- 1925 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
The Durdane
Son birkaç yıldır bizleri televizyon başına kilitleyen, özünde insani amaçlı bir gaye bulunan, ancak gün geçtikçe maalesef yozlaşan evlilik programlarından bahsedeceğim sizlere.
Normal olarak bu tür programları izlemeye pek meyilli bir insan değilimdir aslında, ancak yer yer televizyonu zaping yaparken gözüme takılan bazı sahnelerin etkisiyle çoğu kişide olduğu gibi bende de bir hastalık haline geldi bu programları izlemek.
Özellikle biri ve o kanalın uzatmalı birkaç müdavimi var ki sormayın gitsin. Kimden mi bahsediyorum kanal ismi vermeyeceğim ama kanalın müdavimi olan Dürdane Hanım (Ben kendisini Dırdırdane hanım olarak vasfediyorum). Kadın elli küsur yaşında, fiziki olarakta öyle ahım şahım bir cazibesi pek yok. Ancak hal ve hareketleri, beklentilerine baktığınızda sanki on sekizlik bir saray prensesini andırır edalara bürünüyor. Kendisine talip olan değişik yaş ve sosyal gruptan insanlarla bir güzel dalgasını geçiyor, talibine çeşitli umutlar verdikten sonra ne hikmetse son saniye kıvırtmasıyla bir u dönüşü yapıyor ki o biçim. Tabi talibinde bir hayal kırıklığı sendromu, bizim Durdane hanımda da talibini ters köşe yatırmış olmanın o dayanılmaz hafifliği ki değme gitsin.
Ne ilginçtir, bizim toplumumuzun zevk anlayışı da bir acaip. Kadın kah şair oluyor yüksek telden seranat yapıyor, kah yazar oluyor bilge kişiliğe bürünüyor. Velhasılı kelam kendisini tatmin edecek güzel bir zemin ve malzeme bulmada hiç sıkıntı çekmiyor.
Anladığım kadarıyla program yapımcısında işine geliyor ki ( Beklide danışıklı dövüş) bizim Dürdane ablamız bir türlü desti izdivaç yapıp stüdyoyu terk etmiyor. İnanın işten eve gelir gelmez üzerimi değiştirmeden önce ilk işim, Dürdane ablamın yeni taliplerine hayır demek için hangi derelerden ne kadar su getireceği merakını gidermek için malum televizyona bağlanmak oluyor.
Dürdane ablam ilk başlarda taliplilerinden mütevazı bir emekli maaşı, başını sokacakları birkaç gözlü ev beklerken, şimdilerde çıtayı yükseltmişe benziyor. Bence de gayet doğal, şahsen bende olsam aynı şeyi düşünürdüm. Gelen taliplilerle görüşürken taliplilerin dürdane hanımı kapmak için verdikleri vaadleri duyunca neredeyse küçük dilimi yutacak gibi oluyorum. Dürdane hanıma bulaşık yıkatmıyorlar, sofra kurdurmuyorlar, akşam sekizde yatıp sabah sekizde kalkma vaadi veriyorlar, Dürdane hanımın ayağının altında dolaşmıyorlar. Şahsına bir ev, bir araba alan mı dersin, kat, yat villa alan mı dersin vs.vs. tabi kadın kendisini her geçen gün peri padişahının kızı sanıyor.
Dürdane ablama kimler talip olmadı ki; keçi çobanı mı dersin, işçi emeklisi mi dersin, kaptan mı dersin, kunduracı mı dersin. Benim takip ettiklerim bu kadar maalesef gerisini bilmiyorum.
Bizim evde bugünlerde Dürdane bahsi modası başladı. Bahsi kaybeden bulaşıkları yıkıyor, sofrayı kaldırıyor, çocuğa bakıyor…
Velhasıl Dürdane hayatımızda bir klasik haline geldi. Bilmiyorum biraz imkânsız görünüyor amma Allah göstermesin münasip bir talihli gelip Dürdane ablamızı bütün direnişine rağmen faka bastırıp alır giderse, bizim halimiz nice olur? Ama yok yok Dürdane ablam bizi bizden daha fazla düşünür ve hayranlarını yüz üstü bırakıp gitmez herhalde. Şunu söyleyeyim Dürdane ablamız belki hayırlı bir kısmet bulmaz ama emin olun ilerde karşımıza bir dizi oyuncusu olarak veya bir yorumcu olarak çıkarsa hiç şaşırmayalım.
Bence uykusuzluk problemi çekenlere, dişi ağrıyanlara, geçim sıkıntısı çekenlere Dürdane tabletleri önermek lazım gelir. Sizcede öyle değil mi?
28.02.2011 Kütahya
YORUMLAR
Aşkolsun durdurana...
Ağzınıza,yüreğinize sağlık değerli yazarım...
Yani evde çoluk çocuğumuzun terbiyesi bozuluyor bu tür izdivaç programlarıyla.
RTÜK müdahale etmiyor gibi.
Bir zamanlar rahmetli Kemal SUNAL;"Benim filmlerim olmasa anarşi ve terör artar" gibisinden bir cümle kullanmıştı....
Acaba The Durdane ablamız evlendi mi?
Sizi düşündüğümden soruyorum...
Selam ve saygılarımla...