- 470 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Dokunma
Sevdiğimi ona söylemedim. O da boynunu eğip gitti. Son sözümüz sessizlik oldu. Arkamı döndüm ve yürüdüm.
Eve geldiğimde eşyalarını ona göndermeyi düşündüm. Ama farkettim ki evime hiç gelmemiş. Ben de onunkine gitmemişim. Ortalarda bir yerlerde buluşmuşuz. Birbirimize hediye almamışız. Hatta beraber doğumgünü bile kutlamamışız. Onunki haftaya olacaktı.
Asuman’ın en sevdiği rengi düşündüm. Bulamadım. İlk gün ne giymiş olduğunu hatırlamaya çalıştım; olmadı. Aklımda kalan gözleriydi. Bir de telefonda ‘’Bugün erken çıkıyorum. Buluşalım mı?’’ deyişi. Buluşurduk. Yeri ben seçerdim. İtiraz etmeden gelirdi. Bir şeyler yer, sonra yürürdük. Sinemaya ya da bara gittiğimiz olurdu. Bir kere beni tiyatroya götürmüştü, feci sıkılmıştım.
Kendimizle ilgili pek konuşmuyorduk. Konuşacak da fazla bir şey yoktu. Ben eşimden ayrılmıştım. Epey gürültü çıkmıştı; hatırlamak istemiyordum. Onun ise uzun süredir hayatında biri yoktu. Eskileri ise soluklaşmıştı.
Birbirimize dokunmuyorduk. Sanırım o ilk hareketi benden bekliyordu. Bense ona dokunursam geri dönülmez yola gireceğimi düşünüyordum. Öylesine de güzeldi ki. Bir keresinde boynundan öpmeyi aklımdan geçirmiştim. Başını öne eğmiş, kitabını okuyordu. Arkasına geçtim ve kimbilir ne kadar süre bilinmez, onun boynunu seyrettim. Farkettiğini sanmıyorum; kitabın sayfaları düzenli olarak çevriliyordu.
İkimizin de alkollü olduğu bir akşam ona dedim ki: ‘’Bir yer …
…
‘’… biliyorum. Gel oraya gidelim. Sen de istiyorsun, ben de istiyorum. Gün gibi aşikar. Sonrasını da düşünmeyelim.’’
Masanın karşısında oturanlardan biri sordu:
‘’Ee, o ne dedi?’’
‘’Oğlum, o bir şey demiyor ki. Gel diyorsun, geliyor. Git, diyorsun gidiyor. Bu sefer de öyle oldu. Tıpış tıpış geldi.’’
‘’Nereye gittiniz? Hani hiç sana gelmemişti?’’
‘’Dur bir dakika. Biraz sabırlı ol. Anlatıyoruz. Ne diyordum, ha, yer Ali’nin garsoniyeri. Önceden hazırlığımı yapmışım, tekilayı zulalamışım. Zaten hafif yüklü geliyoruz. Saha ve hava koşulları müsabaka için elverişli.’’
Bağırarak arkadaşlarına macerasını anlatan adamı Kemal’e gösterip sordum:
‘’Kimdir bu?’’
‘’Boşver, önemli biri değil. Mahallenin sözüm ona çapkınlarından. Tanıştığı kızlarla yaşadıklarını bire bin katıp akşam meyhanede kafadarlarına anlatır. Onlar bunun sözlerine ne kadar inanırlar, bilemem. Allah bilir, o kızın eline bile dokunmamıştır.’’
Sarhoş oldukça sevgilisini değme fahişelere benzeten adama bir daha baktım. Kim bunun elini tutardı ki?
‘’Hadi, hesabı isteyelim. Çok gürültülü burası.’’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.