ANLATILANIN ARDINDAN
Dürüst olmalısın önce kendine…
Her şey zıddıyla beraber zaten. Ne günahlarını sorgulamak ne de iyiliklerini ödüllendirmekle sorumlu olanım ben. Seni sen olduğun için sevecek kadar büyük bir gönül taşırım. Yeter ki adamakıllı duygularını tart, sen daha aklının fitne yuvalarında entrikalarını kurarken, karşına aldıklarının basiretsiz olma ihtimaliyle aldatma kendini. Unutma bazı insanlar, sana baktıklarında ya da kurduğun tek bir cümleyle, kolayca görebilirler herkesten sakladığın asıl yüzünü ve çözmekte zorlanmazlar arkana sakladığın maksadını.
“Düşünüyorum…” dedi Zeliha “ama anlamlandıramıyorum! Herkes sevgiden, saygıdan, dar-ı dünyada paylaşılamayacak hiçbir şeyin olmadığından bahis açıp, sayfalar dolusu kalem oynatıyorken, hayatı yaşamaya gelince nasıl oluyor da kolayca ihtiraslarının oyuncağı oluveriyorlar, anlayamıyorum. Lafa gelince kul hakkından yahut adaletten bahis açanlar, başkalarını üzdüklerinde gasp ettikleri hakları hiç mi hesap edemiyorlar. Ya da sevilip sayılmak isterlerken nasıl olup da bu denli saygısız davranabiliyorlar yaşadıkları topluma?”
“Bir tek cevap geliyor aklıma" dedi. "Dünyanın kendi etraflarında döndüğü zannına kapılmışlardır belki de. Bir geçici imtihanda, senin, benim gibi kul olduklarını unutmuşa benziyorlar. Tanrıymış gibi davrandıklarında tanrılaşabilecekleri vesvesesini kulaklarına üfüren iblisin, oyuncağı olmuş olduklarını fark etmiyorlar demek ki."
Öfkeli seslerinin ya da satır aralarında sakladıkları hesaplarının arkasında gizledikleri, kurgulu oyunlarını bildiğimizi anladıklarında, yine bu kadar güç bulabilecekler mi? Acınacak hale getiriyorlar kendilerini.
Bir kez daha hızla düşündü yaşanan olayları. “Hayır” dedi, kesin ve net bir tavırla ve devam etti akıl yürütmeye. “Bunların dışında bizim göremediğimiz ama onların içinde kalan hınçlar birikmiş anlaşılan. Bu kibir dolu hesapları yüzünden de hedef tahtasına yazmışlar isimlerimizi. Aksi halde hiçbir alışverişimizin olmamasına rağmen neden bu denli saldırgan yaklaşsınlar ki! Kişisel hesapları tutmadığı için sana yakın duranların bir tertibi bu. Görünen o ki birilerini fena halde kızdırmışsın. Akıllarınca operasyon halindeler.
Sevginin nefretle kardeş oluşuna bir örnek bu yaşananlar.
Kurduğu cümlelerine bencillik bulaşmamasına özen göstererek sürdürdü konuşmasını zeliha; "Sanıyorlar ki seni bir başına bırakıp, eserlerini yerle yeksan edecekler. Mümkün mü? Senin gücünü ve aslında her doğan günle nasıl olup da yeniden doğduğunu hiç anlamamışlar. Herkesin hayranlıkla izlediği bu eser, bizler senin yanında değilken de vardı. Biz gittiğimizde de var olacak. Çünkü onların mimarı biz değiliz, sensin. Senin doğurup büyüttüklerin bunlar. Etrafında güvendiğin bu kadar insan, sana duyduğu sevgi, saygı ve muhabbetten dolayı burada. Bir başkasının ayak oyunlarını göremeyecek kadar kör de değiller üstelik. Buna ne onlar izin verir ne de sen görmezden gelirsin. "
Sevgi ve saygıyı teşekkül ettirmek zorundayız, ne kadar zor olsa da. Gerekirse tek tek mücadele etmeli, başkalarını inciten birini gördüğümüzde susmamalıyız. Herkes bir diğeriyle denk olduğunu anlayana dek sürdürmeliyiz bu savaşı. Kimsenin kimseyi rencide etmeye hakkı olmadığını anlayana dek sürmeli bu savaş.
“Ne dersin, başarabilir miyiz?” diye sordu zeliha, güleç yüzlü adama.
“Ben vazgeçtim bunlardan” dedi karşısındaki adam. “Sevgi, saygı ve muhabbet kolay anlatılabilir ama zor yaşanılır şeyler. Bir yolunu bulup herkes aslına rücu ediyor görüyorsun ve mutlaka dişini geçirebileceği birini arayıp. saldırmak için hazır olda bekliyor birileri. Bu yaptığının yalnızca kendini küçülteceğini hesap bile edemiyor.”
“Şu an için öncelikle şükretmeliyiz demek ki” dedi zeliha. “Şükür ki konuşmaktan öte yaşayabiliyoruz ve şükür ki yaşayabilen dostlarımız var bizim. Onlara sahip olduğumuz için şanslıyız. Bir avuç bile olsak ömrümüz oldukça birbirimizden hiç vazgeçmememiz gerekiyor demek” dedi kırgınlığın ardından yeşeren bir güvenle.
Her şey zıddıyla beraber gerçekten. Ne günahları sorgulamak ne de iyilikleri ödüllendirmekle sorumlu olan biz değiliz.
"İşin vardır sonra devam ederiz” diyerek, Yaradan’a ısmarladı dost sesi ve kapattı telefonu.
YORUMLAR
Teşekkürler. Evet, Allah herşeyi zıddıyla birlikte yaratıyor. Zıtlıklar insanlardaki ahlâk özellikleri için de geçerli. Örneğin nefsi, insanı Allah'ın hoşnut olmayacağı çirkin davranışlara yöneltmek istiyor. İnsanın nefsinde ruhu kirleten birçok kötü eğilim var. Ancak Allah sonsuz merhametiyle vicdanı da yaratmış; o, Allah'ın içimizdeki sesi. Yapmamız gereken, iyi ve güzeli seçmeye yönelten içimizdeki bu pozitif güce uymak. O zaman toplumun değil Kur'an'ın tarif ettiği iyi insan olabiliriz. Nasıl; bizi Allah'tan uzaklaştıran tüm engellerden kalbimizi arındırarak...
Son kısma kadar keyifle okudum. Ama bitiş ani oldu. Çok da uzatsan bilindik şeyleri tekrarlamış olacaktınız belki de ama, yine de telefonu kapatma kısmından sonra bir içe dönüş beklerdim Zeliha'dan. Kısa da olsa bir iç konuşma, ya da konuyla ilintili bir hareket. Benim görüşüm elbette. Ama istediği gibi yazmak yazarın tasarrufunda. Ben her haliyle beğendim yazınızı, anafikrini, kurduğunuz başarılı cümleleri...
Devam edebilir ama. Kapıyı aralık bırakmışsınız.
Konu hakkında kendi düşüncelerimi yazmak istemiyorum. Bu hiç gerekli değil bence. Yazarın onca güzel tespitinden sonra benim erdem hakkında söyleyeceğim bir kaç söz hem basit kalır, hem de güzel durmaz....
Yine söylüyorum. Daha sık yazmalısınız...Ve biraz daha uzun. Sıkılan okumasın, sıkılmnayanlar bize yeter...
Sevgiler.
konuşmaktan öte yaşayabilmektir maharet
içi ve dışı ile çizgi gibi doğru
ne muhattabı küçümsemek nede dev aynasında görmek
gelip gitmekte olduğumuz bu dünyanın bazı halleri tahammül edilir gibi olmasa da
her şeye rağmen düşündüğü gibi yaşayabilmekte hayatı
yoksa yaşadığı gibi düşünmeye zorluyorlar
içinde nice dersler alınacak bir yazı
yüreğinize sağlık...
sevgiler saygılar
asran
Düşündükçe daha neler kesiyor önümüzü ve ne çok yol açılıyor çıkmaz dediğimiz sokakların sonlarında.
Var olun, sevgi ve saygımla...
asran
Anladığım o ki, kendini üretmeye adamış insanlar kendilerini daha iyi koruyorlar. Böyle insanlar gördüğümde gıpta ediyorum. Hem sohbetlerine doyum olmuyor ki aslında pek az konuşurlar hem çok güzel eserler veriyorlar.
Yeni çalışmalarınızı özledim. Bu vesileyle söylemek isterim. Teşekkür, sevgi ve saygımla...
IRIZA
İnsan ilişkileri de onların dünya görüşüne göre bu toplumda sahnede yer alıyor...
Islah olmamakta onlar için bir inat meselesi gibi...Yurdumuzun insanları bunlar...
Tabiata aykırı kurallar le bu yaşamı zorluyorlar...Akan bir suyun ya da dere yatağının kaynak yolunu değiştirmek için korkunç bir şekilde çaba sarf ediyorlar...Su sonunda kendi yolunda akar, fizik kanunları serttir...
Üstelik yetmezmiş gibi o yaşamı geçmişte benimsedikleri kolaylıkla ulaştıkları bir takım örf adet geleneklere sığınarak acizane bir de yaşam sergiliyorlar...
Düşünceniz için çok teşekkür ederim...Yazım dünyasında bazen ruh hallerimiz değişiyor, inişler çıkışlar yaşıyoruz, sosyal yaşantımız gibi diyebilirim...Bu platformda yer almaktan mutluluk duymuşumdur...Ve de her daim yer alacağım...Çok teşekkürler...
Hanımefendi yazınız çok akıcı olmuş ,keşke biraz daha devam etseydiniz !
Sanki daha söyliyecekleriniz varda, hadi gene der gibi olmuş.
Yazınızı tebrik ederim saygıdeğer hanımefendi.
asran
Sevgi ve saygımla Ayhan Bey. Teşekkür ediyorum.
asran
Sevgi ve saygımla Ayhan Bey. Teşekkür ediyorum.
asran
Sevgi ve saygımla Ayhan Bey. Teşekkür ediyorum.
Belki size tuhaf gelecektir ama yazıyı okurken aklıma ' amaca giden her yol mübahtır ' anlayışı geldi ,niccolo machiavelli'nin prens kitabındaki pragmatik düşünceler sistemi silsilesi ,altta kalanın canı çıksın görüşü ,bu sadece politik zihniyetlerde olmuyor insan davranışlarında da yankısını buluyor maalesef insan ilişkileri saygıdan sevgiye nefrete kadar geniş bir yelpaze içinde solucanlar gibi geziyor davranış felsefesinde / ve ne acı ki her kişinin içinde biraz makyavelist düşünceler oluyor.
oldukça matematiksel bir analiz oldu , ama öyle hissettim
sevgimle
asran
Batının felsefesine inat doğu felsefesinin güzelliği ve güvenliğini hala savunmak zor olsa da doğuyla batının buluşma noktasında olmuş olmaktan dolayı sanırım yine zor olana talip oluyoruz.
İmkansız biraz zamanımızı alır ama inanıyorum aslımızda ki güzelliği buluruz biz yinede.
Teşekkür ve sevgimle...
hep isteriz kafamızdaki gibi olmak.....becerebilirmiyizki....zayıf yönümüz herdaim ağır basıyor...insanız çiğ süt emmişiz....nedense sudan bahanelerimiz hep hazırdır.....konuştuğumuz .... düşündüğümüz gibi değilde....günü kurtarmak pahasına.....aç bir sokak kedisine üzülür...ona ekmek süt almak isteriz daha sonrada zavallı kediyi pantolonumuza sürtündü diye tekmeleriz.....konuşmalarımızda hep esas oğlan.....gerçeğinde hep kötü rolde değilmiyiz....bizi bize sorgulattınız....çok azda olsa eteğimizde biriken taşları sayende boşalttık ....üst düzey bir yazı....kutluyorum asran hanım saygılar
asran
Ne kadar zarifsiniz. Teşekkür ederim. Selam ve saygımla...
Bu güzel yazının yazarı bizler gibi yapmamış ( en azından benim gibi) hatalı bir kelimeye izin vermemiş orda dursun diye... Yanlış bir virgülü kaldırmış yerinden. Cümleleri defalarca kurmuş en güzel şeklini buluncaya kadar...
Çala kalem değil, işte kalem...
Saygılarımla...
asran
Sevgi saygı ve selamlarımla...
Hayatı ve insanları çok güzel sorgulamış bu yazı.
Sanırım insanların çoğu belkide karşısındakini incitirken ya da zarar verirken,yaptığını kendi içinde inkar edip, kendini haklı görüyor .
Bugün insanlara kati zararı olan biri için bile pek çok insan inanarak "iyi bir insan " olduğunu söyleyecektir. Peki kim iyi, kim kötü? Bu da mı göreceli? Bir insandan zarar görürsek bizim için kötü olan biri, bir başkasına iyiliğini gördüğü için melake olabilir. Eskiden kesin çizgilerim vardı ama gel gör ki iyi insan - kötü insan da göreceliymiş çoğu zaman.
Yazıda katıldığım bir diğer husus da ; sevgi, saygı, iyi niyet vs vs. Bunları kim içinde taşıyor artık o da önemli değil, kim kendini nasıl karşısındakilere beğendirtiyor sözleriyle bu önemli. Konuşma gücü. Lütfen kimsenin aklına sert , uç örnekler gelmesin. Günlük yaşamdan bahsediyorum. İş yerinde, ki okulda ki ,apartmanda ki , sokak da ki insanlardan.. Erdem herkesin dilinde ama söze değil davranışa bakmalı ki bu da artık çoğu insanın umrunda değil sanırım. Maalesef üzücü bir gerçek bu.
"İnandığı değerleri konuşan değil yaşayan insan olmak"
Yazıda ki bu fikir çok güzel.
Biraz yazının dışına çıktım sanırım.
Tebrikler sevgili asran
asran
Onları, anlattığın konunun uzağında, başka bir vadiden bahsederken yakalıyorsun ve baktığı vadi bu defa seni bambaşka bir vadiye sürüklüyor. Böyle genişliyor düşünceler. Böyle büyüyor insanlar.
Teşekkürler Sevgili Banu, güzeldi doğrusu.
BANU ULUDAĞ
Sevgimle
O kadar doğru ve yerinde ki bütün kelimeler ve bizi götürdüğü ana fikir. Sevgi yumağında düğümler her zaman olacaktır. Önemli olan onu çözebilecek ve sonrasında örebilecek yürekte insanların var olduğu gerçeğidir. İyi ki varsınız. Harika bir yazıydı. Tebrikler. Sevgi ve saygılarımla...
asran
"Her şey zıddıyla beraber gerçekten. Ne günahları sorgulamak ne de iyilikleri ödüllendirmekle sorumlu olan biz değiliz."
Hiciv...
Okurken düşünmeye,kendimi sorgulamaya sevk etti...
Tebrikler Asran...
Selamlar.
asran
Hesap ve sorgu'ya gelince... En güzelini yapıyorsunuz aslında. Asıl sorguya kadar kendini sıkıştırıp duranın hesabı da kolay olur bence de. Teşekkür ediyorum. Sevgi ve selam ile...