dekoltede talim var
Genç askerler ellerinde hedef levhalarıyla dimdik ve cesur duruyorlar kurşunların karşısında. Hava sümbüli…Hiç de ölünecek zaman değil. Bekleyen bir kadın var sislerin arasında; bir ana, bir eş, bir sevgili…Dilleri suskun , gözleri yaşlı hepsinin de.
Bu kadınların yürekleri bir yanardağ gibi yanıyor için için. Bazen de bu yürekler kırmızı bir gül olup açtıkça açıyor… ve kavuşma günü yaklaştıkça tarifsiz bir heyecanla kabına sığmaz oluyor …
Oysa gencecik askerlerin işleri başından aşkın. Çalışkan ve gururlular. Ellerindeki hedeflerle ölümle paslaşıyorlar. Bakalım kim yanacak? Kim saf dışı edilecek bu acımasız oyunda?
Talim zayiatı(!)
Bir ana olsaydım eğer; veya bir eş, ya da bir sevgili…uçar giderdim yırtıcı bir kuş gibi …kurtarmak için sevdiğimi. Bu oyuna bir son vermek isterdim.
Delikanlılığı sömürerek kendisinden bir kahraman yaratan o subayın elinden silahını almak isterdim.
Ama yapamıyorum!
Çünkü ben bir kadınım.Benim de- genç askerler gibi- İşim başımdan aşkın. Yaşamın yükü benden sorulur. Ve en önemlisi namusun tek sorumlusu da benim. Bu sebeple dikkatli olmalıyım.
Dekoltemde talim yapmasın diye tecavüzcüler (!)
Hani onların yüzde elli suçlu sayılması söz konusu olabilir? Dekoltenin suçu yüzde yüz olmalı , değil mi?
Hani bir de, 12 yaşındaki kız çocuğuna günlerce tecavüz eden ( devletin memurları, seçimle başa gelen muhtar) güvenilir adamlar da diyor ki: Kendi rızasıyla oldu. Bizim bir suçumuz yok.
Tek suçlu o küçük kız!
Tek suçlu o dekolte!
‘’ Korkan varsa çekilebilir.’’ diyor dünyanın en demokrat subayı. İsteyen , yani hedef tahtası olmak istemeyen asker güle oynaya bırakabilir elindekini.
Buna ancak dağlardaki koyun sürüleri inanır.
O askerlerin hiçbirisi çekilmeyi göze alamayacak. Çünkü çok gençler, gururlular. Eğer çekilirlerse, biliyorlar ki asla, kimsenin yüzüne bakamazlar.
Henüz, gerçek yiğitliğin dışlanmak riskine rağmen o saçmalığa ‘’hayır’’ demek olduğunu bilmiyorlar.
14. yüzyılda İsviçreli ok ustası Tell’e:
- Oğlunun başına bir elma koyacağız sen, oğlun bu şekildeyken elmayı tek atışta vuracaksın. Şayet başaramazsan idam edileceksin, diyen Avusturya valisinden ne farkı var bu subayın?
Ortaçağ’ın karanlığından ne zaman çıkacağız?
Bir kadının rızası olmadan onun cinselliğini sömüren adamla, askerin eline hedef levhası veren subay arasında bir fark göremiyorum ben.
Biri cinselliği; diğeri gururu sömürüyor.
Bu topraklar hepimizin. Doğup büyüdüğümüz ülkeyi korumak boynumuzun borcu. Ancak, İnsan hayatı evrenseldir.
Fikret’in dediği gibi: ’Vatan için ölmek de var, fakat borcun yaşamaktır.’’
Bize düşen görev:
İnsan olmak…
Eşit olmak…
Yaşamayı sevmek…
Bir gün insanoğlu bu değerlere erişecek.
...
f.a.
YORUMLAR
'' Bir ana olsaydım eğer; veya bir eş, ya da bir sevgili…uçar giderdim yırtıcı bir kuş gibi …kurtarmak için sevdiğimi. Bu oyuna bir son vermek isterdim.
Delikanlılığı sömürerek kendisinden bir kahraman yaratan o subayın elinden silahını almak isterdim.
Ama yapamıyorum!
Çünkü ben bir kadınım.Benim de- genç askerler gibi- İşim başımdan aşkın. Yaşamın yükü benden sorulur. Ve en önemlisi namusun tek sorumlusu da benim. Bu sebeple dikkatli olmalıyım.
Dekoltemde talim yapmasın diye tecavüzcüler (!) ''
Günümüzün ülke ve insanlık adına utanç verici, ibretlik iki olayından yola çıkarak, çok etkili mesajlar verilmiş. Kutluyorum ben.
Çok takibedemediğimden, askerle ilgili bölümlere takılmayacağım, ama, dekolte kamsamına giren bölümle ilgili yapılan temel bir yanlışla hakkında birkaç şey söylemeyi görev bildim. Aslında bir yazı olarak düşünüyordum, ama, bu yazı vesile olunca ana fikrimi burada dillendirmenin de uygun olacağını düşündüm. Temel yanlış; islam'ın temel espirisine ters bir açıdan bakarak vahim bir sonuca varmak. Ne demek bu ? Asıl olan kişinin kendi sorumluluğudur. Bu mantıkla baktığınızda sizi durduracak hiçbir zaman ve mekan bulma şansımız olmaz. Biran şöyle düşünelim; Ben hırsızlıktan büyük bir varlık edindim, bunun da böyle olduğunu sizde biliyorsunuz. Bu size benim malımı çalmak meşruiyeti kazandırmaz. Burada önemli olan elinizi uzattığınız şeyin size ait olup olmadığıdır. Size ait değildir, yani bunda bir emeğiniz olmaması nedeniyle asla el uzatamazsınız, çünkü sizin değil. Dolayısıyla da sizin dışınızda ki şahısların şöyle ve ya böyle davranıyor olması, size meşruiyet hakkı tanımaz. Çünkü emirler cümlesinin başında bu anlamda; "Gözünüzü zinadan sakınınız !" vardır. Bu kesin hüküm yükü tamamen sizin boynunuza yüklemektedir. Böyle bakmazsanız, sizi maddi ve manevi anlamda hiçbir türlü tatmin etmemiz mümkün olmaz. Size ait olmayan herşeye saldırma hakkı görürsünüz kendinizde ki, bu vahim ve çok sakat bir bakış açısıdır. Kadının bu bakışta nihayi kurtuluşu ancak, diri diri toprağa gömülmekle mümkün olabilir ! Ki yaşanmıştır ne yazık ki...Dolayısıyla her disiplinde merkez siz
siniz, yükü başkalarının sırtına atarak meşruiyet kazanamazsınız. Bu çok yanlış ve yersiz beyan olmuştur ve asla acabası yoktur.
Yazınızı aşan bir noktaya varmaması için bununla yetiniyim. Teşekkürler..Selam,saygı...
hyazici58 tarafından 2/25/2011 4:49:37 PM zamanında düzenlenmiştir.
son günlerde dilleri dışarıya çıkan söylemler var kadın üzerine kadının dekoltesi üzerine ,sanki tüm tecavüzler sadece başı veya kolu açık bayanlara yapılıyor tecavüzün açığı kapalısı olmuyor ,o kadar gizli durumlar var ki basına yansımayan adliye koridorlarında duyduklarımız karşılaştıklarımız dosyalardan okuduklarımız ,o kadar çoklar ki üstelik çoğuda kapalı kardeşlerimizdir ,bir köy yerinde bir mecrada bir kapalı evin içinde ,hiç anlamıyorum açık kadınları hedef göstermenin absürt yanlarını bizim de başımız açık ama bize dil uzatan dilleri kısmanın bilincindeyiz sonuna kadar da direniriz birde dar bir mecra alanında tecavüze uğrayan kadınlarımız seslerini çıkartamıyor bile ,nasıl bir anlayıştır bu ,tecavüz insanlık suçu değil midir yoksa ,tüm kadınların böyle yamuk düşüncelere karşı durması gerekmez mi
tuhaf durumlar trajedi..
sevgimle
müget
teşekkürler emeğine .katkına.