- 623 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
O'NUN PARTİSİNE ÜYEYDİM..
Yetmişli yıllarda yaşadım gençliğimi. Siyasetin yurdumu sarmala aldığı, insanları, özellikle de gençleri birbirine düşman ettiği, kırdırttığı yıllar.
Yaşadığım yer, İstanbul-Pendik’in köylerinden Kurtköy. Pendik’in merkezine Ülkücüler hâkim. Çoğunlukla Boşnakların yaşadığı Sapanbağları bölgesi ise Solcuların.
Kurtköy’ün gençliği yavaş yavaş Ülkücü saflarda yerini almaya başlıyor. Gelme gruplarından biri olan Karadenizliler de Ülkücülüğe yakın. Diğer gelme grup olan Kürtler ise Solcu.
Her Türk genci gibi, doğuştan çok güçlü millî duygulara sahibim ben de. Daha ilk okuldayken ezbere ve de ağlayarak okuyorum Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’sini. Kırkbir satırlık İstiklâl Marşı ise, ellialtı yaşıma rağmen, halâ ezbere ve de ağlamadan okuyamadığım yegâne şiirdir.
Fakat çok sevdiğim, gurur duyduğum bir özelliğim var benim : Bir gruba kayıtsız bağlanıp, o grubun bütün kurallarını benimseyemem ben. Müslümanım diyorum ya ,Kur’an-Kerim hiç tartışılamaz denir ya ; ömrümce kendi içimde daima tartıştım. Yanlış olduğuna gönülden inandığım bir emri olsaydı eğer, dinimden vaz geçmeyi bile düşünebilirdim.
Çok yanlışlıklar var aslında. Fakat bu yanlışların kıl kadarı bile Kur’an’da, gerçek İslâmda asla yok. Yanlışlıklar yorumcularda, uygulayıcılarda. Çok kişi, kafasına göre hatta çıkarına göre yorumluyor dinimizi.
Örneğin ; bu konuda çok ehil olduğu sanılan bir büyüğümüz, yıllar önce bas bas bağırmış : ’’ Laik olan Müslüman olamaz !’’ diye. Kesinlikle doğru değil. İslâm, bizzat lâikliğin ta kendisi ! Çünkü ’’ Senin dine sana, benim dinim bana ’’ diyen, Müslümanların başka dinden olanlara da tahammül etmesi gerektiğini emreden bizim Peygamberimiz (SAV)’dir.
Neyse uzatmayalım. Milli duygularım bir tarafta, demokratlığım bir tarafta. İki tarafa da saygılı olup, kimseyle kötü olmamaya çalıştım. ( Ancak üniversitede ’’şimdi artık solcuyum’’ dedim.)
Pendik’in ilk özel dersanesi olan Fen Dershanesi’nde Erol Kaya ile tanışıp arkadaş oldum. Çok efendi, dürüst biri olan Erol, Ülkü Ocakları üyesi idi. Kurtköy’e de sık sık gelir ,oradaki Ülkücü gençlerle irtibata geçerdi.
Yıllar sonra doksanlı yıllarda, ben evlenip üniversiteyi de bıraktıktan sonra doğduğum yer olan, eşimin de doğduğu yer, Tepeören Köyü’ne yerleşip bakkallık yapmaya başladım.
Tepeören, siyasete pek sıcak bakmayan insanların köyü idi o zamanlar. Malatya’dan gelip köye yerleşen bir ailenin tüm çalışmalarına rağmen Ülkücü bir gençlik yetiştiilemedi Tepeören’de. Solculuk zaten çok tepki göreceğinden, kimse solcu olduğunu falan ilân edemezdi. Erbakan Hoca’ya da pek sıcak bakılmazdı. Sizin anlayacağınız ,herkes Liberal Demokrat Menderes ve Demrel’ci idi.
Milli Nizam, Selâmet en son da Fazilet partisi kapatılan Erbakan Hoca, son olarak Refah Partisi’ni kurmuştu. Bizim Erol Kaya da Ülkücülükten vaz geçmiş olacak ; Refah Partisi’ne geçmiş ve Pendik İlçe Başkanlığı’na getirilmişti.
Tepeören’de işlettiğim bakkal dükkânımda beni ziyerete geldi. Bendeki hatırı gerçekten büyüktü. Aramızda en küçük bir problem bile yaşanmamıştı. Çok düzgün bir insandı Erol.
Israrla beni Refah Partisi’ne kayıt etmek istedi. Aslında prensiplerime aykırıydı. Üstelik ben, o partinin taraftarı bile değildim. Açıkça söyleyeyim ; dinin siyasetle bir arada anılmasına, oldum bittim karşı çıktım. Her zaman eleştirdim. Din, kutsaldı çünkü. Siyaset ise, özellikle ülkemde, insanların çıkar aracı olarak kullandıkları bir yoldu. Onu reddedemedim. Hayatımda ilk ve son defa bir siyasi partiye o gün üye oldum.
Toplantılara davet edildim. Sadece genel seçimlerde verilen sandık başkanlığı sırasında eğitim amaçlı bir toplantıya katıldım.
Seçim öncesi ve sonrasında köyde reklâm olmaya başladım : Erbakan’cı Bakkal Fikret ! Bir anda, yüz kızartıcı suç işlemiş birinin durumuna düşmüştüm sanki. Öyle ağır tepkiler aldım ki ; bunalım geçirmeye başladım. Köyde hakkımda çok ağır ithamlar, iftiralar içeren dedikodular dolaşmaya başladı : Ben, o partiye üye olmak, köyde faaliyet gösterip halkı kandırmak için çok büyük paralar almışım ! Hatta bir çanta dolusu para da bana köylüye, partiye sempati duymaya aday olacak kişilere dağıtmam için verilmiş.
O günlerde bir cebinde bir partinin diğer cebinde başka partinin kartvizitlerini taşıdığını gururla bize gösteren, bu günlerde Cüppeli Hoca’nın sohbetlerine otobüslerle köylüyü taşıyan biri, yemin ederek, benim böylesine büyük bir para aldığımı yüzüme karşı bağırarak söylüyordu.
Galiba ben afaroz edilmiş, köy haini olarak ilân edilmiştim ! Bir tek kişiye - eşim dahil- gel bizim partiden ol dediysem çarpılayım üstelik !
Neyse, sonunda Refah Partisi de kapandı. Benim üyeliğim de düşmüş oldu herhalde. Parti üyeleri de daha sonra kurulan Saadet Partisi ve AKP’deki yerlerini aldılar.
Arkadaşım Erol kaya AKP’yi seçip, üç dönem Pendik Belediye Başkanlığı yaptı. Kendisi ile aramda hiç bir bozukluk geçmemesine rağmen, makamında bir kez dahi ziyarete gitmedim. Sadece dışarıda görüştüğümüzde, arkadaşlığımızı, dostluğumuzu yad edip, sohbet ettik, sarıldık. Şimdi sanırım AKP’de oldukça etkili bir konumda.
Dostum, arkadaşım Erol Kaya’ya buradan siyasi hayatında başarılar dilerken, ömrümde ilk ve son defa üye olduğum bir siyasi partinin genel başkanı olan Merhum Necmeddin Erbakan Hoca’ya da huzurlarınızda Allah’tan rahmet diliyorum.
Fikret TEZAL
YORUMLAR
Prof Dr. Necmettin Erbakan'ı antiemperyalist, din temelli millci ve antisiyonist tavrındaki tutarlılığıyla, hep rahmet ve saygıyla hatırlayacağım. Allah Taksiratını affetsin. Mekanı cennet olsun. Tüm aliesi, yakınları ve sevenlerinin başı sağolsun...
Fikret TEZEL
Ülkemizde 41 yılda siyasete damgasını vurmuş bir devlet adamı. Fikirlerini paylaşır, ya da paylaşmayız. Bunun çok önemi yok. Mecliste yaptığı konuşmaları hep dikkatle dinlemişimdir. Konuşmalarına zaman zaman kattığı esprilerle renkli kişiliğne de tanık olmuşumdur. Kendisine rahmet diliyorum. Yazınızda yaptığınız içsel yolculuk ve özeleştiriniz etkileyiciydi.
Arkadaşınızın hatırına katlandığınız sıkıntılara, şu günlerde kim katlanır acaba?
Kaleminiz daim olsun.
Duramadın değil mi Fikretim ?...Sen insanları seviyorsun. Toplumu seviyorsun. "İNSANLAR HUZUR İÇİNDE YAŞASIN" istiyorsun.
Onun için beynini , yüreğini devreye sokuyorsun... Katılan olur yada olmaz... Fikir üretiyorsun..
Yürekli adamsın.. Sana saygı duydum hep.. Yinede saygı duyuyorum...
Selamlarımla...