- 910 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ARAF
Nereden başlayacağımı bilmediğim için her şeyi olabildiğince sade bir şekilde görmeye ve kabul etmeye çalışmakla başladım araf dönemime, evet araf çünkü iki ayrı dünya ya da iki ayrı hayatın arasında kalmış gibiydim.Ne geçmişi bitarafa bırakıp bugün de yaşayabildim nede bugünün kenarında düne dönebildim, hep öncesini düşünüp şimdiki zaman diye ayırdıkları dönemde emekledim sanki,duygusal anlamda tamamen virane durumdaydım kendim dahil hiç kimseye ve hiç bir şeye güvenemiyordum, inançlarım boğazımda nefes aldıkça açılan yaralar gibiydi çünkü en büyük inancım sendin ozamnlar ve sen bir çırpıda hepsini yerle bir ettin.Aslında bu senin suçun ya da hatan değildi benim hatamdı,bendim sana inanmayı seçip sana düşlerimin ve dünyamın kapısını aralayan.Yine bendim seni zihnimde abide haline getiren, yaşanan ve yaşanabileceklerin anlamını sana yükleyen,seni vazgeçilmez kılan bendim.Oysa sorunlu doğru sözcük bumu bilemedim sorunlu değilse de zor bir çocukluk ve ergenlik geçirdim, yalnız değildim ama hep yalnızlığımı dorukta hissederek büyüdüm.Özlemlerimle arkadaşlık ettim,başkasının hayatını yaşadım sana gelene kadar zamanım ve sen benim için dingin bir göldün koca bir volkandan kopmuş bir parçaydı ruhum ve sende soğudu dinlendi, dirildi. Batmak üzere olan bir geminin sağlam bir limana gelip açık denize kapanması gibiydi,seninle onardım aslında sana yüklediğim anlamlarla ve sana duyduğum o literatürlerde yer bulamayan sevgimle onardım ruhumu.Dinlendik dünyaya açıldık,renkleri tanıdık seninle, ben dinlenir ve severken senin ruhunu büyüttüm seni büyüttüm,düşlerimi açtım sana, bir annenin çocuğunu büyütmesi gibi büyüttüm sevgimi içimde ve sende.Sen farkında değildin o yüzden bende ki yıkımı anlayamazsın , göremezsin.Omuzunda uyuya kaldığım çoğu zaman annemin kokusunda uyandığım hep eksik kalan yarım çocukluğumdu sana yaslanan.Şımarık bir çocuk gibi davrandığımda babamdın koruyan, terk etmeyen babamdın.Güvendin, sevgiydin,yaşanabilecek en coşkulu aşktın,uykuydun, huzurdun,anlamdım işte o yüzden senin gidişin çok büyük arbedeler yarattı, delik deşik bir kum torbası gibiydim seninle kaybettim her şeyi. Üstelik bu kadar anlamı sana yüklemekte kolay olmamıştı işte yine o kocaman boşluk içimde her şeyi yutmaya başladı,artık çocukta değil yüreğim çabucak iyileşmiyor yaralar. İnanmak,güvenmek bugüne dönmek bana imkansız geliyordu bir tuhaf döngüde kaybolmuştum.
</span></em>
Araf olarak adlandırdığım oldukça sancılı ve tahminimden çok yıkıma seyirci olarak geçirdiğim bir dönem oldu. Şikayet edilemeyecek kadar çok getirisi oldu bu dönemin. Kendimle kalabilmenin sırrını çözmek zorunda kaldım, unutmak öğrenilmiyor üzüntülerinle barışıyorsun geriden gelen içini yakan o melodi hiç kesilmese de ona kafanı çevirmeyi öğreniyorsun. Kaybettiklerini geri getiremiyorsun, yerini dolduramıyorsun ama anlamayı öğreniyorsun, görmeyi öğreniyorsun ama çok zaman sabah yatağımdan kalktığımda her şeyin ama her şeyin bir kabustan ibaret olmuş olmasını diledim. Kendimle ne pazarlıklar yaptım bilseydin ufkun çatlardı hayretten, sabahı bulamadığım o gecelerde. Hep sorguladım kendimi nerde nerede yapmıştım o onulmaz hatayı da kaybetmiştim en sevdiklerimi ve ruhumun çocukluğunu, akşamın ya da gecemi oldu bu ayazda ne işim var bu şehirde her yer bana çıkmaz sokakken ne zaman geldim neden geldim hiç bir şey hatırlamıyorum. Yok hafızamı falan yitirmiş değilim ki keşke olsaydım dediğim günlerdeyim, birkaç önce kendi irademle gelmiştim bu şehre. Yeni bir hayat belki yeni bir yaşam dedim bilinmedik ve yaşamadığımız bir şehir daha kolay olabilirdi. Bu ayazda dışarıda olduğuma göre hiçte işe yaramamıştı. Abuk sabuk bir döngü insanlar bu kadar kötümüydü, ben mi fark etmedim, onları kötü gören benim çürüyen düşüncelerim mi ayırt edemeyecek kadar dar bir durumdayım. İstem dışı sürekli seni hatırlıyorum belki bunu isteyerek yapıyorum yılların alışkanlığı belki belki daha kötüsünü yaşamamak için senin hayalini senin yıkımını kalkan yapıyorum kendime. Aynı sıkıntıları tekrar yaşamak düşüncesi bile beni tüm insanlardan soğutabiliyor. İnsan kaç kere sevebilir, kaç kere yıkılabilir ki diyene kadar senin hayaletinle dolaştım yanımda, Herhangi bir melodi, koku, isim ya da film her şey daraldığımda sığınacak bir liman oluyor ve seninle dolu hayaller alemine gidiyordum, tamamen duyularımı bu dünyaya kapatmıştım olası bütün yeni ilişkiler ve insanlar için mantıkla boyanmış setler dizmiştim. Yine de mutlu değildim huzurlu değildim ağlamamanın olası olduğu bir gece geçmiyordu. Ailemden uzakta, senden uzakta, annemden uzakta galiba en çok o acıtıyordu canımı, onun olmaması ve bir daha hiç olmayacağını kabullenmek baş etmesi en zor duygumdu. Bu zor günlerimde yanımda olabilirdin ve olmalıydın onca emek, beraber yaşanan onca zaman her şeyin ötesinde arkadaş olduğumuz için bunu yapmalıydın diyerek ağladığım günleri h iç unutamam. Çünkü ben senin her zor zamanında yanında olmuştum, herkezi ve her şeyi karşıma alarak, sunduğun kadarına tebessüm ederek yanındaydım. Seni kimseden vazgeçmeye zorlamadım, seçmek durumunda bırakmadım ve inandım. Gözlerimle, yüreğimle, sözlerimle hep inandım, bunu da hissettirerek inandım. Değer yargılarımı değiştirdim, senin ötende bir düşünce yer almadı zihnimde ve yaşantımda. Atlatmaya çalıştığım o dönemde de bir türlü anlayamamıştım bu kadar bağlanmak insan üstü bir çabayla sana tutunmak neden di.
YORUMLAR
BAĞLANMAYACAKSIN
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem
de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...
CAN YUCEL
Sevgili kalem dostu,duygularınızı en içten sağanak yağışlar halinde paylaştığınız için sizi kutluyorum ancak Can babanın bu şiirinde vurguladığı gerçeklere biraz da kulak verirsek umarım her yanımızdan umut fışkırır...."Asra yemin olsun ki insan hüsrandadır...."Hangi insan diye sorarsanız ben hep şöyle derim,"Düne ahlar vahlarçeki,yarının hayalini kuran,bu günde yaşamayan;tüm insanlar hüsrandadır....İnşallah bu günü yaşayanlardan olmak dileğiyle sevgi ve selamlarımı gönderiyorum...