- 1967 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HASRET
Merhaba "Azize"m!
Her bu kalemi elime alıp ve bu defterin,beyaz zambaklar ülkesinden gelen pak sahifelerinde hayallerle dolaştığımda,utanıyorum kendimden.Çünkü sen başka diyarda,başka bir taht’ta ahamlı-şahamlı oturuyorsun.Burada yeller esiyor yokluğunu fırsat bilerek.ama "hayalin" müstesna...
Ey ma-i karın pejmürdesi şavkı ayninde olan Azize! Yanıyorum hasretinden...Şairlerle oturup, bir destur-i hasbıhalde senin hayalinle kendimi kandırıyorum.
Şimdi bir kanunun sesi geliyor... az kulak ver,dinle!Ses usul usul geliyor kulak perdelerime.Bir titreşim var kulaklarımda ki her bir titreşimle kalbimdeki kan çalkalanıyor ve dökülüveriyor iman tahtımdan.Kays’ı geçtim bu imam tahtıyla.Ama hala bir acı var bedenimde.Çünkü bu satırlardaki akvaller,kalemimden düşerken, senin başka bir gülzadede bir gül olduğunu hatırlatıyor.Ve kendimden iğreniyorum...Fakat söz de geçiremiyorum bu göğsümdeki sarhoş gönle.Eriyorum.Anla ey yoluna can verilen Azize!
Bir yağmur var dışarda.Deli deli iniyor yeryüzüne her bir yağmur damlası. Odamın penceresindeki camında haykırışlar var damlalardan.Öyle ki camı çatlatırcasına...Onlar da biliyor,benim de onlar gibi bir sevdalı olduğumu.Ve anlıyorumn...Onların sevdası dışardaki beton yığını değil.Onlrın sevdası aşk ovasındaki toprak...Toprakta açmakta olan gonca gül...Fakat beton yığını dar geliyor onlara.Akıyorlar sel sel caddelerden.Bir şikayet var insanlardan...İnsanlar ki anlamıyorlar bu damlaların sevdasını.Anlamıyorlar...Ey insanlar! Hele bir kulak verin bu katrelere.Bırakın bu katreleri! Onlar sevdasına gidiyorlar,heyecanla.Kaldırın betonlarınızı.Rahat etsin birazcık gönlünüz ve bırakın birazcık gönül gevşesin...
Ey Azize! Keşke ben de bir katre olup sana aksaydım...Gonca gülüne bir çiğ olup düşseydim.
Alem-i berzahtan bir ses var...Bir ses...Yankılanıp duruyor...Gittikçe artıyor ses.Bir kulak verin bu ses’e! Sanki bu bir aşkın sesi...Ve kulak veriliyor bu ses’e: Bir kalbin sesi...Hayır hayır,bir aşkın sesi.evet, evet evet bir aşkın sesi.Ve anlaşılıyor aşıkların sesi.Ses hala var,durmuyor...İnleye inleye geliyor.Bana çarpıyor büyük aşıkların sesi,sana bakarken.Seni düşlerken...Ve sana tutuldum bu esnada.Hürmüz ile karşılaştım,her gözlerinde hayallere daldığımda.Ya ben Ehrime’i yendim,senin bakışlarında;ya da Hürmüz geldi seninle bana ki üç olduk Ehrimen’e karşı.Aşk,güzellik,iyilik...Ben,Sen,Hürmüz...Bir şeyler oldu bana sana bakarken.Hürmüz hafifliğe boyun eğdi,senin hapisliğine soyunurken.
Ey sevilen!
Bak şakaklarım değişti.Bir taraf gece, bir taraf gündüz...Gece,gündüzden kısa...Ve sen yoksun.
Isparta’da bir gonca gül oluşur.Kars’ta güneş doğar...Güneşin şavkı değer goncagüle,ta Kars’tan...Ruha’ya da uğradı,Isparta’ya giden güneşin şavkı.Ruha kapıldı güneşin şavkına,bir görüşten sonra.Gönül kaptırdı...Bir deli gibi ardı sıra peşinden gitti.Ve Isparta’da goncagüllerin arasına düştü kendini hissetmeden.Gonca güller arasında bir kardelen gördü Ruha.Ve kendini de kardelende...Kendini kaybetti kardelenin aynında.Ama neyler ki kardelen başka bir gülzadede.Ruha iç çekti.Ama nafile...Giden gitmiş,görünen ise başkasında...Ruha’nın başı önüne düşer.Üzgün.Çaresiz.Hiçbir şey gelmiyor elden.Çünkü kapıldığı kardelen başka bir bahçede açtı.O anda bir ses geldi,Isparat’nın eşsiz gülleri arasından. "Ey kendini harap eden aşık! Bırak kardeleni.Çünkülesi,güneş gördü.Ömrü kısa.Hem maden gülzadeye düştün,sağına soluna bir bak.Ne görüyorsun?" Ve ruha etrafına bakar:"Aman ya Rab! Ben ne kör ve nankörüm!"
Gözyaşılı bir gözle... Vesselam!
Bilal (İKİZASLAN)
NOT:Acılar artar,habibin dilberden her uzak kalışında...
17.11.2009/Salı/Istanbul.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.