DEDİ Kİ ! DEMİŞ Kİ !
Bir İngiliz siyasetçisi, “İnsanları ve toplumları sözcükler idare eder,”demiş.
İnsanlık tarihini incelediğimizde devlet adamlarında ve bilgelerden bize kalan sözler, bugün ders alınsın ve yarına ışık tutsun diye hep kullanılmaktadır.
Ünlü Kartacalı komutan Hanibal,
Roma seferinde ordusuyla birlikte Gebze’ye geldiği anda ,kendisine bütün yolların kapalı bulunduğu ve hiçbir yolun bulunamadığı anlatıldığında;
“Ya bir yol bulacağız ya da bir yol yapacağız” demiş.
Dünya seferine çıkan Büyük İskender herkesi etkisi altına almış ama Sinoplu bilge DİYOJEN’i alamamış ve söylediği ” Gölge etme başka ihsan istemem “ sözü söylenmeye devam etmekte.
Büyük hekim,filozof,çok yönlü bilge İbn-i Sina ,”İlim ve sanat takdir edilmediği yerden göç eder” sözü ve kendisi aleyhinde konuşanların durumunu da şu sözlerle anlatır,”Benim aleyhimde konuşanların durumunu keçilerin dağa tos vurmasına benzetirim, keçiler dağa ne yapabilir ki !”
Buluşları ile tarihte derin izler bırakan bilgeler,sanat eserleri yaratan sanatçılar,mimarlar,ressamlar, şairler,yazarlar,müzisyenler inanlık adına yarattıkları ve ürettikleri ölümsüz eserler bırakırken içi ve dışı boş Özbek deyişi ile “şeşendik sözlerle” uğraşanlar insana ve topluma zaman kaybettirmekteler.
Halk kültürümüz içerisinde güldüren ama düşündüren halk bilgileri Nasrettin Hoca, İncili Çavuş,Bekri Mustafaların fıkraları yanında , masallar,hikâyeler,fıkralar ve halk şiiri içerisinde “DEDİ Kİ ! DEMİŞ Kİ ! örneklerini de çok görebilmekteyiz.
Halk âşıkları atışmasında üzmeden, söz sanatı kullanarak, kırmadan ama derin anlamlar ifade eden deyişlerle ATIŞMALAR yapılmaktadır.Bu incitmeden yapıla söz düellosundan devlet adamları,siyasetçiler de ders almalılar. Söz, nerede, ne için, kim için ve ne zaman nasıl söylenir bunun en güzel örneğini âşıklar atışmasında görebilmekteyiz.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.
Birde bugünlerde olup bitenlere baktığımızda, bir halk sözümüzün ifade ettiği gibi” cevizin kabuğunu doldurmayan şeylerle “ insanlarımız ve toplum büyük ölçüde “DEDİ Kİ ! DEMİŞ Kİ ! ile zamanlarını tüketmekteler.
Bu konuda halkımız arasında yapılan çok anlamlı söylemler bize ışık tutmaktadır:
-Bir şeyin şuyuu vukuundan daha beter.
-Kaçan balık büyük olur.
-Aşağı mahallede bir yalan söyledim yukarı mahallede ben de inandım.
Bir gün değil her gün ve her an TV’ler,gazeteler,radyolar dedi kodu temeline dayanan,
DEDİ Kİ ! DEMİŞ Kİ ! ile uğraşıyorlar. Havanda su dövüyor,çıngıraklar, zilli maşalar,defler,dümbekler ve davul zurna eşliğinde toplumu bir boş amaca doğru sürüklemeye devam ediyorlar, adına reyting diyorlar ve üzerine şalgam suyu içiyorlar.
Sanat, kültür,bilim,edebiyat,araştırma ve uygulama konularına hiç zaman ayırmayan ve yer vermeyen TV ve basın “DEDİ Kİ ! DEMİŞ Kİ’ ye alet olursa toplum nere varabilir bunu Arşimet terazisinde tartmakta yarar bulunmaktadır.
Halk arasında söylenen şu ilginç fıkra içerisinden çıkarılacak dersler de vardır:
“Müteahhidin bir ölmüş ve cehennem de sıkılınca bir de şu cennete bakayım demiş.Cennet kalabalık ve yer yok. Oradakilere bağırmış Cehennemde ihale var,İhale !..Bunu duyanlar cehenneme koşuşmuşlar ve cennette kimse kalmamış. Cennette yalnız kalan müteahhit X, biraz düşününce , söylediğim ya doğru çıkarsa demiş ve cehenneme koşmaya başlamış…” Orada gördüğünü ve devamında neler yaptığını fıkra söylemiyor, okuyana yada dinleyenlere sonucunu bırakıyor.Bugünkü “DEDİ Kİ ! DEMİŞ Kİ” sonucu gibi….
Yahya AKSOY
YORUMLAR
tek kelimeyle olağanüstü bir yazıydı... birileri okusa keşke...
çok gerçekçi bir yazı ve çok güzel örnekler seçilerek oluşturulmuş mükemmel bir emek.
bu değerli kalemi yürekten kutluyor ve sonsuz hürmetlerimle selamlıyorum.
saygılar.
ipekyolu
çok teşekkürler selam ve saygılar.
Ne büyük bir ömürden çalıcı değil mi!
Halbuki ...
Böyle bir kadıncağız tanımıştım yıllar yıllar önce...
Konya'dayız 5 çocuklu güzelce bir hanım eşi işçi olarak libya da idi o aralar. Can sıkıntısını gidermek için dikiş nakış kurslarına giderken bir genç kız "abla, çok güzelsiniz bekar mısınız" diye soruyor. Kadın cevaplıyor; "Evliyim canım 5 de çocuğum var". Kız daha çok şaşırıyor. "Nasıl olur çok gençsiniz" Hanım da muziplik yapacak ya "Eşimin 1. hanımından zaten çocuklar" deyiveriyor.
Gel zaman git zaman konya küçük bir şehir yerli ahali hep birbirini bilir. Ahbaplıkları aslında uzaktan akraba olduklarını fark ettiriyor. Ama hanım unutmuş yaptığı şakayı. Kız unutmamış. Annesine söylüyor " ne iyi abla değil mi anne, biliyo musun eşinin ikinci karısıymış meğer :("
üzüntüyle paylaştığı bu cümle sonrasında 1 hafta içinde adamcağız işi gücü bırakıp dönmek zorunda kaldı kavga kıyamet "sen orada yeniden mi evlendin" vs. vs.
Meğer yukarıdaki mahallede söylenen yalanmış dedikodunun sebebi. Adamcağız Allah'tan çok düşkündü eşine ve ailesine. İş tatlıya bağlanmıştı.
asran tarafından 3/12/2011 5:24:43 PM zamanında düzenlenmiştir.
ipekyolu
en iyi dileklerimle selam ve saygılar.