- 501 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
bilmiyorum!
Sanatta, edebiyatta, İnsani değerler de, hoşgörü de, bilim de yani medeniyete uzanan yollar da neredeyiz?
Ne kadar hazin sanatın içine tüküren adamlar makam koltuklarında ahkam kesiyorlar... Sanattan anlamadıkları için sevemiyorlar... Gördükleri bir heykele bile nefretle bakabiliyor bunlar...
Sanatın bütün dallarında, dünya da olduğu gibi ülkemiz de kirlenme ve bayağılaşmadan nasibini aldı... Üstelik hat safhada...
Sanatsal içeriği ve değeri olmayan gündelik, modaya uygun ve tüketime yönelik garip filmler yapılıyor, garip müzikler besteleniyor.
Mimari bayağılaştı... Artık lüks ve konforlu binalar inşa ediliyor ama sanatsal yanları yok, ruhsuz...
Eski evlerden eski yapılardan eser kalmadı... Kalanlarıda yok etmeye çalışıyoruz... Eskinin duvar süslemelerini, tavan süslemelerini, pencerelerini ancak fotoğraflarda görüyoruz.
Birbirine benzeyen filmler izliyoruz, konular birbirinin aynı... Televizyon bağımlısıyız... Onunla yatıyor onunla kalkıyoruz, kliplere bakın hepsinde erotizm var... İnsanın duygusal olarak başka ihtiyacı yokmuş gibi... Hayvani duygular kontrolsüzce yaygınlaşıyor... Neredeyse po*no denecek türden ve bunlara alıştırılıyoruz... Vahşi hayvanlar gibi içgüdülerimizi aklımızın, duygularımızın, düşüncelerimizin önüne geçiriyoruz...
İnsanlık yaşamak için değil, yemek için yaşıyor, lüks içinde tüketiyor ve cinselliği dahi hayvanca yaşıyor... Ürettiğimizden daha çok tüketiyoruz...
Herşeyi... Bizde tükeniyoruz içinde farkında olmadan...
Şarkılar dinliyoruz çoğunda sözden besteden söz edilemez tekerleme gibi duygudan yoksun içinde küfür geçen anormal sözcükler... Bu kültürsüzleşme ile kurulacak bir gelecek nasıl muassır medeniyet olacak?
Konuşma kültürümüzü çoktan kaybettik artık kelimeleri yuvarlıyor ve kendimizi ifade edemediğimizde muhatabımıza hakaret ediyoruz...
Sokakta, vapurda, otobüste birbirinden nefret eden insanlarla yolculuk ediyoruz... Herkes sıranın önüne geçme çabasında, bir yerlere yetişme çabasında... Koşuyoruz, koşturuyoruz, nereye gittiğimizi bilmeden... Durup bakmıyoruz nereye, kiminle gidiyorum demeden...
Kaç yıl daha yaşayacağımız aklımıza gelmiyor, yaşadığımız sürece kendimize manevi anlamda ne kattığımızı ya da ne kaybettiğimizi sormuyoruz... Düşünce üretmiyoruz düşünce tüketiyoruz... Hazır düşünce kalıplarını alıp üzerimize giyiyor... Kaç beden büyük, kaç beden küçük fark etmiyoruz...
Nefret etmeyi ilk cinayetle öğrendik, sevmeyi öğrenemedik... Kavgayı öğrendik, affetmeyi öğrenemedik...
Fast Foot oldu yaşantımız... Ayak üstü yaşıyor, ayak üstü tükeniyoruz...
Doğayı tüketiyoruz, bize pozitif enerji veren en önemli olayı yok ediyoruz... Ormanları yakıyor, denizleri kirletiyor, soluduğumuz oksijeni tüketiyoruz...
Biz nereye gidiyoruz?