SİZCE KİM UYANIK?
Kılıçdaroğlu’nun son CHP Kurultayı’nda Başbakan’a; "Recep Bey" lakabıyla başlayıp, Erdoğan’ında "Memur Kemal" yanıtıyla devam eden atışmalar çığ gibi yuvarlanıp seçime doğru son sürat gidiyor... İnanın dizi yapılsa reyting rekorlarını alt üste edeceğe benziyor...
Kılıçdaroğlu’nun son Anayasa Referandumu’nda yürüttüğü "Hayır" kampanyası sonrası oyunu kullanamadığında Başbakan Erdoğan; "Oy kullanacağı sandığı bulamadı. Herkese ’hayır’ diyemedi." sözüne Kılıçdaroğlu’ndan yanıt gecikmedi; "Benim bilgimin dışında hangi gerekçeden olduğunu belemediğim bir gerekçeyle gidiliyor ve orada adresimin değiştirildiğine dair tutanak tutuluyor ve kaydım siliniyor, oy kullanamayacağımı da iki gün içinde öğrendim." diyor ve ardından da bir "Hıdır"dır lakabı dillere dolandı ki sormayın gitsin. Başbakan bu kez; Nereye gitse, kiminle görüşse , kime hitap etse nabza göre şerbet verdiğini, Kaf Dağı’nın arkasındakilere de vaat ettiğini ifade ederek; "Sayın Genel Başkanın adı o zaman "Hıdır"mıydı? ’Benim adım Hıdır elimden gelen budur’ böyle mi diyeceğiz?" sözünden sonra Kılıçdaroğlu; "Ben Hıdır olmaktan da Kemal olmaktan da onur duyarım. Geçmişte de demişti ’Memur Kemal’ diye. Efendi adamız ne olacak" diye yanıtını geciktirmez.
Atışmalar sözüm meclisten dışarı, Şener Şen’le İlyas Salman’ın oynadığı ve artık klasikleşen "Çiçek Abbas" filminin bir sahnesindeki şoför atışmaları gibi devam eder. Vurun bakalım sazın teline... Dinleyen nasıl olsa çok... Atışmayı severiz aşıklar gibi...
Kılıçdaroğlu AVM’de yaptığı bir konuşma sonrası ekibiyle yürüyen merdivenlere ters bindiğinde, Başbakan "Bunlar tabi insanlık halidir. O kadar ileri gitmeyelim. Her insanın başına gelir. Kendinize iyi ekip seçmezseniz, bu tür hadiseler başınızan eksik olmaz." deyince Kılıçdaroğlu; "Kalkmış benim yürüyen merdivene yanlış yerden binmemi eleştiriyor. Peki sen dört kişinin tuttuğu attan düştüğünde ben bir şey dedim mi? Arabanın içinde bayıldığında ve seni balyozla çıkarttığında birşey dedik mi?"
Van Gölü’nün deniz olup olmadığı ne kadar önemli bir konu, değil mi? Kılıçdaroğlu’nun Van Gölü’nden "Deniz" diye bahsettiğini diline dolayan Başbakan; "Çocukluğunda Van Denizi’nde ilk defa vapura binmiş. Van Gölü ne zaman deniz oldu, ben bilmiyorum; böyle bir durum var. Klavuzunuz doğru olmayınca gölü deniz zannedersiniz." eleştirine bu kez CHP’nin Van İl Başkanı Çubuker; "Valilik Web Sitesi’nin kayıtlarında hep Van Gölü, ’Van Denizi’ olarak geçer Hatta Hüseyin Çelik’te, Başbakan’da ’Van Denizi’ demiştir." diyerek yanıt vermiştir.
Kuran’ın Hucuret Suresi’nin 11. Ayetini birkez daha hatırlatayım; "Ey İman edenler, bir kavim, bir başka kavimle alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kadınlarda kadınlarla alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdır. Kendi nefislerinizi kendi kendinizi yadırgayıp küçük düşürmeyin ve bir birinizi olmadık kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık(*) ne kötü bir isimdir. Kim tevbe etmezse, işte onlar zalim olanların ta kendileridir"
Şimdi "Recep Efendi", "Memur Kemal", "Attan düştü", "Merdivenden ters bindi", "Hıdır, Elimden Gelen Budur", "Van Gölü, Deniz mi, Göl mü?" söz düellolarından ne anladınız, ne kazandınız veya neleri unuttunuz? Bunları dinlerken oylarınızı değiştirdiniz mi? Yoksa Devlet büyüklerine böyle konuşmak hiç yakışıyor mu?" dediniz. Ben sadece ağlanacak halimize gülüyorum ve son zamanlarda Ortadoğu’da meydana gelen sosyal patlamalar başta olmak üzere, önemli konular ve sorunlar varken laf salatalığına takılıp kalmak ne derece doğrudur? Siz karar verin. Bunlarla geçen zamana kocaman bir "Yazık"... Benim de naçizane fikrim; "Sanırım, söz düellosunu gündemde tutmak siyasetin taktiğinden olsa gerek. Seçime kadar söz düellosunu gündemde tutarak, karşısındaki partinin, iktidara geldiklerinde yapacaklarının halka anlatılması gereken önemli konuların önünü kesmek" diye düşünüyorum.
Sizlerde bu kokuyu aldınız mı?
Hangi parti uyanıklık yapıyor dersiniz? Böyle atışmaktan keyif alıyorsanız, çıkarsınız televizyonun birine karşılıklı içinizi döker, millette ne demek istediğinizi anlar...
Bu haftalık da sağlıcakla kalın...
(*) Fasık: Haram işleyen, günah işlediği bilinen, açıktan günah işleyen.
Ertuğrul Erdoğan
27 Şubat 2011/Bursa
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.