- 1007 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BEN VE ÖĞRENCİLERİM BAŞARMIŞTIK
1996 yılında Ankara’nın Kazan ilçesinde Tahsin Şahinkaya İlköğretim okuluna Ev Ekonomisi öğretmeni olarak atandım. 2000 yılına kadar bu okulda görev yaptım. 1998 yılında Ankara’ da Devlet Tiyatrosu oyuncularının eğitmenliğini yaptığı drama kursuna katıldım.Sertifikamı aldıktan sonra 1999 yılında Okul Müdürümüz İl genelinde ki Tiyatro yarışmasına,oyun hazırlamamı istedi. Oyun seçiminde ,sahnenin hazırlanmasın da Turgay Tanülkü başta olmak üzere tüm hocalarım yardımcı oldular.Turgut Özakman’ın Sarıpınar 1914 oyununu seçtik. Bu oyunun hazırlanmasında unutamadığım küçük anılarımı sizlerle paylaşmak istedim.Okulun 7.ve 8. Sınıf öğrencilerinden kalabalık bir kadro kurduk.Hazırlıklara başlamadan önce konservatuara gezi düzenleyerek onları motive ettik.Amacımız onlara Tiyatroyu sevdirmek,sosyalleşmelerini sağlamak ve sorumluk kazandırmaktı.Özellikle akademik başarısı düşük ,sosyal ve psikolojik açıdan sorunları olan çocukları seçmeye çalışmıştık. Sahnenin ve kostümlerin hazırlanmasında ;devlet tiyatroları ,okul koruma derneği üyeleri,veli,öğrenci hatta ailem ve arkadaşlarım yardımcı oldular.
Her gün 15.30 ile 19.00 saatleri arasında provalarımız olurdu.Kimi zaman saatlerce çalışırdık. Benim o yıllarda oğlum Eren 5 yaşında,kızım Elifsu 2 yaşındaydı. Kreşten çıkma saatleri geldiğinde oyunun provalarına onlarda katılırlardı.Bir gün öğrencilerimden birine kreşten alıp getirmesini rica ettim.Öğrencim geldi ve dedi ki öğretmenim çocuklarınız bu gün kreşe gitmemişler.Nasıl olur sabah bıraktım kreşe dediğim anda hatırladım.O kadar yoğun tempoda çalışıyorduk ki o gün çocuklarım babaları ile evdeydiler kreşe götürmemiştim ve bende bunu unutmuştum.
İki ayı geçmişti provalara devam ediyorduk.Oyunun bir sahnesinde ,trenin durduğunun anlaşılması için düdük sonrasında tren sesi efekti geliyordu.Oyuncular sesi duyduktan sonra repliklerine devam ediyorlardı.O sahnenin provası yapılırken , kızım Elifsu; ‘’düüüt çuf çuf ‘’diye bağırdı.Ben ve oyuncular ne olduğunu anlayamamıştık.Hiçbirimiz efektin gelmediğini fark etmedik.Öğrenciler efekt gelmeden repliklerini söylemeye devam etmişlerdi.2 yaşındaki kızım hangi replikten sonra tren sesi efekti geldiğini ezberlemişti.Efekt gelmeyince sesi çıkararak bizi uyarmıştı.Uzun süre güldük,hepimiz çok şaşırmıştık.
Bir kahve sahnesinin provasını yaparken iki oyuncu tavla oynuyormuş gibi yaparak repliklerini söylerken birde baktım repliklerini unuttukları ve yanlış söyledikleri gibi sonunda kavgaya tutuştular.Anladım ki onlar gerçekten tavla oynuyorlardı.Önce kızmıştım ama aslında onların kendilerine ne kadar güvendiklerini anlamıştım.
Oyunun sahnelenmesi sırasın da daha ilk sahnede ışıkların kapanıp ta diğer sahneye geçişte ışıkçımız ışığı kapatmayı unutunca öğrenciler yerde sürünerek sahneden çıkmaya çalışmalarını tüm seyirciler tebessümle karşıladılar.Çok komiktiler.Diğer bir sahnede koltuğun yan kollarından biri kırılarak yere düştü.Öğrencimin elinde kaldı.Önce ne yapacağını ve söyleyeceğini bilemedi ama sonrasında doğaçlama yaptı.Önce kolu çaktı.sonrada nasıl yapmışlar hemen kırılıverdi diyerek repliğine devam etti.Seyirciler fark etmediler ama ben fark ettim ki o öğrencim gerçek bir sanatçı gibi davranmıştı.Arkasından kulis sorumlusu öğrencim koşarak yanıma geldi .Arkadaşlarının kavga edip kulisi terk ettiklerini söyledi.Ne yapacağımı şaşırdım.İki sahne sonra sırası geliyordu ve ortada yoktu. Hemen birkaç öğrenciyle aramaya koyulduk. Sırası gelmeye yakın bulduk.Gecenin karanlığında bulmak zor oldu ama onları barıştırmak daha kolay oldu.Birinci perde nihayet bitti.
İkinci perdenin son sahnesin de çok şükür bir aksilik yok derken birde baktım ki arka fon dekor perdesi düşmek üzere iken, uzun boylu bir öğrencim imdadımıza yetişti.Sahnenin arkasında perdeyi oyun bitene kadar kolları yukarda tuttu.Seyirciler perdenin düştüğünü anlamadılar.Tüm bu yaşanan aksiliklere rağmen çok güzel oynamışlardı.Aksilikleri çok güzel idare etmişlerdi.Alkış sesleri salonu inletirken gözyaşlarımı tutamadım.Onlarla gurur duymuştum.İlk tiyatro yönetmenliği yaptığım bu oyunda amacımıza ulaşmıştık. Tiyatroyu sevdirmiştim ve sorumluk kazanmışlardı. O öğrencilerime sevgilerimi gönderiyorum.
Bir öğretmen olarak daha ne isteyebilirim ki……..
HATİCE ÇAM
1999 ANKARA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.