- 1330 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Sen Sordun Ben Anlattım. Neden Kızıyorsun ki?
Küçükken her elektrik kesildiğinde gözlerimiz kapatır elliye kadar sayardık.Elli dediğimiz zaman tek gözümüzü açardık gelmişmi diye.Gelmiş ise eğer büyük bir çığlık atardık.Gelmemiş ise devam ederdik saymaya bir bakardık ki sabah olmuş uyuyakalmışız.Özlemek mi? Unutmak mı? yoksa yaşlandık mı? karar veremiyorum çoğu zaman.Eski arkadaşlarımın isimlerini yazıp aramaya başladım googla.Bunu neden yapıyorum bilmiyorum.Çoğunu bulamıyorum zaten.Demek ki bir çok arkadaşım bayanmış,soyadları değişmiş diye düşünüyorum kendi kendime.Bazen oturup eski Türk Filmlerini izliyorum.Kızıyorlar bana.Ya ama bizim ömrümüz bufilmleri beklemekle geçti.Haftada bir yayınlanırdı.Filmin önünden de mutlaka Yurttan Sesler Halk Topluluğu konserleri olurdu.Bizim için önemli olan film olduğu için uyuyakalırdık.Annemize derdik anne;
-Film başlayınca uyandır ha!
Çoğu zaman kıyamaz uyandırmazdı.
İzleyebildiğimiz filmleri herkes birbirine anlatırdı sokak aralarında.Yahu herkes izlemiş zaten neden anlatıyoruz ki birbirimize.Hala da yapıyoruz.Bunlar beyaz hayatlarımız olsa gerek. Leblebi tozları satılırdı mesela çocukluğumuzda.Hatırlıyorum da bir ramazan günü akşamı bekleyememiştim de dilimin ucu ile tatmıştım leblebi tozunu.Bozulmuş mudur ki oruç.Özlemek mi?Unutmak mı? bilmiyorum.
Özlediklerimiz var aslında diye düşünüyorum.Unutmadıkta.Ama yaşlandık mı orası tartışılır bak.Bana sorarsan yaşlandık.Sen dilediğin kadar yaşlanmadığımızı söyle.Ölmekten değil de yaşlanmaktan korkuyorum.Yok yok öyle ele ayağa falan düşerim diye değil.Ya doğru düşünemez isem.Ya az önce söylediğimi unutuverirsem.Ya bağıramassam aşık olduğumu sesim çıkmaz ise.Hüzünlendiğim de gizleyemez isem.Koşamaz isem mesela ki bu büyük sorun.Offf ben bağcıklı ayakkabı severim eğilip kalkamazsam ya.Bakma bana öyle sen bakıyorsun ben anlatıyorum işte. Söğüt ağacından düdük yapmak mesela.Saatlerce uğraşırdık cılız bir sesi çıkartmak için o daldan.Çıktığı zamanlar olurdu.Ama çoğu zaman çatlardı bir yerinden yeniden denerdik.Çok kahrımızı çekerdi söğüt ağaçları.Donumuzla derede çaya girer çıktığımızda gömleğimizi önümüze bağlar,söğüt dalına vurarak kuruturduk donlarımızı.Kızmıştır demi bize.... Bakma bana öyle kızma da.Sen anlat dedin ben anlatıyorum.Sıkıldın mı?
Sıkılmış görünüyorsun tamam sonra devam ederiz.Tamam dedim sonra.....
Özlemek mi?,Unutmak mı? bilmiyorum....
Ama yine sor sonra emi.Senin dinlemeni istediğim benimde anlatmak istediklerim o kadar çok şey var ki.Hadi git şimdi.Bırak çayın yarım kalsın.....
YORUMLAR
:)) Özlemek mi, unutmak mı? diye sormuşsunuz. Bunlar yaşlanmanın belirtileri arkadaşım...
İnsan yaşlandıkça geçmişine daha bir fazla sahip çıkmaya başlıyor. Eski arkadaşlar aranıyor, eski şarkılar daha zevkle dinlenmeye başlıyor. Herhalde eskiyi yâd ettikçe gençleşeceğiz mi sanıyoruz :))
Yüreğinize sağlık. Selam ve saygıyla...
Bu yazı beni de çoçukluğuma yolladı.
Leblebi tozunun içine şeker ilave eder öyle yerdim ve tadına doyamazdım
Bir de dut ağacına çıkardım ve dalından keyifle dutları koparır yerdim ama örümcek gördüğüm anda kendimi yerde bulurdum..Şimdi denesem ya bir yerimi kırarım belki çıkamam bile..
ahh..çoçukluğum ah...
keyifle okudum
tebrikler..