- 796 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KADIN=SEVGİ
8 Mart Dünya Kadınlar Günü için öncelikle dünya kadınlarına kutlu olsun. Bu günle ilgili çok şey yazmak isterdim. Zira e-mailime konuyla ilgili epey mesaj alıyorum. Bu hafta kısa kesmem gerek, zira uzun yazılardan şikâyet almıştım.
Asılarca her yönüyle istismar edilen kadın aynı zamanda her dönemde “erkek”in kadını olmak durumunda bırakılmıştır. Fiziki/pazu gücü olarak avantajlı olan erkek bu durumu hep lehine kullanmış, kadını kendisine uymayı empoze etmiştir. Kadın da istisnalar dışında bu durumu yadırgamamış, yadırgayanlarda başarılı olamamışlardır.
İşin daha vahimi kadınlar ne zaman erkeklerce gasp edilen haklarını almak istemişler ise sert tepkiyle karşılaşmışlardır. Bu sertliği “kendilerinden olan” erkeklerden görmeleri yerle gök arasını dolduracak boyuttaki bir haksızlık ve zulümdür.
Bu güne geldiğimizde bırakın hak arayan kadın, hemen hemen her kadına yönelik taciz, haksızlık ve şiddet yerini “fetvalı taciz”lere, namus ve töre cinayetlerine bıraktı. Buna bir de kimi “dini anlayışlara daya(k)lı” gidişatı da eklerseniz kadın “zavallı” bir duruma düşmekten kurtulamamaktadır.
Bu arada değinmeden geçemeyeceğim; kadın insan olması hasebiyle çok değerli olduğu halde erkeğin “değermetre”sine göre değerince olmamakla beraber neden erkeklerin kadınları “namusu” olarak gördüğüdür. Zira kadın(ı) için değil de her neyse “kadında duran” ve adına “namus” dediği şeyden dolayı cinayet işleyebiliyor. Erkeğin kadında görmesini istemediği ve kendisi için kınanmayı bile gerekli görmediği bir yanlıştan sebepten/suçtan/hatadan dolayı “namusu” olan kadını öldürmeyi “erkekliğin gereği” görebiliyor.
Aslında dinler kendi dönemlerinin koşullarına dikkat ederek kısmen çözüm üretmişlerdir. Ne var ki sonradan bu çözümler geliştirilememiş, statikleşen öneriler ve emirler dönemin şartlarıyla paralel bir dönüşüm yaşayamadığı için güdük kalmıştır.
Bildiğiniz gibi İslam öncesi ve sonrası kadınlar için hiç de "ne güzel yıllardı o yıllar" diyeceğimiz bir dönem yaşanmamıştır. Ancak İslam’ın kadını "gömülü yerden" çıkardığını da hiç kimse inkâr edemez. Daha doğrusu Mekke ve çevresi kızlarını yani kadınlarını yani "insan ve insanlığın yarısını" toprağa gömerek yok ettiğini biliyoruz. Dünyanın geride kalan bölgeleri o asırlarda Hicaz yarımadasından iyi değildi.
Gerçekten de insan(lığ)ın yarısı Mekke ve cıvarında yere gömülüp öldürülüyor, onuruyla beraber yok ediliyordu. İslam Peygamberi kadını kopartılan yarısına kavuşturmuş ve "en hayırlınız ailenize en iyi davrananınızdır", "bana üç şey sevdirildi; namaz, kadın ve güzel koku" diyerek kadın ve kızları toplumun en değerlileri olarak kabul etmiştir. Gerçi o dönemin kadına bakışında -dini olmadığı halde dini olduğu algılanıp anlaşılan ve dolayısıyla kabul gören bölgesel, kültürel ve geçici sebeplerden dolayı günümüzle kıyaslandığında problemli olan yönleri yok değil; ancak bunlar İslam’ın güzelliğine gölge düşüremeyecek boyutta olduğu da muhakkaktır. Neticede dinler karakterleri gereği bölge, kültür ve gelişmişliği dikkate almak durumundadır. Yoksa dinlerin, “dokunduğunda toplumu değiştirecek sihirli değneği” tarihin hiçbir döneminde olmamıştır.
İslam dininden çok sonraları Orta Çağ Avrupası kadının ruh sahibi olmadığını, ruh sahibi olsalar bile hiçbir zaman erkeklerin ruhuna benzeyemeyeceğini tartışır olmuş ve bir kısmınca da kadının "insani eksikliği" kabul görmüştü. Şimdilerde ise gelişmiş ülkelerde kadının kişisel haklarını gölgede bırakan "kadının cinsel obje" olarak görülmesi anlayışı ön plana çıkmaktadır. Anlayacağınız gelişmiş ülkelerde kadın "zevk aracı" "mal" muamelesi görmektedir. Yani demem o ki kadın "insanın yarısı" olan hüviyetini bir türlü yaşayamadı.
Anlamakta zorlandığım diğer bir konu da neden kadın denince akla hemen "açık kadın-kapalı kadın" geldiğidir?
o kadın ki onsuz olmuyor. Zira insanlığın devamı onsuz olmuyor. Tarih ve kutsal metinler kaydetmişlerdir ki insan nesli, insanlık annesiz varlığını sürdüremez. Ama babasız sürdürebilir. Meryem (as) bir kadındı, unuttuk mu?
O kadın ki onsuz olunmuyor. O kadın ki gözleri ömre bedel. O kadın ki...
Kadın annedir
Kadın bacıdır,
Kadın haladır, teyzedir
Kadın eştir…
Ama bir şey var ki herkes için muhteşem bir duygudur;
Kadın anne, bacı, teyze, hala ve eş değil;
O ‘sevgili’dir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.