- 987 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AŞKA ,PLATONİK AŞKLARA DAİR...
Mecnun u Leyla için çöllere düşüren,Ferhat ı Şirin için dağları deldiren o sihirli üç harfli kelimenin adı değil miydi aşk..Herkes yaşadıklarına göre farklı tanımlasa da aşkı ortak paydalarda buluşurlar çoğu zaman.Bir yürek çarpıntısı,uykusuz geceler,mantığın olmadığı yer ,mideye giren kramplar,Leyla Leyla gezinmeler ,sevilenden başkasını düşünmeme vs. Aşkın gözünün kör olduğuna mantığının olmadığına inananlardanım ben de.
.
Haluk Levent’in bir şarkısında söylediği gibi en güzel aşk zor olan mıdır acaba?Bana soracak olursanız gerçek aşk nedir diye size verebileceğim en güzel cevap platonik aşklar
ve bir türlü kavuşamayıp efsane olan kişilerin yaşadıkları aşklar olacaktır.Aşkın ömrü kavuşulduğu zaman kısalıyor,kavuşulmadığı zaman ise uzuyor bence.Bu görüşün doğruluğunu kanıtlamak için biraz geçmişe yolculuk etmeyene dersiniz?Leyla ile Mecnun ne kadar da sevmişlerdi birbirlerini.Onlar için de aşkın gözü kördü.Güzellik pek de önemli değildi.Bu yüzden değimliydi padişahın huzuruna çıkan Mecnunun Padişahın Leyla o kadar da güzel birisi değilmiş demesine karşı onun verdiği cevap çok manidardı.Bir de ona benim gözümle bakabilseydiniz..Sevilene sevenin gözüyle kaç kişi bakabiliyor sizce.?
Gelelim platonik aşklara.Bu tür aşklar insanı mutlu ettiği kadar acı da verebiliyor.Birisini çok seviyorsunuz ve o bunu bilmiyor.Siz onu gözünüzde yüceltiyor farklı bir yere koyuyorsunuz.Halbuki onu çok fazla da tanımıyorsunuz belki de.Onu sürekli görmek istiyorsunuz ama gördüğünüz zaman yüzüne bakamıyor onunla ilgilenmiyormuş gibi davranıyorsunuz.Gözlerinizden ona karşı olan aşkınızı anlayacağından korkuyorsunuz.Bir taraf tan da keşke anlasa diyorsunuz.İç dünyanızda bin bir çeşit gel git yaşıyorsunuz.Onu gördüğünüz zaman fiziksel ve ruhsal dengeniz altüst oluyor.Kalbiniz daha hızlı çarpmaya başlıyor yerinden çıkacak gibi.Elinizi ayağınızı nereye koyacağınızı şaşırıyorsunuz.Herkesle rahat bir şekilde konuşan siz onunla karşı karşıya gelince adeta dut yemiş bülbüle dönüşüyorsunuz.Yanaklarınız cayır cayır yanmaya başlıyor.Yüzünüzü, saran kırmızılığı anlamasından korkuyorsunuz o anda.Telefon numaranızı bilmediği halde her çalan telefona o mu diye heyecanla bakıyor farklı bir sesi duyunca büyük bir hüsrana uğruyorsunuz.Ona karşı olan aşkınız giyim kuşamınıza da yansıyor.Daha güzel giyinmeye kendiniz ona beğendirmeye çalışıyorsunuz.Onunla aynı ismi taşıyan bir kişinin ismini duymak bile yüreğinizi pır pır ettirebiliyor.Daha önce dikkat etmediğiniz aşk şarkılarının sözleri dikkatinizi çekmeye başlıyor.Sanki bütün aşk şarkıları sizin duygularınıza tercüman oluyor o anda.Efkarlı efkarlı dinliyor bazen göz yaşlarına boğuluyorsunuz.Her sabah onun hayaliyle uyanıyor her gece onu düşleyerek uyumaya çalışıyorsunuz.Hatta bazen uyuyamıyor gecenin mürekkebiyle ona olan duygularınızı anlatan şiirler yazabiliyor,günlükler tutabiliyorsunuz.Kimi görseniz ona benzetiyorsunuz.Onunla aynı kıyafeti giyen birisini görmeniz ona yakın ses tonunu taşıyan birinin sesini duymanız bile sizi heyecanlandırabiliyor .Bile bile acı çekiyorsunuz.Platonik aşkların söz yazarı Yıldız Tilbe’nin söylediği bir şarkı geliyor aklınıza .Bit dersin bitmez ki aşk laftan anlamaz ki.Sonunu göremediğiniz halde pervane böceğinin yandığı gibi siz de aşk ateşiyle yanıp kavruluyorsunuz.Elinizde olmuyor onu yüreğinizde söküp atmak. Bir Şairin şu dizeleri dökülüyor dudaklarınızdan .’ Yani siz elmayı seviyorsunuz diye elmanın da sizi sevmesi şart mı.’Dostlarınız aileniz bu durumunuza üzülüyor ve onu unutmanın yollarını öğütlüyor size.Çivi çiviyi söker diyorlar.Doğru da söylüyorlar.Bunu yıllar sonra sizi gerçekten seven ,sizin de sevgisine karşılık verdiğiniz biriyle karşılaştığınız anda daha iyi anlıyorsunuz.
İlk aşklar unutulmuyor belleğinizin derin köşelerinde yuva kuruyor.Çünkü yoğun olarak yaşanan duyguların unutulmasının daha zor olduğu söylüyorlar psikologlar.Bu yazıyı okuyan ve evlendikleri kişinin ilk aşkı olmayanlar sakın kızmasınlar bana .Çünkü bu tür şeyler insan hayatında bir dönem yaşanıyor ve o sayfa evlendikten sonra bir daha açılmamacasına.kapanıyor.Al yazmalım Selvi Boylum’ filminde Türkan Şoray’ın da dediği gibi sevgi dostluktu,sevgi emekti,sevgi sıcak bir insan eliydi.Aşk insanı hayata bağlayan güzel bir duygu dostlarım ama karşılıklı olduğu zaman.Aşkın ömrü kısa ama sevgininki sonsuz.
Bir çam ağacının altındaki bankta el ele tutuşup birbirine sevgi dolu , aşk dolu gözlerle bakan iki yaşlı çift olmanız dileğiyle …
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.