- 2384 Okunma
- 16 Yorum
- 0 Beğeni
ANNEM BENİ DE ÇOK SEVSİN...
Annem yine kulağımı çekip;
---Kardeşine güzel davran demedim mi ben sana!!!
Diye bağırdı. Canımın acısına ağlayamıyorum bile. Ağladığımda bu kez de;
---Ben sana ağlamayacaksın, ağlamak yasak demiyor muyum? Çabuk kardeşinden özür dile…
Diye daha fazla kulağımı çekiyordu. Ama ben kardeşime bir şey yapmamıştım ki… Ağlamasın, anneme şikâyet edip de, annem bana kızmasın diye dokunmuyordum. Bütün oyuncaklarla o oynuyordu.
Ah! Şu kardeşim geldi geleli anneme bir haller oldu. Hatırlıyorum da, kardeşim yokken annem ne güzel davranıyordu bana. Kucağına alır, saçlarımı okşar, yanağımdan öperdi hep. Birlikte bizim evin karşısındaki parka giderdik, beni bıkmadan usanmadan salıncakta sallar, sonra yüzündeki tatlı gülümseme ve sevgiyle bana bakıp;
---Haydi artık bu günlük bu kadar yeter, evimize gitme vakti geldi,
derdi. Yumuşacık, pamuk gibi elleriyle elimi tutarken, ne kadar güvende hissederdim kendimi.
En sevdiğim şey sabahları uyandığımda bir koşu annemlerin odasına gidip, annemle babamın ortalarına yatmaktı. Ben geldiğimde babam;
---Geldi seninki, anlaşıldı bana yer yok artık,
Deyip kalkar, biz annemle dakikalarca sarmaş dolaş yatardık.
Sonra ne oldu anlayamıyordum. Annem beni sevmemeye başladı. Yine bir sabah uyanmış ve yatağımdan kalkıp, koşarak annemin yatağına gitmiştim. Her zamanki gibi yine annemle babamın ortasına tam yatmıştım ki annem;
---Dikkat etsene! Kardeşinin canını acıtacaksın.
Diye bağırmıştı. Bu, annemin beni ilk azarlamasıydı. Ne olduğuna anlam verememiş, ağlayarak odama gitmiştim.
O günden sonra annemin her geçen gün karnı büyüyor, kilo alıyordu. Kilo aldıkça da bana hep kötü davranıyordu. Her fırsatta bana bağıracak bir şeyler buluyordu. Artık sevgiyle bakan gözleri yoktu. Eskisi gibi saçımı okşayıp, öpmüyordu da. Hele parka hiç gitmiyorduk. Ortalıkta azıcık gezinsem;
---Odana git, oyuncaklarınla oyna, odanda da çıkma! diye azarlıyordu…
Bir akşam babam yorgun argın işten gelmiş ve annem beni yine odama göndermişti. İçeriden annemle babamın seslerini duyuyordum. Birbirlerine bağırıyorlardı. İlk defa kavga ediyorlardı. Korkmuştum… Yatağıma yatmış, yorganı yüzüme çekmiş ve kulaklarımı ellerime kapatmıştım… Sonra bu kavgaları her akşam olmaya başladı. Artık eski mutluluğumuz kalmamıştı.
Yine bir akşam babam işten gelmiş akşam yemeği yiyorduk. Çok dikkat etmeme rağmen t-şörtüme yemek damlatmıştım. Annem birden avaz avaz bağırmaya başladı;
---Dikkat etsene, ne biçim yiyorsun? Senin kirli çamaşırlarını yıkamaktan bıktım artık…
Zavallı babacığım bana öyle bir bakış attı ki, bu çocuk halimle gözlerindeki çaresizliği görebiliyordum. Babam masadan kalktı, beni odama götürüp üstümü çıkardı. Pijamalarımı giydirdikten sonra;
---Gel bakalım, dedi. Seninle erkek erkeğe konuşmanın vakti geldi. Bak oğlum, biz annenle sana bir kardeş getirmeye karar verdik. Kardeşin şimdi annenin karnında büyüyor, biraz büyüdüğü zaman dünyaya gelecek. İşte bu yüzden annen biraz sinirli. Sakın seni sevmediğini sanma… Haydi, şimdi uyu bakalım.
Dedi ve beni öptü… Kardeşimin geleceğini o gece babamdan öğrenmiştim.
Bir gece uyurken babam beni kaldırdı;
---Kardeşinin artık geliyor. Seni Nurcan Teyzenlere bırakacağım, orada biz gelene kadar uslu dur tamam mı?
Dedi. Nurcan Teyzem karşı komşumuzdu. Ertesi gün annem, babam ve kardeşim evimize geldiler. Kardeşim öyle minicikti ki, onu sevmek istiyordum, annem ona bile izin vermiyordu.
Annemin bütün dünyası kardeşim olmuştu. Onu seviyor, öpüyor, ninniler söylüyordu. Bir keresinde annem mutfakta kardeşime mama hazırken, kardeşimin odasından ağlama sesi geliyordu. Koşarak yanına gittim, oradan bir oyuncak alıp kardeşimi güldürmeye çalışıyordum ki, tam o sırada odaya annem girdi ve kulağımı çekip;
---Ne yapıyorsun kardeşine? Bir daha yanına yaklaşmayacaksın, odana git çabuk!
Artık kardeşimin yanına hiç gitmiyordum, odamda da çıkmıyordum. Anneme neler oluyordu böyle? Hiçbir anlam veremiyordum.
O gece, kulağıma gelen seslerle uyandım. Annemle babam yine kavga ediyorlardı. Onlar kavga ederken çok korkuyordum, yine korktum. Annem babama;
---O’nu bu evde görmeye tahammülüm kalmadı. Çabuk anneannesine götür. Bunca sene benim olmayan bir çocuğa annelik yaptığım yeter. Biraz da onlar baksın.
---İyi ama Aylin, evlenirken ilk eşimden olan çocuğumu kabul etmiştin, bakarım demiştin. Annesi doğumda öldü. Öksüz çocuğu dışarı atmak günah değil mi?
---Ben anlamam, o çocuk yarın bu evden gidecek.
Babam cılız sesiyle;
---Tamam Aylin tamam. Yarın anneannesine götürürüm…
Konuşmalarına bir anlam veremiyorum. “Benim olmayan bir çocuğa annelik yaptım,” ne demekti? Ben annemin çocuğu değil miydim? Niye beni bir yerlere göndermeye çalışıyordu? Korkuyla yatağıma yattım. Gözümden akan yaşları silerken, minik ellerimi açıp, Allah’ıma dua ettim. Ne olur Allah’ım, ANNEM BENİ DE ÇOK SEVSİN…
SEVGİ SALMAN
YORUMLAR
İnsan olmanın ve insan kalabilmenin ayrıcalığı o kişinin yaptıklarıyla ölçülür.
Çocuklar bizlere Allah'ın birer armağanı ve bize emaneti. İllaki o çocuk bizim olacak demek değil. Bize bırakılan emaneti en iyi şekilde korumak bizim görevimiz. Durum böyleyken ne çok acılar yaşatıyoruz çocuklarımıza bilerek veya bilmeyerek.
Yazı o kadar güzel ve akıcı ki ablacığım!
Ben de her zaman tanıklık ettiğim ve insan olduğumuzu hatırlatan anımı anlatmak istiyorum.
Eskiden bir komşumuz vardı. Kadının iki oğlu vardı. büyüğünü küçüğünden daha çok sever ve kollardı. Ona hiç laf ettirmez kızdırmazdı. Bir gün komşulardan biri dayanamadı ve sordu "Neden hep büyük oğlunu koruyup kolluyorsun da küçüğünü o kadar sevmiyorsun?" diye. O Mübarek (diyorum kendisine) kadın ise " O eşimin doğum sırasında ölen ilk karısından yadigâr ve bana Allah'ın bir emaneti. Ben Allah'a karşı nasıl isyan eder karşı gelirim. Küçüğün hem annesi, hem babası yanında ama onun bir tarafı kırık. Onu sevmek ve kötülüklerden korumak benim görevim" dedi.
O konuşurken hepimiz ağlıyorduk. O günden sonra onu daha çok sevmiş ve açıkçası öyle yüce gönüllü olmayı dilemiştim.
Öykü insan yönümüze dokunmuş.
Yüreğine sağlık ablacığım.
Sevgilerimle...
Sevgi Salman
Sevgilerimle bitanem
Sevgi Salman
Sevgilerimle bitanem
Sevgi Salman
Sevgilerimle...
Çok dokunaklı. Çocuklar göznuru. Kimin olursa olsun, kim doğurursa doğursun...
Kutluyorum güzel kaleme aldığın öykünden dolayı. Sevgiler.
Sevgi Salman
Çok teşekkür ederim. Sevgilerimle...
Kendi evladinin bu denli dislanmasina göz yuman bir erkegin erkekliginden süphe ederim sahsen.
Evlat sahibi olan bir kadinin sevkatli bir yüregi olur sayet ki dengeli saglikli bir beyin sahibiyse.
Yüregine saglik sevgili Sevgi
Sonsuz sevgimle
Sevgi Salman
Tabi bu her baba için asla geçerli değil...Böyle kendini bilmez babalar da var. Sevgilerimle...
Bırakın kendi çocuğunu, bırakın üvey çocuğunu, tüm çocuklara hiç ayrım yapmadan sevgisi vermeyen, dağıtmayan insana anne mi denirmiş. Bu durumda o babanın tam tersi bir tavır takınmasını isterdim. İsterdim de, öykü bu işte. Bir çocuk ruhuyla dokundu yüreğimize.
Hüzünlü ve de güzel bir öykü.
Tebriklerimle
Saygı ve sevgiyle kalın...
Sevgi Salman
Çok teşekkür ediyorum. Sevgi ve saygıyla...
Sevgi Salman
Çok teşekkür ediyorum, okuma zahmetiniz ve değerli yorumunuz için.
Sevgi ve saygıyla...
önce bir çocuk dünyasının yersiz kıskançlığı diye düşünerek okumaya devam ettim
ama finalde gerçekle yüz yüze geldim.
ana olmaktan ziyade insan olmak daha zor...
bu üvey öz hikayeleri memleketimizde sıkça yaşanan bir durum...Sanki kabahatlı o çocuklarmış gibi yolunda gitmeyen
işlerin faturası hep o çocuklara kesilir..
Allah kullarını sınar
sabrın ecrini kötülüğün de cezasını ergeç verir...
final kısmına bayıldım bir anda her şeyi ters yüz edip okuyucuya değişik bir son hazırlamış..
güzel olmuş sevgili dostum...
yüreğine sağlık
Sevgi Salman
Çok teşekkür ederim. Sevgi ve saygıyla
Sevgi'ciğim Allah çocukları annesiz koymasın. Çok duygulandım. Çok başarılıydı yine anlatımın. Küçücük çocuğun hislerini öyle güzel yansıtmışsın ki yüreğim sızladı. Tebrik ederim canım. Sevgilerimle..
Sevgi Salman
Tamam kabul. Güzel yazıyorsunuz...
Kabul. İlginç konular buluyorsunuz...
Kabul. Kendinize has okutturan bir üslubunuz var...
Ama şuna itirazım var benim...
İnsanlar dertli. Kimi aşık, kimi borçlu, kiminin evinde huzur yok...
Siz isterseniz; mutlulukla biten öyküler de yazarsınız.
Öyle yapın .LÜTFEN... OLMAZ MI?...
Selam ve Saygılarımla Sevgi Hanım...
Sevgi Salman
Çok teşekkür ederim. Sevgi ve saygıyla
her kadın evlenir doğum yapar ama ANA olamaz......analık ayrı bir güdü.....erişilmez bir asalettir.....final burktu geçti .....bunu sen çok yapıyorsun ustam......saygılar....
Sevgi Salman
Abi utandırma beni lütfen. Sizin yanınızda anca çırak olabilirim daha. Sevgilerimle...
bunlar yaşanmıyor değil
çok yakınımda gerçekleşti benzeri bir olay
boğazımızda düğüm düğüm kaldı gördüklerimiz
güzel bir anlatımdı arkadaşım
kutlarım yürekten
sevgilerimle
Sevgi Salman
Çok teşekkür ederim arkadaşım. Sevgimlesin
Sevgi Salman
Teşekkür ederim. Sevgilerimle Fatma Hanım
Uzun bir süre annelik yapınca insana kıyılamaz gibi geliyor.
Yine de kendimiz böyle bir şeyi yaşamadığımız için yorum yapmak boşuna olur.
Duygulanarak okudum, ellerine sağlık Sevgi'ciğim, tebrikler, duygusal bir öykü olmuş, selamlar.
Sevgi Salman
Benim halam küçük oğlunun doğumunda vefat etmiş, eniştem ikinciye evlenmiş ama bizimle bağını hiç koparmamış. Ben kocaman olana dek, üvey halamı öz halam biliyordum. İki çocuğa da öyle güzel annelik yaptı ki.
Sevgilerimle...
Böyle konularda, ne düşünmem gerektiğini bilemiyorum. Yaşamadığım bir olay. Hissetmediğim, bir duygu. Aklımla ve anne olmamın duyguları ile yola çıkarsam; anne olmak, sadece biyolojik katkıda bulunmak değil. Öyle büyük emek ki çocuk büyütmek. Uykusuz kalmak, bedensel ve ruhsal olarak yorulmak, ağladığında ağlamak, güldüğünde gülmek, düştüğünde canı yanmak....
Bütün bunların toplamından bakarsak; Aylin, hiç annesi olmamış öykünün kahramanının....
Üzücü bir öyküydü. . Bir çocuğun duygularını öyle güzel aktarmışsınız ki...Kutluyorum yüreğinizi...
Sevgiler, selamlar.
Sevgi Salman
Anne olmak yürek ister. Çocuğu doğurmak ya da doğurmamak mesele değil...
Çok teşekkür ediyorum Eser Hanım. Sevgilerimle