''Nasıl''cılar ve ''Niçin'' ciler
Ben nasıl sorusunu değil, niçin sorusunu sevdim.’’Nasıl’’ sorusuna cevap arayanlar, Allahın
hikmetiyle karşılaştı, ‘’Niçin’’ sorusunu yöneltenler yaratılışının cevabını buldu. Bu
yüzdendir ki ‘’Nasıl’’ sorusunu soranlar mühendis, niçin sorusunu soranlar kahraman
oldu.Evet !Garp ‘’Nasıl’’ sorusunun cevabını aradığından elinde cetvelle dolaşan pis bir
materyalist, Şark ‘’Niçin’’ sorusunu sorduğundan manasını bulan bir gönül eri oldu.
August Comte’nin dediği gibi ‘’Pozitivizm niçinlerle uğraşmaz, ama nasılları iyi bilir’’.O yüzden bizler cami dikerken onlar gökdelenler dikti.O yüzden onlar ellerinde cetvelle dolaşırken, bizler ellerimizde tesbihle dolaştık.Bu sebeptendir ki onlar terapi ordusu olmuşken bizler başlarına terapist olduk.
O yüzden tüketim çılgınlığında boğulan Garp, bu kadar zenginlikte yüzü gülmezken, Şark üzerine yağan bombalara rağmen gülebildi.Garp dedelerinin ‘Nasıl’’ sorusunu sormasından sebep, terapi ordularına malikken, Şark dedelerinin ‘’Niçin’’ sorusunu sorduğundan elindeki kazma kürekle gülebilen tayfa..Niçin sorusu ilk soruydu, ‘’Niçin’’e cevap veremeyen sorular hakikat değil batıldı.Bu batıllıkla küfrün çarkına su taşıdılar, patentleriyle gururlanıp, gökdelenleriyle bize yukardan baktılar.Nicelik bakımından yükselip, nitelik bakımından alçaldılar.
Kurallarını niçini bilinmeyen nasıl sorusuyla kurdukları rejimlerin Demokles’in kılıcıyla güvence altına alsınlar.Fıtrata muhalif manifestolar yayımlasınlar, meydanlara çıkıp ‘’halkımız, hakkımız, emek’’ nutuklarına girişip bütün dertleri nasır tutmayan proleterya sınıfı inşa etmek olsun.Fetvasını vicdanından değil, bilimlerin etiğinden alanlara, sayıların azametinde boğulanlara, dünyaya mikroskopla bakanlara, Nietzsche inanıp ailesine düşman bakanlara lanet olsun.İsveçli bilim adamların aldıkları fetvayla şarap içe durup, mürşidlerinn icatları diş macunlarıyla 24 saaat kesintisiz beyazlıkla hayata karşı korkmadan sırıtıp dursunlar,
Norveçli balıkçıların ellerinin güzelliğinin sırrını dört bir yana ifşa eden elleri öpülesi insanlar.Şehitleri, gökteki yıldızları Galileo dünyanın yuvarlak olduğunu ikrar ederken bizler dünyanın dönek olduğunu bildirdiğimiz yığınlar.Ellerinde fosillerle inkar eden, dev geçinen cüce topluluğu Devir çatışması yaşadığımız insanlar, Ortaçağ’la beraber bizi gömdüklerine inanan, keşifleriyle kıçımıza tekmelediklerine sanan, patentleriyle megolaman kesilen, gözünün gördüğüne iman eden ahmaklar.Materyallerimiz vardı, molotoflar bizlerin, heronlar onlarındı, bizim elimizde sapanlar, onların altlarında tanklar vardı.Bizim payımız taş fırlatmaktan nasırlaşan eller düştü, onlara direksiyon başına geçip üzerimize sürdükleri zırhlı araçların başında pörsüyen kıçlar.Hem yumuşak, hem hesaplı Solo tuvalet kağıdı artık iki kat daha dayanıklı cümleleriyle kıçımızı temizlemek için methiyeler düzen, necisimizi temizlemek için marketlerin reyonlarında sıraya dizilen tahriş etmeyen kıçların maliki kapitalist köpekler olarak çıktılar karşımıza.Onlar Balzac okudu, bizler Hugo’dan alıntı yaptık.Aynı şartlar altında aynı sebepler aynı sonuçları verir dediler biz ise onlara ebabil
kuşlarını hatırlattık.Ölen mustazaflar için ağıt yakarken, onlar zulümlerine doğal seleksiyon diyerek vicdanlarının üzerinden akıllarıyla geçtiler.Her birimiz inanmıştık, tekbirlerle meydanları sıçramış, sesimiz kısılıncaya kadar, avazımız çıktığınca bağırmış, meydanları doldurmuştuk; tv ekranlarında bize bakıp ‘’Nasıl olur’’ diyen toplum mühendislerine inat.Hurafeci, yobaz diye adlar verilmişti hepimize.Afyonu fazla kaçırıp kapı gıcırtısında oynardık, firavunların kaba etlerimizde şaklayan kırbaçlarına rağmen, Engizisyon mahkemelerinde sallandırdıklarımız için, İstiklal mahkemelerinde öcünü almaya yeltenen uşaklardı dedeleri. İşledikleri zulumlere karşı söyledikleri gerekçeleri , dünyanın bir öküzün boynunda duruyor olmasından da aptalcaydı..
Sonraları bunlar anlamsız hayatına, anlam yüklemek çabasıyla dolaşan, niçin sorusuna cevap verememesinden, bir hiç olduğunu anladığında bunu herkese etiketlemek için sözde dünyaya nihilist yaftasına vuran, ‘’Nasıl sorusuyla’’ kafayı bulan akşamcılar.Müsebbibil esbab sıfatını görüp doksan dokuz esmaya gözlerini yuman yığınlar, şeytanın maskarası, küfrün daimi hizmetkarı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.