıştı. İnsan kılıklı şeytanlar nazarla,ferasetle allengeyle edeceklerini etmişlerdi.
Çalıştı süründü büyüttü çocuklarını. Bu arada panik atak mı ne işte ondan olmuştu. Kedilerin,köpeklerin sadece ısırabileceklerini, ama insanların kuru canına bile göz dıkebileceklerini öğrenmesi çok zamanını aldı. Bunun için dünyada bir Elli yıl yaşaması gerekiyordu en azından, oda yaşadı. Yaratıcısı böyle istemişti. Dar günlerinde,ne bir zekat veren nede elini tutan oldu.
Belki yardım etmek isteyenler olmuştu ama, adamlar kadınlarının hışmına uğramaktan korkmuş, el uzatmamışlardı. Suçu eline yüzüne bakılan bir kadın olmaktı sadece.
Kendine sorulsa belki kendini öyle güzelde bulmazdı,ama bu laf bazılarının ağzına pelesenk olmuştu. Zavallı garip epey yol almıştı bu sağ gösterip sol vuran avanak dünyada. Bir zamanlar elli yaşındaklileri çok yaşlı görürdü ya işte ağız kenarları kırışarak oda yaşını başını alıyordu birşey anlamadığı şu dönek dünyada. Sesizliğin içindeki asaletin farkına vardı.
Tası tarağı toplayıp karabasanlarla dolu hayatını geçirdiği İzmir’ den kaçtı.Şirin emin bir ilçesine... Bayındıra... Ama hala bir yerlerden inatla pislik bulaşıyordu. Garibin pazarda poşetini çalarlar,yolda kapkaça uğrar... Hayatın sadesini,en sadesini özledi. Ömrü geldi geçiyordu. Hayır oda verilmedi. Çiçekli bir yamaçtan akan,temiz bir dere karşıda ufak toprak bir ev, topacık bir oğlan,ama sevdiği adamdan... Tarlalarında çalışan yiğidi ile çorbaya kaşık sallamak,safça basitçe... Rabbiyle eşiyle huzur içinde.. Oda fazla geldi ve hayalden öte gidemedi. Kaçtı ölesiye kaçtı insanlardan. Nefreti bıkkınlığı bir kenara bıraktı. Korkmaya başladı. Tonlarcasından, egoistliklerinden zarar vermelerinden, paralarını pullarını en gereksiz yerlere kıvançla harcayıp, o birşey istediği zaman mosmor ve çirkin olmalarından, herşeylerinden korktu. İzmir’in alı gülü menekşesiyle ünlü bu ilçesinin, bilmem hangi mahallesinde, eski tertip dört katlı bir apartmanın ufak odasından birine sindi,oturdu kaldı.
Eveeeeeeeeeet işte insanlar bedenini ve ruhunu ham yapmış, yalayıp yutup sonra orta yaşlı ve bitkin bir kadın olarak onu geri tükürmüşlerdi. Cezasını çekmiş güzelliğinin bedelini ödemişti... Üstelik güzel olması onun suçuda değildi. Ama olsun keyf onların değilmi? Ödetmişlerdi işte...
Allah kullarına fırsat verse diyelimki cennetide size tahsis ettim dese eminimki sadece kendileri girmek ister..Bu bencillik egoistlik ruhundaki kir oldukça kimilerinin ne namazı ne orucu kabul olmıyacaktır...Belgin...
YORUMLAR
Belgin Sönmez
Güzellik başa bela mıdır ? Öyle görünüyor,,, güzel olunacağına baht mı güzel olmalıydı ki? yoksa her ikisi mi? bir tercih yapılsa? baht seçilirdi sanırım. ya da göreeli bir kavram sanırım. İzmir'in kızları güzel derler,, bahtları da güzel olur inşallah.. Herkesin bahtı güzel olsun,,
Kemalettin TUĞCU'nin kitaplarını okuyarak adam olduk bir çoğumuz. Gerçi Tommiks, Teksas da okudum , ama hiç bir kitap rahmetli TUĞCU'nun verdiği lezzeti vermedi.Rahmetli babam, Kemaettin TUĞCU'yu bana sevdiren adamdı,,, Her aldığım kitabı babam da okurdu,, Cin Ali'ler vardı bir de.. " Ali topu at,,, Koş Ayşe koş. Ali buraya gel. Ayşe bebeğe mama verdi. " Çöpten çizgilerdi, ama güzellerdi işte. İlkokul 1. sınıf öğretmenim Necla GEZİCİ'yi çok aradım, bulamadım,,, Nerdedir kimbilir,,,???? Makasla fişleri keser, tebeşir olmuş narin ve zarif elleriyle ipe dizerek bizlere hece okuturdu.. Adam olduysak, payı büyüktür.
İzmir'e bir kaç kez gittim. Yıllar önce , sanırım 1988 olsa gerek,,, Faruk TINAZ revaçta o zamanlar. Fuar zamanıydı tesadüf. İçeri giremedik, dışarda tur atık arkadaşlarla yürüyerek. Hızla bir araba geçti, gazeteciler de peşinde. Durdu araba, güneş gözlüğünü çıkardı Faruk bey,, yanında sarışın güzel , hoş bir bayan. Farum bey, " çekmeyin ,,, çekmeyin diyorum size." diye bağırıyor. Yakışıklı adam Faruk. " Ulan , yerinde olmak vardı şimdi, almış yanına güzel kadını." dedik kendi kendimize. Artistik bir hareketle hızla uzaklaştı,,, Vınnnnnnnnnn,,,,, tozu dumana kattı.
Yıllar geçti,,,, Faruk'un adı sanı unutuldu,,, Yanındaki sarışın kadın da.
Yıllar geçti,,, Kemalettin TUĞCU hiç unutulmadı.. İlkokul öğretmenim Necla GEZİCİ de.
Diyeceğim odur ki,,, güzellik zahiridir,,,, önemli olan, ne bıraktık geride? eserimiz nedir?
Bütün mesele bu????
İki oğlum var,,, kızım olmasını çok arzu ettim,,, nasip..... En iyisini Allah bilir...
Allah her şeyin hayırlısını versin,,,,,
Belgin Sönmez
Hatta 14 yaşında hürriyet gazetesinin yarışmasında kitap kazanmıştım. Ama bana saflığı masumluğu tevekülü eserlerinde kemalettin tuğcu öğretti.
Evet kız daha farklı bence, daha sakin, uyumlu ve candanlar.
Benim iki, kızım iki oğlum var. Şimdi yeni anne anne oldum, güzel bir duygu.
Ben burada bu öyküde şuınu anlatmak istedim. Güzellik falan boş Allah şans versin kuluna.
Gelip geçici şeyler bunlar.
İnsanlardan gördüğüm zulmü anlattım. Gençlere bir ışık okusunlar güzelliğe falan güvenmesinler kurtulsunlar diye.
Benim babam kızlara değer vermezdi üstelik tek kızım. Bana emek vermedi erkek kardeşlerimi yüksek okullarda okuttu.
Zor hayat zor, güzellik falan boş şeyler aslında. İlim iman akıl hiç solmayan şeyler.
Şükürki imanımız aklımız bilgimiz var öyle olmasaydı kuru güzellikle çoktan yok ederlerdi beni.saygı ile..
Sadece nokta ve virgül yazıp başaranı yok sayan bir adam varmış
Ünlü yazarlardan birininde arkadaşıymış her nasılsa..ikide bir yazar yazdığı zırvalıkları bu başarılı yazara gönderir dururmuş.. Yazar iyice sinirlenmeye başlamış toleransta bir yere kadar..Saçmaladığı son yazısında her nasılsa bir kaç noktayı unutmuş..Yazının birde arkasına bir not yazmış,bu kez noktaları unuttum üstadım onlarıda sen koyuver...Yazarın cevabı ilginç olmuş,:Dostum bir dahasına sen noktaları, virgülleri gönder, yazıyı ben yazarım. Bunu dev geçinen kıskanıp bana saldıran ve belden aşağı yazarak insanlara kötü örnek olmayı edebiyat sanan aslında cüce adamlar için yazdım.....Yazar..rabiabelgin..
rabiabelgin tarafından 11/6/2012 1:39:12 PM zamanında düzenlenmiştir.
gercekten cok duygulu cok samimi içtenlik dolu bir öykü bu.elinize yüreğinize sağlık.okurken kendimi içine kaptırıvereceğim nadir yazılardan.bu sitede okumaya değer bulacağım üç,beş öykücüden birisiniz.yazmak için yazmadığınız belli.noktaya virgüle veya paragrafa bakmıyorum.çünkü iyi bir okuyucu,daha çok öykünün ne demek istediğine önem verir.diğer güzel öykülerinizi de sabırsızlıkla bekliyorum.sevgilerle.......
Belgin Sönmez
Ve çoğundan da akıllıyım boşver. Sağol..