O Gülüşü Hiç Unutamadım...
Ne zamandı hatırlamıyorum inanın ki… Ama renkleri hatırlıyorum ; siyah ve griydi !
Gri duvarlar üzerinde devasa bir şekilde uzanan siyah,simsiyah tel örgüler arkasında dayımı gördüğümde ürktüğümü hatırlıyorum. Evet ürktüm ve korktum …
Sonra önünde durduğumuz o kocaman kapıyı açtılar ve ,’Açık görüş başladıııı’ diye bağırdı kafasında koca şapkasıyla çirkin suratlı bir adam. Babam elimi tuttu ve içeri girdik. Dayım ‘ guzuuuummm ‘ diyerek kollarını açtı bana ama sarılamayıp babamın arkasına gizlendim. Sanki her zaman sarıldığım dayım değildi! Yüzünün rengi değişmiş , güneşyanığı teni gitmiş ,bir gölge gelmiş oturmuştu sanki yüzüne. Her zaman koşup oynadıktan sonra atlayıp, sarıp sarmaladığım boynu incelmişti adeta. Dik duran omuzları beter çökmüştü.
Babam ‘Hadi kızım sarılsana dayına ‘ dedi.Çekine çekine gittim yanına;
-Dağ çiçeği kokulum,çekme kaşlım ,ela gözlüm,sürmeli guzuuumm, pek özledim guzuuumm seni, hele bi sarıl dayına sıkı sıkı …
Sarıldım sarılmasınada dayım gibi kokmuyordu.Kimi zaman sağılmış taze süt gibi kokardı,kimi zaman yeni biçilmiş ot,kimi zaman kayısı, kimi zaman koyun- koyun ama onu bile severdim ben. Şimdi küf kokuyordu ….
Gösterdiği derme çatma sandalyelere oturduk. Babamla sohbet etmeye başladılar. ‘Kızım sen dolan istersen’ deyip dışarı açılan bahçeyi gösterdi.Başımı salladım ve bahçeye yöneldim...
Ne kadar pis bir yerdi burası, pisti ve dağınıktı.Rengi beyazdan siyaha durmuş bir buzdolabının yanından geçerken ayağım yerdeki yıkanmamış kap -kacağa takıldı, hepsini devirdim ve irkildim .Kocaman,çirkin bir ses yankılandı uzun gri duvarlarda.
Dayım ’Elleşme toplarım ben ,hadi yürü git hele sen ‘dedi. Dedi de, cesaretim kırılmıştı ve o bulanık , loş odadan görünen güneşli bahçe, her güzel şey gibi ulaşılmaz bir hale gelmişti birden…
Dayım kalktı ,yanıma geldi ve elimi sımsıkı tuttu.İşte bu benim dayımdı! Beni alıp bahçeye çıkardı .Birsürü adam birboydan birboya yürüyorlardı bahçede.Biz çıkınca yanımıza doğru gelenler oldu.
Dayım ‘ bu Feridem ,anlatmıştım ya hani,tanışın, az ilgilen Hoca, konuşacaklarımız var yiğenle ‘dedi. Hoca ‘tamam abi merak etme sen ‘deyip beni alıp güvercinlerin olduğu bir yere götürdü ve bana isimlerini de söyleyerek güvercinlerden bahsetmeye başladı. Bahsediyordu ama aklım havada gerili tellere takılıp kalmıştı. Başımızın üstünü çepeçevre kaplayan tellere bakmaktan güvercinlere bakamıyordum bile.
‘Burası niye kapalı böyle’ deyince ,Hoca’ Kuşları hapsettik kız niye olcak’ dedi.
‘Sevince hapsetmek mi lazım? ‘ deyince yüzüme bakıp güldü ve aynı anda kaşlarını kaldırdı!
’Biz niye buradayız biliyor musun ?‘dedi. ’Hayır, bilmiyorum’ deyince ,’Bu kuşların yaptıklarını yaptık güzel kız. Büyük büyük adamlar vardır bu dünyada,tertemiz giyinirler ama kalpleri kirlidir ,büyüyünce sende tanıyacaksın onları ,her yerde vardır onlardan, biz kuşlar gibi başlarına pisledik, üstlerini ,başlarını batırdık, onlarda bizi hapsettirdiler bizim üstümüzü kirleten kuşları hapsettiğimiz gibi ’dedi.
Ben ,’Siz nasıl pislediniz ki üstlerine ,çok komik ‘deyince güldü Hoca yine ’Konuşarak pislettik kızım, konuşarak ‘dedi.
Ben o gülüşü hiç unutmadım ve o günden sonra güvercinleri hep çok sevdim …
YORUMLAR
Öncelikle çok beğendiğimi söylemeliyim.
Benim de çalışmalarımda çok zorlandığım bir şey bu. Aklımdan akan kelimeleri ve cümleleri zaptedemeyip hızla benden akışına engel olamıyorum. Bu yüzden konuşmalar üst üste geliyor ve görsellikte kaybediyorum. En sevdiğim kısımdan bir bölümle gösterirsem sanırım daha iyi anlaşılır.
//
‘Burası niye kapalı böyle’ deyince, Hoca; ’ Kuşları hapsettik kız, niye olcak’ dedi.
‘Sevince hapsetmek mi lazım? ‘ deyince yüzüme bakıp güldü ve aynı anda kaşlarını kaldırdı! ’Biz niye buradayız biliyor musun ?‘dedi.
’Hayır,bilmiyorum’ deyince ,’Bu kuşların yaptıklarını yaptık güzel kız. Büyük büyük adamlar vardır bu dünyada,tertemiz giyinirler ama kalpleri kirlidir ,büyüyünce sende tanıyacaksın onları ,her yerde vardır onlardan, biz kuşlar gibi başlarına pisledik, üstlerini ,başlarını batırdık, onlarda bizi hapsettirdiler bizim üstümüzü kirleten kuşları hapsettiğimiz gibi ’dedi.
Gülerek sürdürdüm konuşmamı; ’Siz nasıl pislediniz ki üstlerine ,çok komik". Hoca da güldü yeniden ve cevap verdi ’Konuşarak pislettik kızım, konuşarak ‘dedi.
Ben o gülüşü hiç unutmadım ve o gün bugündür en çok güvercinleri sevdim …
//
Bir gün de ağlamadan çıkayım şu edebiyat defterinin nesir kısmından diyecek oluyorum ama denilir mi. Okura duygunuzu çok güzel geçiriyorsunuz. Kaygısız ve samimi. Tebrikler...
kadiri
Bilen her zaman ağlamaya mahkumdur :((
kadiri
Bilen her zaman ağlamaya mahkumdur :((