- 1090 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
BİR KÖY VAR UZAKTA...(5)
Tekrar görüşmek üzere arkadaşların yanından ayrıldım. Zaten günaşırı köye gelip “tavşan amca” da oturuyorlardı. Tavşan amca, Mehmet amcanın kardeşiydi. Dudakları,tavşanınkine benzediği için o lakabı almıştı haliyle.Ama çok çalışkan bir adamdı. Köy halkına göre varlıklı birisiydi. Traktörü, patosu, inekleri,tavukları, iki tanede azılı köpeği vardı.Bunlara rağmen bir o kadar da cimriydi…Oğlu yeni evlendiği halde onu başka eve ayırmış,oradan kira aldığı gibi yediği içtiği yumurtaların,ekmeklerin, çökeliklerin de hesabını tutuyormuş.Harman sonunda,verdiklerine karşılık; buğday, fiğ,v.s. alacakmış.
Köye kestirmeden dönmek için ormana daldım. Pelit, gürgen ve çam ağaçlarının arasından yürüyorum. Arada bir sarp yerlerde neredeyse taşın üzerinde çıkmış, çam ağaçlarına ,hayretle bakıyorum. Hayata tutunabilmek için ölüme direniyorlar,mahzun mahzun,iğne yaprakları ile bana doğru bakıyorlardı sanki.Bu yüzden çam ağaçlarına daha bir sevgiyle,gıptayla bakıyorum. Onlardan kendime göre dersler çıkardığım oluyordu hasbel kader. Kışın ayazına, fırtınasına inat, yeşil kalmayı bile başarabiliyorlardı.Yani hayatın bütün olumsuzluklarına rağmen,pozitif bir bakış tarzı gibi.Ayrıca erozyonu önlemeleri de işin başka güzel tarafıydı…
Karınca kolonisine rastlıyorum. Bu karıncalar, bildiğim diğer karıncalardan çok farklı,daha bir irice.Hırslı bir şekilde çalışmalarına devam ediyorlar.Yerin altında maden arıyorlar sanki…Çalışma deliklerinin kenarına çok miktarda toprak yığmışlar,hala da devam ediyorlar…Çalışma azimlerine hayranım doğrusu...Aynı tempoda,yılgınlığa düşmeden hedefe doğru gitmek; insanoğlunun alması gereken büyük bir ders olmalı…Ah bir karıncalar gibi olabilsek… Agresifliğe meydan vermeden karıncalar gibi çalışmak; bence başarılı olmanın somut bir göstergesi,diye düşünüyorum…
Ormanın içerisinde yer yer toprağın delik deşik edildiğini görüyorum. İncelemeye çalışıyorum. Kim yapmış olabilir diye düşünüyorum. Tahrifattan dolayı birkaç tane canlı kalabilmeyi başarabilmiş, menekşe çiçeğinin yumruları dikkatimi çekiyor.Bunu yapanın büyük ihtimalle domuz olabileceğine karar veriyorum. Burunları ile traktör gibi sürmüşler mübarekler…Ne yapsınlar, karın doyurma derdi.Bütün canlılar bu amaç uğruna devinim halinde değiller mi? Her hayvan gibi domuzların bu çabasına da saygı duyuyorum,hatta gıpta ediyorum;kendi çabaları ile ekmeklerini taştan çıkarmak diye buna derler işte. Yabanisini canlı olarak hiç görmediğim için merak da etmeye başladım bu hayvanları.
Neyse!.. Romantik yönüm dalga dalga esmeye başladı ya bir kez…Ormanın içerisinde,dinginliğinde kaybolup gitmek istiyorum. Gözlerim, pelit ağaçlarının yapraklarında beliren şıraya takılıyor. Parmaklarımla dokunuyorum.İki parmağım birbirine yapışıyor adeta…Havaların kurak gideceğine delalet olmalı…
İlerden yaklaşan bir hışırtı duyuyorum, belli belirsiz. Aniden kafamı,çeviriyorum o tarafa. Kuyruğu uzun ve yukarı doğru dik olan açık kahverengi renkli bir hayvanla bir lahza göz göze geliyoruz. Sonra hayvan, ölüm sessizliğiyle ormanın içerisinde kaybolup gidiyor…Allah Allah! Bu hayvan, ne olabilir; kurt mu,tilki mi,sansar mı? Çıkamıyorum işin içinden! Neyse köye gittiğimde sorar öğrenirim diye içimden geçiriyorum…Kuyruğu dik olduğu kesindi.Belleğime kayıt ettim,bu özelliğini…
Fazla uzağımda olmadığı belli, hayvanların boğazına takılı çan sesleri duymaya başlıyorum. Biraz sonra bu sesler, daha da yakınıma geliyorlar. Arada bir inceden inceye ormanın dingiliğini delip geçen ıslık sesi,kulak çeperlerime doğru yankı yapıyor…Tamam! diyorum bu da çobanları olmalı...Hayvanları henüz göremiyorum ama çan sesleri ile aramdaki mesafenin gittikçe daraldığını hissediyorum. Çok geçmeden karşımdaki hayvanı görünce sudan çıkmış balığın ruh haliyle ;
“ Aman Allah’ım bu da neyin nesi böyle?"diye korku ile panikliyorum…Hayvan bana doğru yavaş yavaş yanaşıyor…Yanaşıyor…Dilim tutuldu sanki! Milletin içinde ahkam kesmek, kabadayı görünmek, kimseye pabuç bırakmamak,bol keseden atmak kolay. “Hadi erkeksen şimdi de kendini göstersene,” diyorum.Tüfek omzumda ama onu çoktan unuttum.Paçalar tutuştu bir kez. Yaralı hayvan daha saldırgan olurmuş diye biliyorum. Şimdiden “yusuf, yusuf!” etmeye başladım bile. Hemen pratik zekamı(!) devreye sokuyorum; yüzüm, yırtılırcasına çam ağacının dallarını merdiven gibi kullanıp yukarıya tırmanıyorum…Oh be şimdi çok rahatladım.Canımı kurtardım ya. Kurtardım kurtarmasına ya, benim tüfek, ağaca tırmanırken; omzumdan sıyrılıp aşağıya düşmez mi? Neyseki kimseler görmedi sakarlığımı… Yoksa köyün içinde yandan çarklı gibi efe efe yürüyüşüm yerle bir olacaktı…Hayvan sessizce,tırmandığım ağacın dibine gelip yattı.Gale alıp benden tarafa bakmadı bile…
Yukardan, “hoşştt,hoşttt! diye bağırıyorum ama tınlayan kim. Ben korkudan kendimi yiyip bitirmekle kalıyorum. “Allah Allah,ya bu hayvan beni adam yerine bile koymadı “diye gülmeye başlıyorum...
Birazdan çobanın ıslık sesi, iyice belirdi. Otlattığı hayvanlar, göründü.Tırmandığım ağacın etrafında otlamaya devam ediyorlar.Ben ise bağırıp yardım istemekle istememek arasında ikilemde kalıyorum. …Oh be çoban da gözüktü.Şimdi beni ağaçta görürse korktuğumu anlayacak,alaycı bir şekilde gülme krizine girecek diye aklımdan geçiriyorum.Çoban daha yanaşmadan,ağacın tepesinde türkü söylemeye başlıyorum…Çoban yanaşıyor,ağacın dibindeki hayvana sesleniyor;
“ Karabaş, yavrum, sürüden fazla uzaklaşma,hayvanları, kurt kapmasın !
Karabaş, kuyruk sallayarak karşılık veriyor. “Anladım!” dercesine.
Duymamış gibi bu sefer de “Bir Köy Var Uzakta” şiirini sesli bir şekilde söylemeye başlıyorum. Çok geçmeden çoban,beni fark ediyor:
-Ziraatçı ne işin var ağacın tepesinde?
-Çam ağaçlarının kozalaklarını toplamaya çıkmıştım,diyorum…
Çoban kaçın kurası, bilmez mi;yerler,dökülen çam kozalakları ile dolu.Hemen anladı,çaktı meseleyi. Yine de bozmadı beni.
- Benim köpek, uysaldır,akıllıdır;zararın kimden geleceğini çok iyi sezinler…
DEVAM EDECEK!...
YORUMLAR
Ayhanım... Cok şükür sitemiz normala girdi ... (Aman nazar değmesin)....Bizde senin köy anılarına kaldığımız yerden devam edelim...İn artık daldan innn...
Öptüm gözlerinden...
ayhansarıkaya
selamlar agam.
-Ziraatçı ne işin var ağacın tepesinde?
-Çam ağaçlarının kozaklarını toplamaya çıkmıştım,diyorum…
Keşke seni öyle fotoğraflayabilseydim baba:))) Gözümün önünde canlandırdım da :))))))))))))))))))
Laf aramızda ben de çok korkardım köpeklerden, şimdi de korkmuyor değilim yani...
Sevgi ve saygıyla...
ayhansarıkaya
Selamlar.
Köpekten korkup, ağaca tırmandınız öyle mi? Bence karizma çoktan çizilmiş,Ayhan Bey...:-)))
Yok yok, gülmüyorum inanın ki...:-))))))))))))))
Selamlar, saygılar...
ayhansarıkaya
Selamlar.
ayhansarıkaya
Selamlar.
Can tatlı değil mi nasıl da tırmanmışsın ağaca
Tebrik ederim ayhan Bey anılar yazıldıkça tazeleniyor
saygımla
ayhansarıkaya
Selamlar.