- 1511 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
TELAFİSİ İMKANSIZ YOKOLUŞLARA GÖZYAŞI
Çoğumuz soluğumuzu tutmuş izliyoruz dünyada olup bitenleri. Eskiler derdi ki; bir can düşüyorsa hayattan yeni bir
can gelir mutlaka. Ama ölenlerin oranına bakıyorsunuz olayları izliyorsunuz filanca yerde deprem, filanca yerde
patlayan bir bomba, filanca yerde salgın hastalıklar!!! bir sürü ölüm duyuyorsunuz. Yerine müjdeli bir dünyaya
geliş yok. Neşeli karnaval gibi bir gelişme yenilik haberi pek yok. Hep ölümleri yitirilişleri yada tıpta yeni yeni
gelişen bir sürü amansız hastalıkları anlatan haberler var medyada. Yokoluş acıtan bir tablo gibi maalesef
gözlerimizin önüne seriliyor. Yaşam malesef yokoluyor. Dünya mı çok eskidi yoksa ölümleri yokoluşları bizler
hassasiyet duygularımızı kaybedip kanıksadık mı bilemem.Kişisel becerilerimizle yaşamımızı biraz renklerdirme
çabalarımız var sadece. Belkide yokoluşun hızına şahitlik etmemek için kendimizi oyalayacak birşeyler buluyoruz.
Mesela televizyonlarda en çok günübirlik beynimizi oyalayacak programlara yöneliyoruz. Medyada hayal
gücümüzü doruklara çıkartacak pembe hayatları anlatan diziler, saçmaa sapan tiplerin hallerini sergileyen evlilik
programları, nimetle her dakika alay eden yemek konulu yarışmalar. Bunların sayısı gittikçede artıyor. Sanki bu
yokoluş manzaralarının toplumları paranoyalara sürüklememesi için ruh damarlarına bilinçli olarak enjekte edilen
ilaçlar gibi. Keşke becerikli yaşam mühendislerimiz olsa ve bu yokoluşlara çare olabilecek, yokoluşları önleyebilecek
ortak akıl ları üretecek sihirli formülleride aynı şekilde insanlara enjekte etmenin bir yolunu bulabilseler...........alev
yavuz MART 2011
YORUMLAR
...Yazınızın her cümlesine, sözcüğüne, noktasına ve virgülüne katılıyorum.
Bütün du olusuzluklar sistematik değil mi? Düşünmeyen, yorumlamayan, eleştirmeyen,
üretmeyen ve hep güdülmeyi bekleyen toplum yaratma olgusundan değil mi?
Diye düşünüyorum. Böylesi anlamlı bir yazı yazddığınız için de sizi kutluyor,
saygılarımla selamlıyorum.