- 1488 Okunma
- 15 Yorum
- 0 Beğeni
SEKİZ MART SIZISI
Muşamba örtülü tahta masada dört kişi oturmuş, muhtarı bekliyorlardı. Bekleyenlerin ikisi, yaşını başını almış adamlardı. Diğeri, sürekli yere bakan suskun bir gençti. Birisi vardı ki masada, bütün bu kalabalık onu görmek için toplanmıştı. Odaya giremeyenler, pencere önünde birbirlerini itip kakıp duruyorlardı.
Görmek istedikleri kişi ise, on üç yaşına gireli iki ay olmuş küçük bir kız çocuğuydu. Zeynep’ti seyrettikleri gelin. Zeynep; bukle bukle sarı saçlarıyla, korkuyla bakan ela gözleriyle, hayata direnmeye çalışan çelimsiz vücuduyla orada neden bulunduğunu idrak edemeyecek yaştaydı henüz.
Sokaktaki arkadaşlarıyla oyunlar oynamak, okula gitmek istiyordu. İstiyordu da ona soran yoktu ki; “sen ne istiyorsun?” diye. Etrafındaki büyükleri, Zeynep’in en baştan yazılan kaderini yeniden yazmaya taliptiler sanki. Hâşâ! Kendilerini Tanrı mı sanıyordu bu insanlar(!) Hayat; Zeynep’in hayatı değil de kendi hayatlarıymış gibi yön verip evirip çeviriyorlardı. Hiç kimse sormamıştı Zeynep’e; “evlenmek istiyor musun?” diye.
Üzerinde eğreti duran gelinliği ile yüzüne sürülen boyalarla kendisini sirk maymunundan farksız hissediyordu o an Zeynep. Neyi merak edipte toplanmıştı bunca insan? Kadınlar gününde bir çocuğun katledilişini mi? Kaybolan ümitlerini, yok edilen düşlerini mi? Neden Zeynep ve Zeynep gibiler kendi hayatını kendileri seçemiyor, neden istemedikleri hayatı yaşamaya zorlanmışlar ve hâlâ zorlanıyorlardı?
Birden kalabalıkta bir uğultu başlamış, beklenen konuk, elinde dolaştırmaktan eskittiği kara kaplı nikâh defteriyle odaya girip masadaki yerini almıştı. Defterini açtı ve Zeynep’e dönerek sordu:
“Mehmet kızı Zeynep; Mustafa oğlu Kamil’i kocalığa kabul ediyor musun?”
Zeynep; utangaç yüzünü yerden kaldıramadı. Muhtar’ın sözlerine de aldırmadı. Muhtarın birinci, ikinci ve ancak üçüncü soruşunda, kenarda dikilen babalığı usulca masaya yanaşıp, kimseye çaktırmadan Zeynep’in bacağına kuvvetli bir çimdik attı. Zeynep, uykudan uyanır gibi kısık bir sesle, “evet” dedi. Kalabalıkta bir alkış tufanı koptu. O gün; sekiz mart Dünya Kadınlar Günü’ydü.
Zeynep kadın olunca anladı(!)
SEKİZ MART SIZISI
Bir çocuk gelir gözlerimin önüne
Nikâha zorlanmakta…
Aklı?
Yarınki oyunda
Saklanacak daha iyi bir yer bulmakta…
Fikri(!)
Onun fikri yok ki…
Emine UYSAL
8.3.2011
YORUMLAR
Toprak uykuya doymuştur artık,
yeniden uyanır mart ayında.
Can suyunun anlamı derindir
Köklerle vuslat bayram demektir.
Bir rakam var ki;
keskin köşeler ona yabancı,
kadınlara benziyor endamı.
Halbuki;
kalemin yegane coşkusuydu,
o rakamın üstünü
gülen gözlerle süslemek
ve cemreler hiç veda etmeyecektiler.
Bedene üflese de ayazlar,
güllerin özünü üşütmeyecekti, ölene kadar...
Gel gör ki;
hasret bıraktılar baharın renklerine,
bir goncayı zamansız kopardılar dalından,
Hüzünlü bir film oynar gözlerin önünde,
her 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde... 09.03.2011-Ahmet BOZTAŞ.
SEKİZ MART SIZISI hüzünlü bir hayat hikayesiydi.Yazınızı okuyunca kaleme aldığım duygular sayfanızı süslesin istedim hemşehrim...Allah insanlara hayallerindeki gibi mutluluklar nasip etsin.Başka Zeynep'lerin oyunları yarım kalmasın.Gönül dolusu selamlar,saygılar Emine hanım...
Bir toplulukta konuşurken birden sessşzlik olunca, dünyaya bir kız çocuğu daha geldi denir. Bunun anlamı, hayat boyu çekeceği sıkıntıların sessizliği olsa gerek... Dünya kadınlar gününe yaraşıtr güzel bir öyküydü sevgili arkadaşım. Kalemin var olsun. Dünya kadınlar günün kutlu olsun. Sevgilerimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle.
Annem 13 yaşında evlendi, ondört yaşında beni dünyaya getirdi. Düğün akşamı herkes evine çekildiğinde babama: "Beni eve götür, geç kaldım babam beni öldürür." dediş. Yani daha düğünün ne için yapıldığını dahi bilmiyormuş. Oynayacağız geri geleceğim sanmış garibim. Tabiki bir daha gidememiş. En azından çocuk olarak...Allahtan sevgili babam ona çok aşıktı ve onu herşeyden korumaya çalıştı. Ama yine de çocukların erkenden büyütülmemesi taraftarıyım. On bir yaşındaki kızıma "genç kız olmuş" diyorlar da sinir oluyorum. Çok meraklıyız kızları anında büyütüp evlendirmeye...
Kutluyorum seni Emine Abla. Duygulu bir şekilde kaleme almışsın çocuk gelinlerin kaderlerini
Sevgiler.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle.
bu günün kalemi kim diye sorsalar Emine arkadaşım derdim..
kalenine kuvvet şairem..
sevgii le selam olsun
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle.
çocuk anneler
sosyal bir yara ülmede
bez bebekten ağlayan bebeğe geçiş ve unutulan bebeklikler
bazen nefes almakta zorlanıyor insan
duayrlı yüreğine sağlık dostum
bu yazı güzel olmuş
toplumumuzda duyarlı insanların çoğalması ile bu illetten belki kurtuluruz...
sevgiler saygılar dostum
Emine UYSAL (EMİNE45)
Saygı ve selamlar.
Gören yüreğine, yazan kalemine kurban Emine...
Hiç kimse kutlamasın kadınlar gününü...Ezmesinler, üzmesinler,hor görmesinler, saygısızlık etmesinler yeter...
Kadınlarda canları pahasınada olsa, ezdirmesinler kendilerini, saygısızlığı kabul etmesinler...Dimdik yürüsünler toplumda...
Oysa bir elmanın iki yarısı gibi kadın ve erkek...Her erkek kendi kadınının değerini bilse ve her kadın kendi erkeğinin değerini bilse, yaşam ne güzel olurdu...sevgilerimle CAN.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Kadın olmak zor be dostum hem de çok zor!
Sevgimle arkadaşım.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle.
Böyle dramların son bulması dileklerimle... Zeynep ve onun gibilerin gülmeye,mutlu olmaya da hakları var...
Yazın,bir romanın özeti gibi geldi bana:-)))
Tebrikler.
Selamlar.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgi ve saygımla.
Arkadaşım eklediğin şiirle bütünlük kazanmış bir öykü... Öykü diyorum ama aslında her öykü, gerçeklerden bir parça değil mi?
Dilerim ülkemde ki her kadın, yaşama hakkına, seçme hakkına sahip olur...
Yüreğime dokundu Zeynep ve nice Zeynepler. Sevgilerimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle.
kadınlar gününe yaraşır bir yazı......çocuğu kadın yapan şerefsizler...mal gibi satan şerefsizler....ona kadınım diye bakan dedesi yaşındaki sapıklar.....hiç kaldıramam hiçte dayanamam....kalemine sağlık kardeşim.....içim kalktı ya....saygılar
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygı ve selamlar.
Birden kalabalıkta bir uğultu başlamış, beklenen konuk, elinde dolaştırmaktan eskittiği kara kaplı nikâh defteriyle odaya girip masadaki yerini almıştı. Defterini açtı ve Zeynep’e dönerek sordu:
“Mehmet kızı Zeynep; Mustafa oğlu Kamil’i kocalığa kabul ediyor musun?”
Zeynep; utangaç yüzünü yerden kaldıramadı. Muhtar’ın sözlerine de aldırmadı. Muhtarın birinci, ikinci ve ancak üçüncü soruşunda, kenarda dikilen babalığı usulca masaya yanaşıp, kimseye çaktırmadan Zeynep’in bacağına kuvvetli bir çimdik attı. Zeynep, uykudan uyanır gibi kısık bir sesle, “evet” dedi. Kalabalıkta bir alkış tufanı koptu. O gün; sekiz mart Dünya Kadınlar Günü’ydü.
Zeynep kadın olunca anladı(!)
.......Hani bir şarkı vardı," Zeynep bu güzellik var mı soyunda..." diye devam eder.
Belli ki soyunda ki güzellik , ne yazık ki kaderinde yok küçük Zeynep'in.
....Bu anlamlı yazınıziçin sizi yürekten kutluyorum.
....Saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygımla.
hazin bir öykü
çocuk kadınların son bulması dileğimle
kutlarım duyarlı yüreğini arkadaşım
sevgilerimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle.
gündeme ışık tutan harika bir sayfaydı
doğruyu söylemek gerekirse
kısa öyküde oldukçe iyi gördüm seni emine
yürekten kutluyorum bu başarını
sevgimle
tüm dostların dünya kadınlar günü kutlu olsun
Emine UYSAL (EMİNE45)
Teşekkürler arkadaşım.
saygı ve sevgimle...