- 714 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Gümrük
hikayemiz…bu aralar…bilmediği sokakların tanımadığı kapılarını ısrarla çalarken…o saatler de…Paris in kendi halinde caddelerinden birinde ağır aksak bir tren med saatlerinden emin…raylarının hakimiyetine aldırmadan…çevirmektedir başını…okyanus …denizin kızıdır diyor şimdi içimizdeki dişsiz Çingene…ne bilirsin sen diye aşağılayalım da…doğru söylüyor…
yeni serpilen denizin …iki yanındasınız şimdi…içinizden hiç geçmediği halde çıkmıştınız…topuklu seslerle rahatsızlanan konseyin beklenen elebaşısı…yine siz miydiniz diye alay ediyor..otelin kapısını açan mukallit yakışıklı…sinirlisiniz…ve asansör hep aynı katta takılıp kalıyor…
…yeni dünyanın çocuk nüfusuna karar verecek kadar ciddi oturan bir sürenin en ümit vadeden onuruydunuz…
...pelikanlar çevirmiştiniz..gökler kendi savaşlarını yaparken…ölmeden…silinivermişti gökdelenler…bin bir kez ameliyat edilen Endülüs ruhlar…yine hortlamaktaydı beklenmeyen müzelerde
Sıralı hutbelere tırmanan bir düşün..en yalın ve abartısız parçası iken sınır dışı bir kuvvete talim ve terbiye vermek adına…kasaplardaki etler gibi…devrilmişti talihiniz…yine de bizden geriye bir tin masalı devi ve kırk başlı ejderhası doğurmaktadır…şair kilitlerini…sırına sabit bir duvarın yapı ustalarına inat harçlar karmış…dimdik ayakta ölmeniz beklenmekteyken…linç edilmiş bir gururun sırıtan zayıf…iradesiz…piçten piç…evladıydınız…elden ne gelir
…Homeros destanlarına özenen zevzek gençliğin eros tanrılarına adanmış bir diyettiniz belki…garip sessizce kovulurken…cebinizde beş kuruşsuz kapanmıştı baba ocağının kapıları…inerken ana yadigarı masallarınız..bir bir ödünç diye satılmıştınız..arkanızdaki pireyle deveye…
şimdi ne kadar zorlansak da…yazmaya mahkum isek…öykü gibi şiirleri…bir tek ricamız var sizden…perdelerinizi açabildiğiniz kadar açın...ne kadar korkmuş olsanız da…bir ağaç kadar kök salın…pencerenizin önüne…birazdan en şaşalı gösterini n ilk seyircisi hevesiyle başlayacak gösterimiz..hepiniz davetlisiniz desem…anlaşabilir miyiz…kararlılıkta…aralık ortada bir yerde…imza sirkülerinizi satar mıydınız fakir edebiyatımız adına …indirir miydiniz…şahvani cesetleri ölü denizin …gömülmüş dalgalarına…söyler miydiniz…unuttuğunuz aşk denilen bir zarif noktaydı …hani tevellüdünüz yetmemiş de ödünç vermiştik…kahkahaları dikilmişti hisarlarınızın…ne kadar az cepkendik…ne de ser hoş…aşıktık…kapı gibi Rumeli diyarının anahtarını satın almıştık…bilmediğiniz sultanlar kadar pahalıydınız siz…
…açlığı unuturken… cenazenize gelmeyi ertelemiş…hatır gönül kırmaktaydık…bir bir…
…bir köy pazarının saf…toprağına gizlenmiş çeyiz sandıkları kadar sadeyken…resmi vesikaya harç pulu ekleyemediğinizden…kaçaktınız…LaraAçanba...03/03/2011
Bu hikayenin her türlü telif hakkı yazarın kendisine ve/veya temsilcisine aittir
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.