- 784 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HAYAT NE RENKTİR?
Ne demiş şair’ Kim bilir nerde kaç yaşında/Bir ömürlük saltanatın olacak bir musalla taşında.En büyük gerçek ölüme rağmen insanlar kendilerini bu dünyada değmeyecek durumlar için üzüyor,ülser kanser oluyor ve bir anda ötelere göçüp gidiyor.Hiç bir şey üzülmeye değmiyor aslında.Hele ki değiştiremiyeceğimiz şeyler için.
Bazen şu dünyada hiç kötülük denen şey olmasaydı ne güzel olurdu diye düşünüyorum.Her şeyin zıttıyla yaratıldığının farkındayım.Kötüler olmasaydı iyilerin değerinin anlaşılmayacağını da biliyorum ama yapılan kötülüklere ikiyüzlülüklere çıkarcı ilşkilere de gelemiyorum.Herkes birbiriyle iyi olsun diye dualar ediyorum ama olmuyor.Belli bir noktadan sonra insanları değiştirmenin zor olduğunu anlıyorum o anda.Bu durum içimi çok fazla acıtıyor.
Hani bir yazar ’Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir’ diyordu.Olmuyor kardeşlerim bazen bazı şeyler değişmemek konusunda ısrar ediyor.Hep aynı pencereden bakarsak olaylara ,olayları o pencereden gördüklerimize göre yorumluyoruz.Oysa başkalarının penceresinden de olaylara bakmayı denemeli ufkumuzu genişletmeye çalışmalıyız.Ancak o zaman bir şeylerin değişebileceğini anlayabiliriz.
Dertsiz kul oğlu kul yok bu dünyada biliyorum ama dertlerimizi en aza indirgemenin yolunun da elimizde olduğunu biliyorum.Boşuna dememişler insan aklı nelere kadir diye.Aklımızı ve yüreğimiz en iyi şekilde birleştirip kullanırsak bir çok şeyin üstesinden gelebiliriz diye düşünüyorum.Yeter ki değişmeyi isteyelim.Bu yolda küçük küçük de olsa adımlar atmaya başlayalım.
Dünyaya bazen bir seyirci gözüyle de bakmayı başarırsak çözümsüz sorunların kalmayacağını biliyorum.Tabi her zaman seyirci olmanın insanı olumsuz şekilde etkilediğini yaşayanlardan biriyim.Her şey ölçüsünde güzel.
Bu hayat oyununda her birimize aslında birbirinden çok da farklı olmayan roller verilmiş.Tek farklı olan bu büyük dünya sahnesinin içinde herkesin rolünü oynayacağı farklı küçük sahneler var.Roller değişmiyor belki ama karakterler değişiyor.Kimi insanlar rolünü hakkıyla oynayıp sahneden eyrılıyor kimileri ise rolünü tam anlamıyla oynayamadan sahneyi terk edip gidiyor.Bu terk ediş bazen oyuncunun isteğiyle oluyor bazen de yönetmen oyuncunun bu role yakışmadığını veaya farklı bir sahnede daha iyi rol oynayacağını düşünüyor galiba.
Sahnede bazı tipler vardır hiç değişmezler biliyorsunuz.Kötü tir hep kötüdür iyi tip ise hep iyidir.Oysa en zoru karakter rolünü oynayabilmek ve bu rolün üstesinden gelebilmektir.Çünkü karakterler sürekli değişkenlik halindedir.Bir bakarsınız iyidir bir bakarsınız kötüdür.
Herkesin kendine has bir karakteri vardır derler doğrudur.Hepimiz içimizde iyiyi ve kötüyü birlikte taşırız.Hiç kimse ne her zaman iyidir ne de her zaman kötüdür.Yaşadığımız her olayda iyi ya da kötü farklı kişilik özellikleri sergileriz.Her olayda farklı özelliklerimizi keşfeder kendimiz tanımaya çalışırız.
İyi ve kötü her an içimizde mücadele eder .Bu siyah ve beyaz rengin mücadelesine benzer.Bazen kötüyü altetmek zordur ama asıl önemli olan da bunu başarabilmektir.Bu durumu ben eren ,derviş dediğimiz kişilerin belli bir mertebeye gelmek için çektikleri çileye benzetirim.Bu çileyi çekmek hiç de kolay değildir.Bir gülün dikenleri gibi insanın her yerini acıtır,kanatır ama sonunda güle kavuşmak vardır ya...İşte insanı hayata bağlayan da güle kavuşmak isteğidir.Sonunda vuslat olcaksa çekilen çileler kutsaldır bence.Yeter ki çilelerimizin bizi çok fazla incitmelerine izin vermeden onları yaşayalım.Her şeyin aşırısı zarar ortası karardır diyenlerdenim ben de.
Hayatımız ne siyahtır-kötü-ne beyazdır-iyi- bence.Hayat gridir.Siyah ve beyazı içinde barındıran gri renktir hayat.Gri rengin ne kadar koyu ne kadar açık olacağına da bizler karar veririz.Herkesin açık gri bir hayatı olması dileğiyle...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.