- 969 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kör Nokta
değişik ülkelerin dillerine ne kadar hakimse… unutmamak derdindeydi kendi dilini…güneş uğramadığı gibi…ıslanmaktaydı …durmayan bir yağmur silsilesi…ırgatlık günlerine heveslenir gibi…açmaktaydı azığını…diş bilemeden şükreden…ne günlerden arta kalmış bir umuttu onun ki si…cezasını nerdeyse doldurmuş…yazdığı öyküler …şiirlerini geçmenin telaşına durmuştu…tek başına…hücreye yazılmış bir birikimin…ne son damlasıydı…ne de yarına ait gizlenmiş…son vazgeçiş…duvarların hakimiyetine nasıl imrenmezdi insan…ne kadar duvarsan…o kadar özgürlük…değil miydi…son şiir…
...ya da ne kadar gizlenirsen… sonuna varmayacak mıydı… yazılacak en yeni hikaye… sırat köprüsünün sonunda da başında da yok değil miydik… en başından beri
açılan kapının rahat rüzgarına dayanmış…fırsat beklemeden uzanmaktaydı…özgürlüğün en taze saatlerine…
küçücük bir kimliğin böylesi akıbeti nasıl anlatılırdı…hangi yüreğin direnci…sadece konuşmadan dinlerdi…sokaklarda hiçbir değişiklik göremediği gibi…zaman kısa metrajını kadranına toplamışta hızlandırılmış bir çizgi film tadında çağırmaktaydı onu parklarına…kaç kişilik düşünmesi gerekirken ona ait olan hiçbir şeyin son tadına dudak bükmek dedikleri bu muydu…
…edebiyatın cehennem varoşlarına ait bir tutam sakal yolmuş olmalıydı…kınanırken…dışlanıyordu cemiyet hayatından…renkli simaların gelecek vadettiğibir tören az önce başlamış gibi duyardı sızısını…
…kapısını çalmak istediği bir eski dosttan ziyade…kendinden geriye ne kalmış ise bulmadan bekleyecekti artık…bir adım atmadan mümkün müydü…
değildi elbet…incitmek istemediği benliğine bir çocuk gibi titizlenmenin ne zaman vakti olmuştu ki…ne çok çocuk yoktu…ve bedenler yoksundu şimdi merhametten…sızlanmanın yeri değilse…bıçak pazarının en köhne köşesinde…hala aynı yerde miydi acaba…
...İnce sincap patikasının tepeye bakan…viran hanelerinde…salaş bir acı evinde şiş gözleriyle tanımıştı onu…kedi kadar zavallı bakıyordu…it gibi kokmaktan gurur duyar…banyo yapmanın erdemli insanların işi olduğuna inanırdı…kirlilik başka bir anlamda… farklı olmak ise …onlardan… olabildiğince kirlenirken temizlenmeliydi…
sefalet ne çok yüzle boy gösterirdi bir bilseniz…İngiliz lordu iken…leş bir Afrika lı kabilesinde parantez içindedir bu cümle…leş yiyici olursunuz…Hint adalarından kalkan bir halının süslü cenaze törenlerine imrenirken…Yahudi kampında sıra beklemektesinizdir..bir sonrası alman aristokratlarının adına ayrılmış localardır…hemen ininiz lütfen…
…sonrasını şimdi yazmak istemiyorum desem…ama bilmekteyim…bir öfkenin en çok gazabına uğrayan bir neslin ne kadar saf ve hain olmasını beklersiniz…sinirlerine hakim olmak istemeyen intihar timlerinin kaç oktav vuruş gücü olabilirsiniz…gemileriniz kaç ton petrol atar tarlalarımıza…civ civ köpeklerine gen hücresini ne vakit verdinizde çürüdük …çürütüldük…kaç askerlik ordunuza kurban kestikte vurulduk tek kurşunla…kör değildik de niye öyle söylerdiniz…dünyanın çehresinde gezinen bütün aşkların adına neden evlenmeden doğrulduk…neden misafir odalarından mahrum…çöplüklerde uyandık…kaç delinin aklına uyup…cinayet işledik…kaç tonluk namus avına sürüldünüz biliyor musunuz…ne çok savaştınız…ne çok öldünüz…geride sof bir ışık bırakan bir yalnızlık sarayına kaç kere girip çıktınız…kaç hanedan torunu tanırdınız diye arkalarda seyrettik bitmeyen ne çok filme sardınız…muşambadan şapkalar giydirip saldınız radyasyon ……..istasyonlarına kurulup…taşındık kırılmadan yer değiştirdik…emildik…kaç batının rüzgar gülüne yön biçerken gömüldük…karış arşınlarımıza bir kuruşluk bir şiir yapıştırın hadi şimdi…kazanmadan bereket dualarına abdes alalım…bırakın ezanın hikmetine inanalım…kilisenin aforozlarına bir değil…en çok şiiri biz yazalım…umudun şekilsiz duruş hikayesine inanırken…şiirin gücüne inanan…en hikayeli bir ömrün…gerçek müdavimi olmaktan alı koymayın…evrendeki yortularınız…bayramlarınız..kehanetleriniz…kadar gömülelim edebiyata…
…uzaklığın yeryüzü biyografisi arşivlerine kim sahip ise… çalalım kapısını… en geniş üniversitenin kayıtsız daim öğrencilerine film çekelim…gerçek dramdan geçen…sırf yazarlık saltanatına ina…t reddedin verilen ödülleri…kanlı ellerin arifesinde inelim sahnelerinden…ne çok seyirci iken bitmek istemeyen bir hikayenin yazarına ne söylerdiniz..peki…
şimdi
... yaslandığı ağacın hemfikir gövdesinden geçen bir su oluğu gibi…duruyordu köklerinde…LaraAçanba…02.03.2011
Bu hikayenin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcisine aittir
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.