- 452 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Çelik
bazen tekdüzeleşir yaşam. hep aynı hep aynı moduna gireriz. ağız tadı azalır ve hatta tamamen kaybolur. plastik bir yaşamda her türlü aksiyon anlamsızlaşıverir.
zevk bizim özsuyumuzdur. olmadığında acı bile acıtmaz canımızı. bu hal, yaşamın dönemsel akışında gayet olağan bir durumdur.
bendeniz kendi adıma böylesi zamanlarımda şöyle yapıyorum:
salıveririyorum öteye...
biliyorum çünkü, sel ve yel götürür. dirensem de, yığılsam da... sel ve yel işini yapar ve işlerini muhteşem yaparlar; yeter ki bir sabite bağlı olmayayım.
o anı/anları yaşamanın sonrama olumlu olumsuz etkilerini bilir ve önceme takılmamaya çalışırım. çalışırım demem bir idman içinde olduğum anlamına gelmeli. gücümce ve hırsımca yani...
sabit, öncedir. öncede olanlar...
çoğumuz geçmişine bağını abartır ve geçmişin ağırlığı taşıyamayacağı bir yük oluverir ona. güç kesilince insan ceset misalidir. kolunu kıpırdatmaya mecali olmayana bas tekmeyi hesabı, en başta hormonları terk eder gemisini.
yaşamda arzu her şeydir. arzuyu diriyken gömdüğünüzde, taşıyıcı beden de peşinden gömülür, aslına döner. onun elementlere bölünme arzusu bastırır yaşama arzunuzu.
ve taşıyıcı bir kere inişe geçtiğinde özüne doğru ’yok, vaz geçtim, istiyorum’ çok bir mana ifade etmez; burgusu çalışmaya başlamışsa en sert çeliğin özüne kadar yolu var demektir. başarmış bile olsanız ilerleyişini, en azından ya parça koparmış; ya da rendelemiştir çeliğinizi...
çelik, biziz. kor demirin suya bulanmış hali...
her yaşamın debisi, yatağı farklıdır. yolu farklı, uzunluğu, derinliği farklı... ama hepsi sulu ateş taşır.
ateşinizi söndürmeyin, suyunuz ateşlenip hasta olduğunda salıverin...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.