- 832 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
NOT DEFTERİMDEN
Jale’nin günlüğü – 1
…kar taneleri nar taneleri gibi başımdan dökülsün isterdim ve sıcak bir kış yaşamayı fısıldaşan bütün kış kuşlarını dinlemek isterdim kar bana bembeyaz mutlulukları aşılıyor yüzümü güldürüyor ben bu yüzden kış ve kar mevsimi dolu dolu geçsin isterim ah hiç biri gerçekleşmedi bundandır belki yüzümün asıklığı günlerdir bunu nasıl anlatabilirdim ki yoksa bir ney sesine mi ihtiyacım var ruhumun aradığı ışık bu mu ? inleyişli bir üfleme içi boş bir kamıştan gelen nağmeler belki beni en iyi anlatan sesler olacaktı yok yok bu da değil belki uzaktaki tuzlu mavi deniz daha iyi anlardı beni içimdeki dışımdaki hüznü gözlerimde hiç değişmeyen burukluğu en iyi o dindirir geçirirdi sonra versem denizin rüzgarına kendimi bir yelkenli gibi açılsam özgür sularla hımmm bu da olacak gibi değil madem en iyisi fotoğraflara bakmak albümü elime alıp bütün bir geçmişi gözler önüne seren siyah beyaz renkli ne varsa bununla mutlu olayım bari ama yine sıkılırdım bir iki hatıra gün fotoğraflarından sonra bir kenara atardım albümü ( ufff yaa..!!çok maymun iştahlıyım ben de artık bir karar vermeliyim ) ablamın sesi geliyor yine hangi hatalarım oldu acaba mutfağa gitsem beni oradan çıkarmaz biliyorum alış-verişe zaten göndermez gönderse de alacaklarımdan bazılarını unutup döneceğimi bilir niye seslendiğini duymak için kapıyı açsam korktuğum başıma gelecek ortalığı toplamamı isteyecek oysa yığınla ders kitabı beni bekliyor en iyisi birkaç kez seslenmesini beklemek bugün hiç canım çekmiyor konuşmak yüz göz almak ah en iyisi yağmurun yağmasını beklemek her bir damlanın cama vuruşunu seyretmek dertlerin ve acıların gözyaşı yağmur beni nasıl da canlandırıyor her damla benden bir hayal yüklenmiş olmalı ne kadar küskün yağıyor var ya da yok benim gibi günlüğümle paylaşmalıyım bu duygularımı yazmalıyım :Jale günlüğünü açtı yazmaya başladı ”…..sık sık aynaya bakışımın sırrını da keşfettim bugün yüzüm ağlıyor gibi gelmişti maviye yeşile ışığa düşman gibi bir bakışımı yakalamıştım aynada çığlık attım birden bu ben değilim dedim acaba günün hangi saatleri hangi duygu bana bunu yaptırmıştı buna nasıl izin verdim ah kendime bakmalıyım ben uzaklarda akan bir nehrin sularının sesini duyuyorum da en yakınımda olanlardan ne haberim var ne de seslerini alıyorum bana ne oluyor lal kesiliyorum işte bunun bir anlamı bir gerekçesi de yok nereye baksam bir düş şehrindeymişim gibi durmadan uçan kuşlar kelebekler görüyorum uzansam tutacakmışım sanki …ortaya çıkıp sonra kaybolan bu seraplar mı beni suskun yapıyor bütün özlemlerimi çalıyor tarifini yapamadığım bu içime kıvrılışlarım.. oysa en güzel şehirde yaşıyorum her sabah her akşam heyecanlarıma duygularıma yelpaze olan bu şehrin mavilikleri her şeyi herkesi kuşatmışken bana ne oluyor..buz tutuyorum şehrin son ışıklarına kadar koşmaktan farksız duygularımın bana ne yaptığını bilmez haldeyim..yoksa benim bir asi ruhum mu ? var gülmeyi yasaklayan hangi engellerim var ki suskunum böyle mutluluk oyunları mı icat etmeliyim yoksa…” bugünlük yeterdi yazdığı canı sıkıldı günlüğünü kaldırdı içerden seslenen ablasına cevap vermek için çıktı akşam olmuş acıktığını bile hatırlayamaz haldeydi iyi ki sofranın tamamı hazırlanmış ablasının sert bakışlarını gülümseyerek karşıladı elindeki kaşık çatalları alırken farkında olmadan ilk kendisi oturdu sofraya çorba sıcaktı dili yandı bunu ilahi bir ceza bildi çorbaya gülümsedi ekmek taze değildi ekmeğe gülümsedi salata tuzsuz de salataya gülümsedi yoğurt yoktu sofrada yoğurt hayal etti sırada makarna vardı makarnaya gülümsedi canı tatlı çekti tatlı sordu ablası yookkk..! dedi ona gülümsedi tv. de şebnem ferah “..cam kırıklarını..” söylüyordu ekrana gülümsedi.. kimse ona neden az gülümsüyor diyemeyecekti …
25.02.2010
MUSTAFA KAYA/çengelköy
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.