- 4454 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SARIKAMIŞ’TA ÜÇ SAVAŞ İKİ KİLİM BİR HATIRA
Anlatacağımız konu Birinci Dünya Harbi’nde, Sarıkamış Harekâtımız anısına dokunmuş ve günümüze kadar gelmiş bir kilimdir. Şimdilerde Ankara Etnografya Müzesinde bulunan kilim Sarıkamış’ın, Karapınar köyünde Karakurt ailesinin muhafazasında iken tespit edilmiş ve benzersiz bir örnek olması bakımından da incelenmeğe değer görülmüştür. Anlatacaklarımız bu kilimin tanıtımı, dokunması ve tarzının izahıdır.[1]
***
Aralık 1914-Ocak 1915 arasında ki kısa zamanda Sarıkamış Harekâtımız olmuş ve unutulmaz acılarıyla içimizdeki yerini almıştır. Akabinde Ruslar, eski sınırı aşarak Erzurum’u da işgal etmişlerdir.(1916)
Fakat 1917 yılında ihtilal çıkınca Rus askerleri ilerledikleri topraklarımızdan çekilerek memleketlerine geri dönmek durumunda kalmışlar ve bizimle de 3 Mart 1918 Brest Litows antlaşmasını yapmışlardır.
Rus ordusu geri çekilince, Kâzım Karabekir komutasındaki ordumuz da ileri harekâta geçerek işgal altındaki topraklarımıza girmeğe başlamıştır. 12 Mart’ta(1918) Erzurum, 16 Mart (1918 ) Horasan, 5 Nisan(1918)’da Sarıkamış,14 Nisan (1918)’da Batum ve 26 Nisan(1918)’da Kars derken ordumuz 1877–1878 lerdeki eski sınırlarına ulaşmıştır.
Fakat 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Anlaşması imzalanınca ilerleyen ordumuz eski sınıra çekilmek durumunda kalacaktır.
Kâzım Karabekir komutasında ileri harekâta geçip Erzurum, Sarıkamış, Kars ve Batum’u ele geçirerek ilerleyen Osmanlı Ordusunun Başkomutan vekili yine Enver Paşa’dır. Padişah yine Sultan Reşat’tır. Bu sebeple Enver Paşa, binlerce şehidin verildiği Erzurum’a gelir , Sarıkamış’a da uğrayabilir; ihtimali, yöredeki halka hâkim olmuştur.
Artık acılar geride kalmış, ama şanlı Türk ordusu bölgeyi düşman işgalinden kurtarmıştır. Bu olay yöre halkında derin bir heyecan ve sevinç uyandırmıştır. Her yerde bayram havası vardır.
Bu heyecanla olsa gerek ki aslen, şimdi Şenkaya ilçesine bağlı olan Hamas köyünden olup daha sonra komşu köy Bardız (yeni adı: Gaziler)’a yerleşmiş olan Hafız Osman(Göl) Bey’de, o günler anısına evinde bir kilim dokutma heves ve faaliyetine başlamıştır. Evde bu işi yapacak olan ise 17 yaşlarındaki kızı Zennuredir. Hafız Bey’in kız kardeşi Nevriye’de ona yardımcı olacaktır. [2]
**
Kilimin konusu bellidir.1914 Aralık ayındaki askerimizin ilerleyişinin talihsizlikle sonuçlanması ve daha sonra 1918 deki ilerlemesidir.
Çok muhtemel ki; ordumuzun 26 Nisan 1918 de Kars’ı almasının akabinde başlayan dokuma işi, kısa zamanda tamamlanmıştır. Bu ise dokunuş tarihi ve dokuyanı belli olması bakımından çok önemlidir.
Kilim, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğünün 20.11.1990 gün ve 7763 sayılı yazılarında da belirtildiği gibi: 140x325 cm boyutlarında olup yünden dokunmuş olup ve kök boya kullanılmıştır.
Kilimde dikdörtgen bir çerçevenin her köşesine vazo içinde çiçekler yerleştirilmiştir. Zemini lacivert renk kök boya olan bu kısmın sağ ve solunda birer Türk bayrağı yerleştirilmiş olup, bu bayraklardan öteki uçta yoktur. Öteki tarafta ise daha büyük bir hilal ile beş köşeli yıldız vardır. Üçgen bir alan oluşturan bu çiçekli yerlerden çizgiler, dikdörtgenin uzun ve kısa kenarlarıyla birleştirilmiştir.
Böylece Köşeleri kırpılmış bir dikdörtgen gibi düşünülecek alanın zemin rengi kırmızıdır. Bu kırmızı alan ise her iki başta birer “Süleyman yıldızı” yapılarak boşluklarına yazı doldurulmuştur. Her iki Süleyman yıldızının ara yerine kare bir çerçeve içine şiir yerleştirilmiştir. Bu kare alan ve “Mührü Süleyman” yıldızlarından arta kalan alana simetrik baklava dilimi şekilleri, beyaz çizgiler halinde yerleştirilmiştir. Bu baklava dilimlerinin orta yerine altı köşeli yeşil tonda renkli yıldızlar konmuştur.[3] Kompozisyon ustaca ve büyük bir duyarlılıkla yapılmıştır.
Üzerindeki kitabeler, şiirler ve diğer yazılar bu esere önemli bir belge niteliği kazandırmıştır. Eser kitabelerde yer alan metindeki dil özelliği ve kazanılan zaferin coşkusunu yansıtan ifadesi bakımından da büyük bir önem taşımaktadır. Bu desenler neşe, mutluluk ve sevinci temsil ederler.
Kilimde meyveler, vazoda çiçekler, bayraklar ve ayyıldızlar gibi neşe ve sevinci ifade eden motifler ile nazara karşı kullanılan “Mührü Süleyman” motifleri kullanılmışlığı müthiş bir hayal ve üretim anlayışını gösterir. Kilime hâkim büyüklükte yapılmış olan iç içe geçmiş iki üçgenden oluşan yıldız: adaleti, mükemmeliyeti, gücü temsil eder.[4] Küçük ölçekli yıldızlar hep altı köşelidir. Arz ettiğimiz gibi kilimdeki boyalar kök boyadır ve şimdiye kadar canlılıklarını korumaktadırlar.
Kuvvetle muhtemeldir ki daha önce bu kilim için özel bir desen hazırlanmış ve bu desene göre dokunmuştur. Kilimdeki ilk satırda da vurgulandığı gibi hatıra amaçlı yapılmıştır.
Üzerindeki yazılar kufi(köşeli) yazıdır. Kilimde yer alan hitaplar ve şiirin dil özelliğine dikkat edilirse kazanılan zaferin coşkusunu yansıtan bir methiye gibidir.
O günlerin yöredeki önemli ozanı Bardızlı Aşık Nihani’dir. Bu akıcı şiiri belki de Hamaslı Hafız Bey’ın, Aşık Nihani’ye sipariş ettiği düşünülse de Hafız Bey’i tanıyanlar onun böyle bir şiir yazacak kadar yetenek ve birikimde biri olduğunu söylemektedirler. Üstelik Nihani’nin bu uyakta bir şiiri de bilinmemektedir.
Kilimin yukarıdan aşağıya doğru şekilde gösterilen rakamlara göre kufi üslupla yazıları şöyledir.(Satır numaraları anlaşılması için tarafımızdan verilmiştir.)
1-Bir hatıra
2-Mânend-i şecer nâbit olur sâbit olanlar
3-Yaşasın-Türkler
4-El-Gâzi Sultan Reşad-Hazretleri
5-Sadrazam Talat Paşa Hazretleri
6-Harbiye Nazırı-Enver Paşa Hazretleri
7-Kafkas Kumandanı-Vehip Paşa Hazretleri
8-3 Mart 334 sene(3 Mart 1918)
9-Arabistan kumandanı-Cemal Paşa –Hazretleri
10- BrestLitowsk sulh müzakeresi-Rusların tardı-Şubat-şerefli sulh akdi/-Kars-Batum’un ilhakı
11- Yine çıkdı asumâne nâm-u şânı Türklerin
Titreme düşdü lerze can evi-ne düşmanın
Kılıcımız Oğuz ile yetişendir murada
Binler yaşasın sevgili hakanı Türklerin
Vatanın uzvı mübarek Kars,Batum
El uzatub mâderine kılmakta hücum
Kahramanlar yolu açıldı Türkistan’a gidelim
Yaşasın Şeci ordu merdâneleri Türklerin
Bu gün güzel bayram içre âlem-i islâmiyan
Terennümde ruhlarımız millet oldu kâmyab
Düşman melûl cümle dostlar şâduman
Yaşasın muhterem vüzerası,vükelası Türkler’in
12-Hücum ordusu kahraman kumandanları Enver Paşa-Hazretlerinin-Sarıkamış’ta Rus ordusunu mahvetmesi ve Kars demiryolunun tahribi-Kanun evvel(1330 sene) (1914)
13-Hakkı Paşa[5]
14-(Ali) İhsan Paşa[6]
15-Yusuf Paşa[7]
16-Kerim Paşa[8]
17-Rusların Kötekten hududu geçmesi. Teşrin-i evvel 1330(Ekim 1914)
18-Muzaffer ordunun Köprü Köyü’nden Rusları külliyetli telef ederek münhezimen tardeylemesi. Teşrin-i sâni sene 1330 (Kasım 1914)
19-14 Teşrin-i evvel 1330 (14 Ekim 1914)
20-Odesa’nın topa tutulması. Sene 1330(1914)
21-Avrupa devletlerinin ilân-ı harbi. 1 Temmuz 1330(1 Temmuz 1914)
22-Osmanlı Devletinin seferberlik ilanı 3 Temmuz sene 1330(3 Temmuz 1914)
23-Uhud-i atikanın tamamen ilgası. Eylül sene 1330(Eylül 1914)
Dikkat edilirse olaylar 1918 den geriye 1914’e doğru sıralanmıştır.
Aile fertlerinin ifadesine göre kilim 3 Mart 1918 Brest-Litowsk Antlaşmasından sonra ve 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesinden önceye denk gelen sürede dokunmuştur.1917 Kasım’ında Rusya’da ihtilal çıkıp da Rus ordusu geri çekilince, Kâzım Karabekir komutasındaki ordumuz da ileri harekâta geçerek işgal altındaki topraklarımıza girmeğe başlamıştır. 12 Mart’ta (1918) Erzurum, 16 Mart (1918 ) Horasan, 5 Nisan (1918)’da Sarıkamış,14 Nisan (1918)’da Batum ve 26 Nisan (1918)’da Kars derken ordumuz 1877–1878 lerdeki eski sınırlarına ulaşmışken, 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi imzalanınca ilerleyen ordumuz eski sınıra çekilmek durumunda kaldı.
Kilimde Mondros Mütarekesi anılmadığı gibi bu mütarekenin hemen sonrasında Kars’ta 14 Kasım 1918 de kurulmuş olan Kars Milli Şûrâ (daha sonra Cenubi Garbi Kafkas) Hükümetinden de bahsedilmez.
Kilimde padişah olarak Sultan Reşat adı anıldığına göre, o tarihteki padişah da Sultan Reşat’tır. Saltanatı 9 yıl süren Mehmet Reşat. 3 Temmuz 1918 tarihinde kalp yetmezliğinden vefat etti.
3 Mart 1918 Brest-Litowsk Antlaşmasından sonra Kâzım Karabekir’in emrinde olarak ilerleyen Osmanlı Ordularının bu tarihteki Başkomutanvekili yine Enver Paşa’dır.(Kasım 1918 de ülkeyi terk edecektir)
Bu durumda kilim Kars’ın kurtarılış tarihi olan 26 Nisan 1918 de ile Sultan Reşat’ın vefat tarihi olan 3 Temmuz 1918 arasındaki iki aylık sürede dokunmuştur.
Genellikle Doğu’da dokuma işleri kış aylarında daha çok yapıldığına göre beklide Haziran ayına kalmadan dokunmuş olmalıdır. İhtimal ki 40 yıldır işgal altındaki yörenin kurtarılmasının akabinde Başkomutan vekili Enver Paşa yöreyi ziyaret edebilir düşüncesi de kilimin dokunmasına büyük etken olabilir.
Mutlaka böyle bir tasarım daha Sarıkamış Harekâtı sırasında (Aralık 1914-Ocak 1915) düşünülmüş olmalıdır. Fakat bu düşünce ordumuzun ileri harekâta geçtiği 1918 de eyleme geçirilmiştir.
140x3.25 ebadındaki kilim Enver Paşa’nın Sarıkamış Harekâtı ilhamıyla yapılmıştır; dense doğrudur. Kilimde sevinç ve şansın simgesi sayılan çok sayıda motifler kullanılmıştır.
Kilim hatıra amaçlı dokunmuştur.
***
Zennure nene ile evlenecek olan Hacı Rıza (Karakurt) Bey’in babası Hüseyin-zade Abbas (Karakurt)Bey ve amcası Karakurt nahiye müdürü olan Hüseyin-zade Halil (Karakurt) Bey ile Zennure Hanım’ın babası olan Hamaslı Hafız Osman (Göl) Bey çok iyi ahbaptılar. Ailece tanışıyorlar, birbirlerine gidip geliyorlardı. Her iki ailenin evi de Sarıkamış’ta idi. Ayrıca iş ortağı olup, Sarıkamış’taki askeri birliklere de mal veriyorlardı.
Hafız Bey’in çok hamarat cici bir kızı vardır. Adı Zennure. Güzel olduğu kadar da becerili olan bu kızı aileye gelin yapmak arzusu Halil Bey’de günden güne artmaktadır. Onun yaşına uygun kendi oğlu yoktur ama kardeşi Abbas Bey’in Erzurum’da rüştiye son sınıfta okuyan oğlu Hacı Rıza vardır ya.
Hüseyin-zade Halil Bey, kaç defa ailesine Zennure’yi gelin yapmak anlamında Hafız Bey’e söz etmek istemişse de kısa ve kesin cevaplarla Hafız Bey’in bu işe rızalık göstermediğini de anlamıştır. Ama ona göre bu iş illa da olmalıdır. Ama nasıl?
Her iki ailenin ortak dostları ve devamlı olarak görüştükleri ve gidip geldikleri o zaman 9. Kolordu Komutanı olan Kel Asım (Gündüz) Paşa’nın evidir. Kolordu komutanının eşi de bu hamarat genç kızı çok beğenmektedir. Bu karşılıklı gidiş gelişlerin birinde söz açılınca, bu hamarat kızın Karakurt ailesine layık bir gelin olacağı söylenmiş ama gel gör ki Hafız Bey’in bu işe hiçte yanaşmadığından da bahsedilince Kolordu Komutanının eşi: -bu işi yaparsa Asım yapar; diyerek her iki aileyi uygun bir zamanda evlerine yemeğe davet edip, konuyu açınca önceden haberi olan Asım Paşa, Hamaslı Hafız Bey’i o zaman için yüklü bir başlık sözüyle razı ederek, bu işin tatlılıkla sonlanmasına vesile olmuş.
Halil Bey durumu hemen yanındaki kardeşi Abbas Bey’e söyler. Fakat Abbas Bey oğlunun daha küçük olduğunu ve okuduğunu söyler ise de dinletemez. Halil Bey artık kara vermiştir.Nitekim düşüncesini yerine getirmek için kardeşi Abbas Bey’e emri vaki yapar.Küçük kardeş olduğu için Abbas Bey çaresiz ses çıkaramaz..Halil Bey, hemen o gece yakın dostu olan Hafız Osman Bey’e de durumu uygun bir lisanla söyleyip hatta söz bile alır.
Zennure Nene, Hacı Rıza Bey’den nerdeyse 10 yaş büyüktür. Hacı Rıza Bey o zamanlar 16-17 yaşlarındadır. Bu evlilik uğruna okulunu yarıda bırakıp köye gelir. Ne de olsa o dönemler büyüklerin sözü emirdir ve karşı çıkmak da olmaz.
Günler birbirini kovalarken Halil Bey bir gün kardeşi Abbas beyin çobanlarına haber gönderip sürüden 500 koyun ayırmalarını ve Erzurum “mal meydanı”na doğru yola çıkmalarını ister. Çobanlar, Abbas Bey’e haber uçurup meseleyi anlatmışlar ise de Abbas Bey’in, abisi Halil Bey’e karşı yapacağı bir şeyde yoktur.
Halil Bey’in kendisi de bizzat Erzurum’a gider. Koyunların tamamını satar. Elde ettiği para ile gümüş kemer, çeşit çeşit altın takılar, giyim kuşam v.s her şey alır; paketletir. Doğruca Sarıkamış’a gider. Aldığı altın-hamarat ne varsa, Hamaslı Hafız Osman Bey’e adabınca takdim eder.
.1901 doğumlu gelin Zennure ile 1911 doğumlu damat Hacı Rıza’nın düğünleri kolordu Komutanı Kel Asım Paşa ve ailesi, Belediye Başkanı Yusuf (Ataman ) Bey,Kaymakam Ahmet Bey ve diğer konukların katılımıyla çok görkemli bir düğünle 1927 yılının Ekim ayında o günün gelenek ve gereklerine göre yapılır
Zennure Nenenin getirdiği çeyiz içinde kendi dokuduğu bu kilimde vardır.Ailesi nasıl bir düşünce ile bu kilimi Zennure Nene’ye vermiştir; bilinmez, ama genelde köylerimizde emeği olan eşyaları kızlara daha içten ve gönül rahatlığıyla verme duygusu hâkimdir.
O zamana göre epey bir masraf yapılmış olan düğünde çeyiz olarak evde işe yaramayan bir eşya gibi bakılan şeyler çeyizlere pek konmaz. Maddi ve manevi değeri olan şeyler çeyizliklerde daima ilk sırada yer alır.
Kilim bilinen tarzın dışında ve hatıra amaçlı dokunduğu için mutlaka kıymetine binaen verilmiş olmalıdır.
Böylece Sarıkamış’a bağlı olan Bardız’dan, yine Sarıkamış’a bağlı Karapınar köyüne 1927 yılında getirilen kilim zaman zaman sedir(seki/divan) üzerine serilip duvarlarda da Zennure Nenenin evini süslüyor.
Kısa boylu, minyon bir bayan olan Zennure Karakurt (1901–1978), sabırlı, mahir, dini bütün, tedarikli, ev ekonomisini iyi bilen ve bilge kişiliği ile tanınmıştır. Gelin olarak geldiği Karapınar köyünde kısa zamanda sevilmiş ve sayılmıştır. Aşiret köyüne gelin olarak gidince ona bir Türk kızı olduğu sebebiyle aile mensupları, haliyle tüm Karapınar köy halkı “Tirke Nene” (Türk Nene) diye hitap etmişlerdir.
Eşi Hacı Rıza Karakurt, (1911-1995) dönemine göre kendini iyi yetiştirmiş, kültürlü bir beydi. Karakurt nahiye müdürü Halil Bey amcası idi. Amcasının büyük gayret ve katkılarıyla Kâzım Karabekir tarafından da desteklenerek açılmış olan Karakurt’taki okulu bitirdikten sonra Erzurum’da rüştiyeye devam ediyordu.[9]
Zennure Nene’nın, Karapınar Köyüne gelmesiyle birlikte bu köyde daha ilkel yöntemle dokunan “zillo”[10] denilen kilim dokuma geleneği terk edilmiş, yerine “Bardız Usulü” diyebileceğimiz kilim dokuma tekniği gelişmiştir.
Zennure Nene, Karapınar Köyü’ne gelin olarak geldikten sonra, bildiği tarzda kilim dokumak için köydeki Şakir (Sinik) Usta’ya kendisinin tarif ettiği Bardız tekniği olarak dokunan kilimlerin dokunduğu gibi bir tezgâh yaptırmıştı. Bu tezgâh duvara dayatılarak durduğu için ve ayrıca dokuyalar rahat ve dik oturup dokudukları sebebiyle pratik ve kullanışlı idi. Yani
Yukarıda anlattığımız kilimi kızlık zamanında yapmış olun Zennure Nene, bu kilimi 1927 yılında düğün çeyizi ile birlikte getirmiştir. Bu kilimden ayrı olarak 1933 yılında ikinci bir kilim daha dokumuştur. Bu ikinci kilim yine Karakurt Nahiye Müdürü olan, Hüseyin Zade Halil (Karakurt) Bey tarafından gelini olan Zennure Nene’ye sipariş edilmiştir. Yapılma yılı 1933 senesidir. Aile mensuplarının dediğine göre bu kilim, Karakurt Nahiyesinde Halil Beyin evinde dokunmuştur.Haliyle bu ikinci kilimi Hacı Rıza (Karakurt) Bey ile evli iken dokumuştur.
29 Ekim 1933 Cumhuriyetin Onuncu Yıl kutlamaları için Ankara’ya gidecek olan Karakurt Nahiye Müdürü Halil(Karakurt) Bey, bu kilimi Ankara’ya götürecek ve Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’e takdim edecektir.
Heyhat ki bu onurlu ve yürek dolu hislerle dokutulan ve dokunan kilim yerine ulaşamayacaktır. Çünkü Halil Bey, Ankara’ya gitmek üzere Karakurt nahiyesinden, yanında da yeğeni Hacı Rıza Karakurt olduğu halde orman yoluyla Sarıkamış’a doğru yola çıkmıştır. Sarıkamış’tan Ankara’ya gidecektir.
Ama onu çekemeyenler, devlet ve rejim muhalifi bir grup onun bu yolculuğunu haber alarak pusu kurup şehit etmişledir. Yanındaki yeğeni Hacı Rıza Karakurt’a bir şey yapmayarak yanlarındaki bahsi geçen kilimi alıp kaçmışlardır.(Bugün olayın geçtiği yerdeki köprüye Sarıkamışlılar Halil Bey’in Köprüsü diyorlar)
Eşkıya tarafından gaspedilen kilimin tasviri şöyledir:
En üstte sağda ve solda iki tayyare ve iki tayyarenin ortasında “Cumhuriyetin Onuncu Yılı Kutlu Olsun” yazısı, kilimin sağında üç ve solunda üç adet olmak üzere Mustafa Kemal Atatürk’ün altı tane porte resmi, kilimin tam ortasında Atatürk’ün ayakta ve önde mareşallik resmi ve hemen arkasında atının başının resmi, kilimin alt bölümünde ise Atatürk Orman Çiftliğinden bir manzara resmi bulunmakta imiş. [11]
Birinci kilim gibi bir şaheser olan bu kilim de el emeği, göz nuru dolu imiş.
Her iki kilimde devrin ünlü iki kişisi için yapılmıştır. Birinci kilim Enver Paşa için dokunmuşken, ikinci kilim Cumhuriyetin bânisi Mustafa Kemal Atatürk için dokutulmuştur. Yüreğini ve gönlünü vatanın bekâsı için ayıranların isimleri daima yaşamıştır. Bu cümleden olarak günümüze kadar hatıra ve belge olarak günümüze kadar gelmiş bu tarihi kilimi yapan Zennure Nene ile eşi Hacı Rıza Karakurt’u rahmetle anıyoruz. Aynı duygular elbette ki onları yetiştiren aileleri ve anne babaları içindir de… Torunları olarak onları anmak ve yaşatmak da bize düşen asli görevlerdendir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.