- 654 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Etnik Ve Kültürel Özgürlük 3
3-] Zaten geçmiş süreçler içinde bu sentezler gerçek eşmiştir. Şimdiki etniktik görünüşler, sosyal yaşam düzeyine doğru gerilemiş tutumlardır. Toplumsa olanla uyumsuz gerici kalıntı posalardır.
Yani etnik aitleşme, etnik kült ve kültürleri özgürlükler bağlamında, bir insan hakkı değildirler. Çünkü etniklik toplumda giriştirip özgürleştirebileceğiniz bir ilişkilenmenin tutarlılığı olamayan öznelliktirler. Etnikler, şimdiki ilk toplumsa, nesnel girişmelerin, ittifakıdırlar. Hiçbir etnik yapı, bugünkü düzlemde, izole oluşla ne bir insan haklarını sağlamaya muktedirdirler, nede toplumsal ilişkilenmenin, işlevsel olmasına etkin ve katkın birer ayrı bulunuştu unsur olamazlar.
Etniklik, zorunlu olacakla çevredeki oluşmalara zorunlu bir bağdı katışma ile entegre olurlar. İnsanlar, etnik düzlemi çoktan geride bırakmışlardı. Buşmanlar, Piğmeler, Pirahalar (zaman ve sayı kavramları dahi yoktur) gibi etnik topluluklar tecrübelerini giriştirip birleşerek örgütlenebilen toplumu ortaya çıkaramadıkları için, etnik topluluğun, en ilkel gelişmesi ile diğer Dünya toplumlarına göre, teknik üretim ve deneysel bilgi oluşla, bilim teknolojileri üret işçe, içlerinde tutulu kalmışlardır.
Ve hiçbir etnik yapı, tarihte Buşmanlar, Aborjinler gibi belli bir iz bırakan uygarlaşma işlev yapı görmedi iseler, kürsüleri kurulur bir inceleme olamaz. Ancak bir merakın, bir ilk sosyal var oluşun genel incelemesi içinde kategorize edilirler. Sümerler, Akadlar, Medler, Romalılar vs. günümüze dek çeşitli kültür ve etnik birleşmeleri, toplumlara dek kültürlerin içinde zaten her bir etnik yapı oluşla birleşmeli sentezin girişme hizmetini vermiş bir övünme ve var oluş olarak bulunup anılan bir sürüş ve toplumsa berdevamdırlar. Siz bir Osmanlı kültüründe, tek bir etnik yapının uygarlık izini bulabilir misiniz? Bırakın toplumsa olanı, buna halksa öznel bir kültür olan dinler de, dahildir.
Siz istediğiniz kadar başka bir ırki adla uygarlığı anın, İstanbul surlarını döven top, teknik toplumun donanımlı gücü olan Urban ustadır. Toplumun gücü de etnik oluşlardan bağımsızdır. Birey oluşlardan bağımsızdır. Ama birey ellilikle toplumun gücünün girişimlerinin somutlandığı bir harmonidir
Osmanlı uygarlığı taşıya geldiği kültürü Avrupa’da Avrupa kültürleriyle, Anadolu’da Anadolu kültürleriyle, Kuzey Afrika’da Kuzey Afrika kültürleriyle (etnitiseleriyle) giriştirip, hem her bir oluşma alanı birbirinde çok farklı yapı nicelenilmesine tabii oldular, hem ana öğeye benzeme çek imlemesi ile görkemli kılınmıştırlar. Osmanlının girişerek geldiği düzey, ilk taşıya geldiği çekirdek kültür olmayan, yepyeni çok güçlü bir toplumsal uygarlık girişmesidir.
Toplumlar bu birleşen unsurlar girişmesi sayesinde diğer toplumlar karşısında rekabet edebilirdirler. Var olan, ayakta kalan siyasi özgür, örgütlü girişimlerdirler. Toplum içi unsurlar, toplumuna göre ha keza özelleşen bir uyum ve işlevsellik kazanmasından ötürü ayrı ayrı örgütlenip, siyasi birlik olabilme potansiyel güç, bilgi ve enerji birikim girişmesinden, hep yoksundurlar. Bağlantısız göl gibi kururlar.
Özgürlük bilincine varılmış bir zorunluluktur. Bu da; toplumla bilinç edinilmiş bir bağıntılı birliğin zorunluluğudur. Yeryüzünde toplumların adı ne olursa olsun; Ehli olan bilir ki, toplumlar; kendi birlikti geçmiş zaman aidiyet unsurlarını, kilometre taşı kılışlar yapar olmasalardı, ancak; ilk insanlık sosyal birlikti yapı temel devinme mekanizması gelişmesinde kalırlardı. Oysa toplum, bu yapıların birleşen girişen güç birliğidir. Bu ittifakın üzerine yücelen harmonidir.
Etnik yapılar ittifak içine girdiklerinde tek tek etnik yapılarda bulunmayan farklı ve yeni düzlemli bir dil, bir kültür ve bir söylem, bir düşünüş ve bir muktedir oluş ve yeni bir meşrulaşma aktarımı içine girerek, etnik yapılar kendi demini bu sürece vererek uzun erimde kendiliğinden erime doğal ömür akışını yaşar. İttifaka göre her bir etnik yapı, toplumun adeta ilişkin bir organ eli gibidir. Bu organ el yan yanallık, tarihin uzun süreci ile ve toplumla, girişecekle bağıntılı bir bütünlük olmuşturlar.
İşte içine girilen bu yeni ittifakı toplumsal yapı sizin etnik yapılarınızın aykırı oluşla toplumsa olan çalışmasına hiç uygun düşmez ve etnik yapılarınız toplumun yeni temel sekansları ile uyuşamadığı için de, ayrı oluşla verimli ve yetkin çalışamaz da. Yani yeni ittifak boyutu ile etnik boyutunuz, hemen topluma göre ve toplumsa zamana göre, geri düzleme düşmüştür zaten.
Artık etnik özellikler, alışma ve aidiyeti tutumlar halk alanın, kişiler düzleminde muhafaza edileceği bir kişilerci olmaktan öte gitmeyecektir. Çünkü artık gelişmeci değil posa, fosil kalıntıdırlar. İşlerliğini zaten dem olarak toplumsal yapıya, hem biyolojik hem sosyolojik yetilerini, aktararak seçme eleme sonunda, posası ölümü hak edip tarih sahnesinde çekilmek zorundadır. Yeni cenin yola devamdır.
Toplumun bireyleri etnik muhafazalı olabilirler. Ama üretimin özgürleşmesi toplum içindir. Toplumun yeni kültür ve yaşantı oluşturma nesnel ve sosyolojik girişimleri toplumun yeni aidiyeti ve kültürüdür. Halk içinde bir Çinli, bir Afgan gibi, kültürünü tüketip yaşayan kişiler; toplumsal ilişkilenme gereği toplumuyla ve yani aitlik tutumu ile davranacaktır. Sadece ona manevi haz dışında bir şey vermeyen toplumu dışındaki öznel etnik duygudaşlıklarını taşıyacaktır.
Sözgelimi Çindeki bir Çinli’nin gönenci, Amerika toplumu içinde yaşayan bireysel Çinli’ye hiç bir getirisi olmayacaktır. Ha keza Amerikada ki bir Çinli Amerikalı yurttaşın rafahı da, Çin toplumuna yansımayacaktır. Toplumun eğitimi, yeni üretim ilişkilenmesine değin ve toplumsal işlevin sürmesi bağlamında olacaktır. Bunun dışındaki özlemler zümre çıkarsal, feodal ve gerici akım olmaktan öte gitmeyecektir.
Sürecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.