- 746 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Kadınlar,kadınlar,kadınlarımız!Analarımız!
Hepsi bir ayrı kokusudur emeğin.Kimi üretimde, kimi okulda eğitimde,kimileri her gece nöbette, hastalıkta sağlıkta sırtında kamburdur geçim derdi,koşturur durur, umutları çocuklarının geleceğinde.
Ayşe’dir,Fatma’dır, ne farkeder isimleri hepsi herşeyden önce annedir.Bizleri bu yaşa getirip varedendir.
Bazısı yolda bir karanfille kutlanacak,başını kaşıyacak ya da kendisi bile hangi gün olduğunu hatırlamayacak.Bazısı için özel günler çok önemli:Giyinecek,kuşanacak belki bir eğlence ,belki bir yemekte geçecek gecesi.
Ya Mezopotamya’mın,Çukurova’mın,Anadolu’mun yanık kokan çehreleri?
Kiminin elleri tandır yanığı,kimi pamukta karartmış kızarık benzi.Kimi çay filiziyle ellerini kertiyor,kimi fırına koşuyor başının üstünde hamur teknesi,kiminin ılık suyla arası yok buz gibi çeşmeden helke helke su taşıyor.Elleri nasır,topukları kararmış,ne manikür biliyor ne çorap giyiyor.Çıplak ayakları bozuyor sessizliği:Ben emeğim,ben anneyim,ellerim,ayaklarım benzemese de ben de kadınım diyor.
Peki ya kadın olamadan yok olanlarımız.Hakkari de gözü dönmüş patlamayla çekip giden,daha kimliğini bile öğrenemeden toprağa verdiğimiz küçük kadınlarımız.Akıllarda saçının örgüsü, kadın ciğeri yakan küçük Ceylan’larımız.
Töre gürültüsünden korkup aşkı tanımayan küçük kadınlarımız.Ne o küçük yaşta kendisine biçilen pahadan haberdar,ne de saçını örten kızıl duvaktan.Küçük birer kız olamadan daha kadınlığa zorlanan yavrularımız.
Okul yolundan geri çevrilen eğik,bir ömür buruk ,kaldırılmayan başlarımız.
Kızlarımız,kızlarımız,kızlarımız.Eline ses çıkaran bir imkan vermezsek eğer,yok olacak analarımız.
Ya hiç olmayacak dileklerine tel bağlayan kadınlarımız:
Ne arasına dağ girsin ister evladıyla,ne tank görsün ne tüfek.Sinesine bastırdığı tülbentine sessizce hasretini fısıldayan kadın analarımız.
Gece yediği darbeyi yastığına gizleyen,her akşam umutla ekmek bekleyen,aç kaldığında kendisi,çocuklarına ben aç değilim siz yeyin diyen,yaprakları dallarından düşmek istemeyen birer sonbahardırlar sanki.Sızı onların ana yüreklerinin soy adı gibi.
Mezopotomya’mın,Anadolu’mun,Çukurova’mın, ilmek ilmek nakış kokan,halı, kilim ,geçim dokuyan ,yüreği beşikte kalmış emekçi anneleri.
Sorarım size:
Hangisinin böyle bir günü olduğundan vardır haberi?
Yasemin Gülmüş