Mavi Gülüşlü Kız (2) Umuda Sesleniş
Bulunduğu şehir onu boğar oldu.
Dayanamıyordu artık,nereye baksa o vardı,kalbi acıyordu , yüreğindeki yara daha da derinleşiyordu.
Dayanılmaz acılar çekiyor ve kaybettiği sevgilinin izleri heryana bulaşmıştı.
Uyuyamıyor,gözleri artık uykusuzluğu kaldıramıyordu.
Birçok defa birlikte yürüdükleri sokak artık darlaşmaya başlamış,her yürüdüğünde acısını birkez
daha yaşıyor ,yaşadıkça ölüyordu.
Dışarıda kalabalık bir dünya ,ama o kendini yalnız hissediyordu ,sanki tüm insanlık yok olmuş ve yanlız bırakılmıştı.
Benliği,yüreği,düşünceleri,hayalleri ve bedeni işgal edilmiş durumdaydı ,bulunduğu oda ona mezar gibi geliyordu.
Ve bir karar aldı buraları bırakıp gitmek ! evet gidecekti buralardan daha fazla dayanamazdı.
Hava kararmıştı,aldığı kararı annesine söylemek zorundaydı,ama nasıl?
Annesi akşam yemeği için onu çağırdı.
–Oğlum aşağı gel yemek hazır.
–Tamam anne Hemen geliyorum.
Masaya oturdu düşünceliydi ! Annesinin ne yemek yaptığını dair bilmiyordu.
Halbuki yemekte çok seçici idi,sevmediği yemekler evde yapılsaydı kıyameti koparırdı ve ogün yemek yemezdi.
Ama yaşadığı derin acı yüzünden tüm duygularını kaybetmiş,hayatı umursamıyordu artık.
Başını kaldırdı annesinin yılların verdiği yorgunluk,yaşam karmaşası içinde geçirdiği bunca yıla rağmen hala dimdikti.
Oda hayat arkadaşını yıllar önce yitirmişti,yaşamın ona sunduğu yol uzun ve yorucuydu.
Hem annelik hemde babalık yapıyordu tek başına kadın hali ile bana bakmıştı ve beni zor koşullara rağmen okutmuştu.
Bazı geceler annemin sessiz ağlayışına tanık olurdum,gözlerinde yaş sesizce bir durgun su gibi akıyordu ama biliyordum annemin yüreği deli bir nehir,patlamaya hazır bir volkan gibiydi.
Çok canı yanıyordu haykırsa onunla birlikte gökte haykırırdı.
Annemin canını fazla acıtmıyacak bir şekilde davranmam lazımdı,yapacağım her hata onu derinden üzerdi,çünkü yaşamda tek tutanağı bendim.
Ben ise güçsüzdüm umudu yitirmiş,yaşama kör bakmış biriydim ! Benim bu halim onuda çok üzüyordu.
Günlerce odamdan çıkmamam,birşeyler yememem ve bazı günler yüreğimin çığlıklarını tutamayıp dışa vurmam onu çok üzüyordu.
Nezaman konuşmaya çalışsa benimle ben hep kaçıyordum aynen gerçek yaşamdan kaçtığım gibi.
Kendimi toparladım derin bir nefes aldım ve konuşmaya başladım.
‘’Anne ben artık büyüdüm.Benimde yaşamımla ilgili yeni kararlar almam lazım,yani kendi yolumu çizmem lazım.Burda bulunmam senin içinde benim içinde doğru değil.Buralardan gitme kararı aldım,kendimi toparlıyana kadar gelmiyeceğim’’
Annesi yaklaşık on dakika boyunca hiçbirşey söylemedi.Hep oğlunun gözlerinin içine baktı.
Oğlunun acı çektiğini iyi biliyordu,oda memnun değildi bu durumdan ve bu durum onu hayli üzüyordu.
Oğlu annesinden çıkacak kelimere odaklanmıştı,acaba ne diyecek,kararı ne olacak!
Ve nihayet annesi konuştu
‘’Tamam oğlum,ama yabancı yerlere bırakmam seni o yüzden seni teyzenin yanına göndereceğim.’’
Bir an durdu kendi kendine’’teyzemi.’’
Teyze’sini tam unutmuştu yıllarca görmemiş,nasıl biri değişmişmi bilmiyordu.
Biraz düşündü aslında onun içinde uygundu ve annesinin bu teklifini kabul etti.
Hazırlığını yapmak için tekrar yanlızlığını paylaştığı sessiz duvarların ve hergece ağlayışlarına tanık olan odasına gitti.
Odasında loş ışık hakimdi duvarında büyük bir boy resim vardı,oda yitirdiği sevgiliye aitti.
Her gece o resme bakıp hatıraları anımsıyor,yüreği acıyordu.
Kendisi resmi çekmişti o resimi çekmek için herhangi bir zahmete girmemiş doğal olanı görüp düğmeye basmıştı.
Ama şimdi o yok,sadece resimleri ve anıları vardı.
Saldalye’ye oturdu saldalye tam dışarıya bakan pencerenin yanındaydı dışarıda yağmur çiseliyordu gökyüzü kara bulutlarla kaplıydı korku veriyordu yeryüzüne.
Bu havalarda yitirdiği sevgiliyle birlikte çok dolaştılar ilk öptüğü an geldi aklına.
Dışarı çıkmışlardı hava güzeldi ama birden kara bulutlar gökyüzünü esir almış ve gök kızgınlığını kara bulutlara gürlüyerek gösterdi ve dayanamayıp ağladı.
Etrafta sığınacak ne bir bina ne bir kulübe vardı,gök içindeki nefreti kusuyordu adeta.
Ve bu durumda kendilerini yağmura teslim ettiler,sırılsıklam olmuşlardı.
Birden göz göze geldiler gözlerdeki bakış,aşkın ve umudun bakışıydı.
İkisinin ıslak bedeni bir mıktanız gibi birbirine çekilde,o anda tatlı ve heyecanlı bir sıcakık hisettiler.
Gözler yanaştıkça ıslak dudaklar yağmura inat iki kalbi birleştiriyordu.
Artık ne bardaktan boşalırcasına yağan yağmur nede bedenlerinin ıslaklığı umurlarında değildi.
İlk öpüşleriydi,kendilerine geldiklerinde ateşli bakışların yerine utangaç bakışlar bırakır, hala dudağında tatlı bir yara varmış gibi hissediyordu.
Yatağına uzandı gözlerini derin ve karanlık uykuya kapadı.
Sabah erken uyandı,annesi valizini hazırlamış,onu götürecek araba bile gelmişti.
Son hazırlıklarını yapıp annesi ile birlikte evden dışarı çıktılar.
Annesi onu oğlunu süzdü,gözlerine baktı ve ağlamaklı bir hal ile konuştu.
‘’Oğlum kendine çok dikkat et,artık kendine gel yaşamını sadece birine bağlama.
Beni düşün ben senin için varım,sende benim içn var ol!teyzeni üzme,selamlarımı ilet.’’
Oğlu annesine uzun ve sıkıca sarıldı,sanki bir daha görmüyecek gibi,ve annesine
‘’Anne sen merak etme,benim burda ayrılmam daha iyi olacak,seni artık üzmüyeceğim,kendine dikkat et,ben hergün seni arıyacağım.’’Dedi.
Arabaya bindi ve bilinmez bir yolculuğa doğru yola çıktı ,ağaçlar ve elektirik direkleri sanki araba ile yarışıyorlardı.
Uzun bir aradan sonra ilk defa ayrılıyordu.Ama bu ayrılış farklıydı,belki hiç eve dönmüyecekti,annesini,arkadaşlarını hiç görmüyecekti.
Uzun bir yolculuktan sonra,küçük bir kasabaya geldiler.Yaşamı boyunca hiç buraya gelmemişti.
Hep teyzesi gelirdi onlara,teyzesi nekadar ısrar etse o bulunduğu yeri bırakamıyordu.
Şuan durum onun için çok farklıydı,geride bırakacak hiçbirşeyi kalmamıştı.
Yaşamından çok sevdiği yüreğine,kalbine hakim olanı yitirmişti,buda onun bir yokoluştu.
Buraya gelişi annesinin istediği üzerineydi,o bulunduğu yeri çevresini,arkadaşlarını,ailesini ve solduğu havayı bırakıp gitmek istiyordu.
Şuan durum çok farklıydı,hiç istemediği bir yerdeydi,yaşamının nasıl geçeceği mechuldu.
Oda bilmiyordu,kafasında oluşan ve cevap aramayı bekleyen sorular vardı.Ama o soruları çözmek yerine daha karmaşık bir labirent gibi karanlık dünyasında dönüp dolanıyordu ve dolanış mantıklı düşünmesini engelliyor,onu sonsuz uçurumlara atıyordu.
Arabada inerken teyzeni onu karşıladı.Teyzesi orta yaşlarda,solgun yüzlü,kilolu bir kadındı.
Onun yanına yaklaştı iyice bir süzerek.
‘’Oğlum nekadar büyük olmuş ,koca bir adam olmuşsun ama çok zayıfsın sen’’
‘’Teyze merhaba evet büyümüşüm sende çok değişmişsin’’
Onu karşılıyan sadece teyzesi değildi ,teyzesinin 2 kızı ve birde küçük bir oğlu vardı daha 5 yaşında idi.
Kızlarını biliyordu ama hiç görmemişti kızlardan birinin yaşı onun la aynıydı,diğerin yaşı ise 15 di.
Onlarla merhaba laşırken,onunla yaşıt olan teyzesinin kızı çok alımlı,güzel ve kırsal kesim yaşamında olduğu için bakımsızdı.
‘’Merhaba kuzen nasılsın iyimisim ? ’’
‘’Merhaba iyiyim teşekkürler,sizler nasılsınız iyimisiniz’’
‘’Teşekkürler bende iyiyim’’
Teyzesinin kızı onun bu durumunu biliyordu ,annesinden duymuştu ve buraya gelirken onu tembihlemişti,ona belli etmiyecekti.
Ama kız kuzenini böyle hayal etmiyordu,bu kadarını beklemiyordu,ondan ilk görüştü hoşlanmıştı.
Ama durumun farklı olduğunu,bundan dolayı yapacağı bir hata acı çekmesine neden olabilirdi.
Teyzesi en büyük kızına
‘’Kızım kuzenini odasına götür,yol yorgunudur,ona yemek hazırlayın,odasına geçsin dinlensin’’
‘’Buyur gidelim’’Dedi kız.
Valiz’ini aldı yavaş hareketlerle yürüdüler,kız sürekli onu süzüyordu adımlarına bakıyordu, düştüğü durumu bildiği için çok dikkatli davranıyordu.Kız onunla sohbet etmek için annesini sordu.
‘’Eee teyzem nasıl? İyimi’’
‘’İyi teşekkürler’’Diyip kısa bir cevap vererek konuyu kapattı.
Odaya girmişlerdi kuzeni.
‘’Bu senin yatağın,herhangi bir ihtiyacın varsa söyle açmısın sana birşeyler getireyim’’
‘’Yok teşekürler aç değilim biraz dinlenmek ve uyumak istiyorum’’
‘’Tamam sonra görüşürüz’’
Diyip odadan çıktı…..
Odayı iyice bir süzdü,etrafa baktı,duvarda bazı tablolar asılıydı ,bu tablolardan bir tanesi ilgisini çekti.
Bu taploda bir kadın vardı denize uzanmış sağ kolunu kaldırmış ve sağ konunun parmaklarında kanatlarını açmış uçan bir martı vardı.Tabloda gökyüzü hafif bulutlu ve yeşillere bürünmüş küçük bir ada gözüküyordu.Bu tablo giden bir sevgilinin öyküsünü resmelemişti.
Tabloya uzun uzun baktı ve birden gözlerinde yaş akmaya başladı,bu tablo sanki giden sevgiliyi anlatıyordu,bu bir tesadüf olamazdı.
Aşkı aramıyordu,unutmak istiyor ama unutamıyordu,aradığı tek şey yanlızlıktı ve sevgiliye ait ne varsa yakıp yıkmak ve bir daha anılara dalmamaktı.
Yatağa uzandı,derin bir nefes çekerek,nefesini yanlız odada sessizliğe bıraktı.
Çok yorgundu,gözlerini karanlığa bıraktı ve derin bir okyanusta kendini derin sulara attı.
Odanın kapısı çalındı,biri onu çağrıyordu
‘’Kuzen akşam yemeği hazır seni bekliyoruz’’
Bu söz bir kaç defa tekrarlandı ve gözlerini karanlıklardan o ses ile açtı.
Sersemleşmişti zar zor algılıyabiliyordu sesi.
‘’Tamam kuzen geliyorum’’diyebildi sadece.
Yavaş hareketlerle yataktan kalktı,dışarıdaki musluk ile yüzünü yıkadı,başını gökyüzüne kaldırdı yıldırlar parlak bir şehri anımsatıyordu.Hava çok güzeldi,yazın ortasıydı,şarkı söyleyen cırcır böcekleri susmak bilmiyordu.
Teyzesinin sesini duydu.
‘’Hadi oğlum yemek hazır seni bekliyoruz’’
‘’Tamam geldim teyze’’
Odaya girdi tüm aile yemek masasına oturmuş onu bekliyorlardı ! ‘’Çok özür dilerim beklettim sizi’’
Teyzesinin kocasıda yemek masasındaydı iri yarı gövdesi ile halen dimdikti onu en son teyzesi ile birlikte gördümüştü daha küçükken oda hiç değişmemişti tek değişen oydu.
‘’Gel oğlum,maşallah koskocaman adam olmuşsun seni görmüyeli yıllar oldu durumun nasıl iyimisin,annen nasıl oda iyimi’’
‘’Teşekkürler iyiyim,annemde iyi sağolun.’’
Masaya geçti ona ayırılan sandalyeye oturdu.
Açtı ama canı birşey istemiyordu,ayıp olmaması için yemesi lazımdı zorlukla midesine diziliyordu lokmalar.
Teyzesinin kızı ise gözaltında ona bakıyordu içindeki volkanı dindirmeye çalışıyordu.
‘’Ben yemeğimi yedim,size afiyet olsun biraz dışarı çıkıp hava almak istiyorum’’
‘’Tamam oğlum sanada afiyet olsun’’
Dışarıda güzel bir hava vardı dışardaki saldalyeye oturdu,gökyüzünü izledi biraz canı o anda sigara içmek istedi,cebindeki sigarayı çıkardı ve içmeye başladı her içişinde öksürüyordu,bir türlü alışamamıştı sigaraya,her içişinde yüreği çıkacak gibi oluyordu.
Sigaraya başlıyalı 1 yıl olmuştu.
Biraz dolaşmak sitedi,saldalyeden kalktı yürüdü,karanlık heryere hakim olmuştu,ama ay ışığıyla karanlığı kesiyor etrafı aydınlatıyordu ay ile karanlığın savaşını ay kazanmıştı bu gece.
Sanki biri onu çağırıyordu,dönüp arkasına baktıği yer geldiği yerdi.
Karanlık ormanı esir almıştı,ayışığı ormanı koruyamıyordu,karanlıkla girdiği savaşı bu sefer kaybetmişti.Karanlık zafer sarhoşluğuna girip korkunç yüzünü ağaçlara vurmuş,ağaçlar bir canavara dönüşmüştüler.
Tekrar yoluna devam etti,ama içinde korku,kaygı ,endişe ve şüphe vardı.
Hava sıcaklığını yitirmiş,karanlık geceye yavaş yavaş hakim olmaya çalışıyordu.
Gökyüzü çoktan karanlığa teslim,karanlığın hırçın bulutları gökyüzünü bir perde gibi kaplamış gürlüyordu.
Sonunda ormandan çıkmıştı.Ama karanlık geceye hala hakimdi.
Kendisi bir türlü karanlığa alışmamıştı aksine onu ürkütüyor ve korkutuyordu.Onu bu durumunda sadece yitirdiği sevgilisi kurtarıyordu.
Ama onun gidişi karanlıktı ve halen bile karanlık gidişlere hakimdi.
Yavaş adımlarla yürüyorken,birden duraksadı,karşısında iki çift göz belirlendi.
İkiside ürktü ve bir adım geriye gittiler.Biraz durduktan sonra seslendi
‘’Kimsin’’
‘’Benim’’Sesinden anlamıştı bu teyzesinin kızıydı.Biraz rahat nefes alarak yaklaştı.
Teyzesinin kızının gözlerine baktı ilk defa bukadar yakında bakıyordu.
Bu gözler ona tanıdık gelmişti ona güven ve huzur vermişti.
Gökyüzü karanlığın şiddetine dayanamayıp öfkesini kustu.
Yağmur adeta barbaktan boşalırcasına yağıyordu.
Kız ‘’Herkes seni arıyor nerelerdesin.’’
‘’Ben biraz hava alayım dedim ama kayıp oldum,ormanın içine girmişim yolumu bulamadım’’
Karşılıklı bu sözlerden sonra ikiside sustu.
Yağmur ş,iddetini yitirmemiş ikiside sırılsıklam olmuştu.
Kız hafiften bir gülümseme yaptı.Oda bu gülümseye,gülüşü ile karşılık verdi.
O sevgilinin gidişi ile hiç gülmemişti,giden sevgili onun gülüşünüde almıştı.
Kızın bu gülüşü giden sevgiliyi anımsatıyordu.Kıza iyice yaklaştı,yağmur halen yağıyordu ıslak olan bedenler bu yakınlaşma ile birleşiyordu.
Dudağı kızın dudakları ile birleşti,neyaptığını bilmiyordu,kızda ona karşı koyamıyor ona cevap olarak yüreğini veriyordu.
İki dudak birbirini bırakınca kendilerine geldiler gözler hiç ayrılamıyordu.
Kıza’’Senin gülüşün yitirdiğim sevgiliyi anımsatıyor,onu sende görüyor ve hisediyorum’’
Ve kızın elini tutup umud yüklü yarınlara yürüdüler….
Serdar ÖZDEMİR…
16 Şubat 2011/Çarşamba
Saat: 10:31