- 831 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
MEKTUBUM
28.12.2008
12.50
Bir dergini sağ alt ya da sol alt köşesinde görülebilen,bir TV kanalının da yine aynı muhtemeliyetinde görülebilen yazışma adresine bağlılığımın mektubu bu.Evimin kapı arkası ’gönderilmemiş mektuplar’ kutusunun doluluğuna da bağlı olarak yazılan bir mektup.
Prévert’in annesi gibi hayal dünyamın gelişmesine yardımcı olabilecek bir büyüğüm olmadı benim.
Les Enfants du Paradis’in başarısını paylaşabilecek kadar erken doğmadım. Konfüçyüs’ün "tırnak işaretlerini" yaşayacak,-yaşıyor olan- zamanın çocuğuyum ben. Bu durumlar sıyrılınamaz durumlar.Tanrı varlığının, kader götürmezliğine götürdüğü yanlar bu yaşananlar.
Çok istediklerime erişebilmek için noktalı zamanların adresine -kitaplarıma- sığınıyorum. Ve yeri geliyor yazıyorum.
Ama gözlerimi de belki hiç izlenemeyecek, vasat altı bir filme armağan etmek istiyorum. Sadece bir gün için aptal kutusunun baş aptalı olmak istiyorum.Kendime güldürerek gülebilmenin hayalindeyim. Chaplin’in düştüğü umutsuzluk kadar anlayabilmeli herkes beni.
Takvimsel varlığımın uzun görünmesinin beni yanıltmamasına yardımcı bu mektubum tüm takvimsellik yaşanmışlığımı size sundu...
THE ENDsiz SON...
--Yazışma işteşliği için cevabı gelmeli--
YORUMLAR
Yazmak hayatın ayıbını yüzüne vurmaktır.Bu yüzden ki Mayakoviski tabancanın namlusunu çenesinin altında dayadı ve tetiğe öyle bastı.Çünkü biliyordu ki patlayan kurşun hayvani bir şehvetle saldıracaktı beynine.Bozulan bir bekaret gibi kanlar fışkırtarak ve çığlıklar içinde...Çünkü biliyordu ki dağılan beyin sadece Else'nın değil bütün insanlığın vizdanına sıçrayacaktı.Attila Jozefin kendisini soğuk raylara bırakırken uzaktan haykıran tren düdüğü dünyanın en güzel klasik müziğiydi onun için.Lermantov eminim ki 7.senfoniyi dinliyordu içtiği zehirden bedeni uyuşurken.O anda çalan müziğin bir önemi yoktu çünki o yüreğinin dinlemek istediği müziği bulmuştu ve onunla ölüyordu ve mutluydu.